Sýnýfý geçebilmek, okuldan mezun olabilmek, baþarý belgesi alabilmek gibi birçok hedefi, amacý gerçekleþtirebilme kaygýsýdýr aslýnda bunlar... Oysa karne bir sonuçtur ve bu sonuç daha önceden büyük ölçüde belirginleþmiþtir. Bu sonuca kadar yaþanan o kadar süreç vardýr ki... Sýnavlar, ödevler, incelemeler, projeler, deneyler, hazýrlýklar, üzüntüler, sevinçler, hastalýklar vb.
Karne, belki de bu süreçleri hiç bilmeyen, bu süreçleri zamanýnda izlemeyen/izleyemeyen bazý anne babalar için yeni bir bilgi olabilir... Sürprizlere açýk bilgi...
Unutulmamalý ki, eðitim öðrenim öyle sürprizlere býrakýlamayacak denli ciddi, önemli bir süreçtir. Her þey olup bittikten sonra öðrenmek yerine, eðitim-öðrenim sürecini sürekli izlemek, gerekiyorsa zamanýnda önlemler almak, sürpriz sonuçlarý büyük ölçüde engelleyecektir. Ýþte bu nedenle karnedeki notlarý çok önemsememek gerekiyor. Hatta baþarýsýz kabul edilen notlar varsa bu konuda asla çocuklarýmýzý da suçlamamalýyýz.
Yýllarca birçok öðrencinin karnelerini evine götürmekten çekindiklerine, hatta notlarýný çeþitli yöntemlerle gerçeðinden farklý gösterme çabalarýna tanýk olduk... Bu çocuklar, bu tür yöntemlere neden baþvururlar diye düþünüyor muyuz? Bunun tek cevabý var: Anne-babalarýnýn kendilerini anlayamayacaðý kaygýsý, hatta korkusu... Bu öyle bir korku ki zaman zaman çok daha ciddi travmalara neden olmakta, bazý çocuklarýn canlarýna kastedecek denli ileri düzeylere gidebilmektedir.
Bugün çaðdaþ dünya, her sektörde sonuç deðil süreç odaklý çalýþmakta, deðerlendirmelerini bu baðlamda yapmaktadýr. Eðitim-öðretimde de artýk sonuç deðil süreçler konuþulmalý, izlenmeli ve deðerlendirilmelidir. Çocuðun baþarýsýný ya da baþarýsýzlýðýný etkileyen, belirleyen o kadar etmen var ki... Çocuðumuzun mental yeterlikleri, evde ona hazýrlanan çalýþma ortamlarý, anne-babayla iletiþim, okul ortamlarý, öðretmen yeterlikleri, okul iklimi, arkadaþ iliþkileri vb...
Her çocuk ayrý bir dünyadýr ve farklý özelliklere sahiptir. Ýþte bu nedenle, çocuklardan beklentilerimizi ortaya koyarken, onlarýn özelliklerini, yeteneklerini iyi tanýmalý, gerçekçi hedefler oluþturmalýyýz. Çocuðun özelliklerine uygun olmayan hedefler koymak, onun baþarýsýzlýðýna neden olduðu gibi, motivasyonunu da olumsuz etkileyecektir.
Karneler alýndýðýnda, çocuklarý diðer akranlarýyla karþýlaþtýrmak ise yapýlabilecek en büyük yanlýþlardan biridir. Bu durum, çocuklarýn kendilerini kötü hissetmelerine neden olabileceði gibi baþarýlarýnýn da gereðinden fazla abartýlmasýný ortaya çýkarabilir.
Karne alýndýðýnda sonuç ne olursa olsun bunu bir fýrsat olarak görüp deðerlendirme yapýlmalýdýr. Çünkü karnedeki sonuçlar, þu veya bu biçimde bir emeðin ürünüdür. Baþarýlar abartýlmadan ödüllendirilebilir. Hedeflenen notlar bulunmayan karnelerde ise, en baþarýlý olanlardan baþlayarak. “bak bu konudaki baþarýna sevindim, þu derslerden de daha iyi olabilmek için birlikte iyileþtirme planlarý yapalým” gibi pozitif yaklaþýmlar, karneyi bir kâbus olmaktan çýkaracak, çocuklarýmýzla iletiþim için doðru bir zemin yaratacaktýr.
Çocuklarýmýza, gençlerimize; hiçbir anne-babanýn, öðretmenin, eðitim yöneticisinin karne sendromu yaþatmaya hakký yok... Karnedeki notlar, eðitim sistemini yöneten Milli Eðitim Bakanýndan baþlayarak tüm eðitim yöneticilerinin, öðretmenlerin, anne-babalarýn, basýn ve yayýn organlarýnýn, iletiþim araçlarýný kullanan ve üretenlerin yani bu toplumda eðitim ve öðrenim süreçlerini etkileyen, belirleyen tüm taraflarýn ortak notudur aslýnda...
Ýþte bu nedenle karne sendromlarý yaratmak yerine, eðitim ve öðrenimi, süreç odaklý izlemek, zamanýnda önlemler almak en doðru yaklaþým olacaktýr. Bu yüzden toplumdaki her kesime ödev ve görevler düþmektedir. “Vah bu nesil nereye gidiyor ve ne olacak bu gençliðin hali?” yakýnmalarýný hiç ama hiç doðru bulmuyorum. Çocuklarýmýzý yargýlamak yerine bu süreçlere nasýl gelindiðini analiz etmek ve iyileþtirme fýrsat ve planlarý yapmak gerekiyor.
Karnesini evine götürmekten korkan, ezberlemekte zorlandýðý bilgiyi sýnav kâðýdýna yazmak için uygunsuz yollara baþvuran, ailesinden göremediði ilgi ve sevgiyi baþka yerlerde arayan, bazý televizyon, sinema ve yayýn organlarýnda her gün pembe rüyalarý gerçekmiþ gibi gösteren programlarý/yayýnlarý izleyen çocuk ve gençlerimizi kimsenin yargýlamaya hakký yoktur diye düþünüyorum. Çünkü onlar, eðrisiyle, doðrusuyla bizim eserimiz...
Tüm bunlara karþýn muhteþem bir nesil geliyor. Yeni dünyanýn, yeni vizyonuna uygun yeni bir nesil... Kimse karamsarlýða kapýlmasýn... Bir karne yüzünden bu çocuklarýmýzýn motivasyonunu bozmayalým lütfen. Ýyi bir motivasyonla iyi bir sinerji yaratýlabilir, bu sinerjiyle de güzel bir gelecek...
Güzel bir tatil yapýn sevgili çocuklar... Ýyi dinlenin. Size güveniyor ve inanýyoruz...