Karþý mahallede bir ölüm

Konya’da geçirdiði trafik kazasýnda hayatýný kaybeden film eleþtirmeni, Birgün gazetesi yazarý Cüneyt Cebenoyan’ýn yaþadýklarý ve haykýrdýklarý öyle sarsýcý ki, baþka bir konuda yazmak þu an mümkün deðil benim için. 

Cebenoyan’ýn insaný etkileyen þahsi hikayesi kadar, sesinin en yakýnýndakilerce duyulmamasý; acýsýnýn ve öfkesinin kendi mahallesinde bilinçli bir ikiyüzlülükle geçiþtirilmesi Türkiye’ye dair sarsýcý bir gerçeði de görünür kýlýyor aslýnda. Haykýrdýklarý, terörün mahiyetini ve terörle mücadelenin koþullarýný izah ediyor. 

Ben kendisini Yeni Þafak’ta kültür editörü iken gittiðim basýn gösterimlerinden hatýrlýyorum. Yazýlarýný okurdum. Fuayelerde geçen o kýsa zamanlar yeni arkadaþlar edinmek için –hele de mahalleler farklýyken- pek mümkün olmadýðý, her giriþim aðýr acýlarla sýnanan kiþi üzerinde bir de gözlemci gözlerle kuþatýlmýþlýk hissi yaratabileceði için birkaç küçük gülümseme ve baþ selamý dýþýnda iletiþimim de, arkadaþlýk giriþimim de olmadý. Ama onu anladýðýmý ve saygý duyduðumu kayda geçirmek isterim. 

Yaþadýklarýný, okuduklarýmdan biliyordum. En sevdiklerini kaybetmiþ, kaybettiklerinin acýsýna ve yokluðuna yanarken büyük bir ikiyüzlülüðe de tahammül etmek zorunda kalmýþtý Cüneyt Cebenoyan. Türkiye’nin en zorlu üç sorunu -terör, deprem ve trafik- önce ailesini sonra hayatýný aldý elinden.

30 Aðustos 1994’te PKK’nýn The Marmara otelde gerçekleþtirdiði bombalý saldýrýda arkeolog ve rehber olan ablasý Yasemin Cebenoyan’ý kaybetti; 17 Aðustos 1999 depreminde ise hem anne ve babasýný, hem henüz iki yaþýnda olan oðlu Ali’yi...

Bu acýlara raðmen devam edebilmek için “ölüme karþý hayatý” seçme kararý alýrlar eþiyle. Bir kýzlarý olur, hayata dönerler ama yine de -kendi ifadesiyle- “zaman tedavi etmez” aslýnda.

Depremlerde malzemeden çalan müteahhitlerin, trafikte kurallara uymayan sürücülerin yarattýðý terör nedeniyle çok can kaybettik, hala kaybediyoruz. 

Ama doðrudan insan öldürerek siyasi sonuç almak isteyen terör örgütleri arasýnda ideolojik seçim yapýlmasý ve PKK, DHKPC gibi terör örgütlerinin sýrf sosyalist diye yahut sýrf Erdoðan-AK Parti düþmaný diye sol kesimden müsamaha görmesi nedeniyle yaþanan sorun daha da derinleþiyor ve karmaþýklaþýyor. 

Cüneyt Cebenoyan da PKK’nýn 1994’te The Marmara otele yaptýðý bombalý saldýrýda ablasý Yasemin Cebenoyan’ýkaybetmiþti ve katili mahallesine kabul ettiremiyordu.

Ayný saldýrýda ölen Onat Kutlar’ýn eþi dahil mahallesinden hiç kimse katilin PKK’lý olabileceðine inanmýyordu. PKK’ya toz kondurmuyor, kaybettiklerini faili meçhulmüþ gibi anarken katilleri ya “dinci terör” ya “insanlýk dýþý terör” diye kasýtlý muðlak ifadelerle tanýmlayarak sadece kendilerini kandýrmýyor terör örgütüne de arka çýkýyorlardý. 

Mahallesinin cinayetle ilgili temel olgularý dahi bilmeden terör örgütüne ezbere destek vermesine itiraz ediyordu Cüneyt Cebenoyan, “PKK’yla arasýna mesafe koymayan siyaset ve kültür insanlarýnýn bu cinayetlerin aðýrlýðýný taþýmasýný isterdim” diyordu. Her kelimesini titizlikle seçtiði ve sözünü esirgediði belli olan 26 Ocak 2010 tarihli Birgün yazýsýnda. 

Sol-sosyalist mahalledeki PKK hoþgörüsünü 2017’de Habertürk’ten Kübra Par’a da anlattý. Þöyle diyordu Cebenoyan: “Mahallemin PKK’yý hoþ görmesinin üzerimde çok ciddi psikolojik olumsuz etkileri var. Mahallenizde bir katil var, ablanýzý öldürmüþ. Onunla her gün karþýlaþýyorsunuz ve mahalledeki herkes ona saygý gösteriyor. Bunu en yakýnlarým bile anlamýyor”.

Anlamamak mý yoksa taraf olduklarý için görmezden gelmek mi? 

Acý ama ikincisi... Amaç için her araç meþrudur ahlaksýzlýðý… Her olayda yeniden çýkýyor karþýmýza. PKK asker sivil demeden öldürüyor, PKK ile hedef birliði yapan kiþiler ve siyasi yapýlar PKK’nýn adýný anmadan, terörü cinayetten saymadan sanki üzülmüþler gibi yapan cümleler kurma yarýþýna giriþiyor. Ve bu ikiyüzlülük artýk iyice mide bulandýrýyor. 

Cüneyt Cebenoyan’a rahmet, eþine ve kýzýna sabýrlar dilerim.