Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn Birleþmiþ Milletler konuþmasý, yalnýz Türkiye’nin deðil, Asya coðrafyasýndaki çoðu geliþmekte olan ve azgeliþmiþ ülkenin yol haritasý niteliðindeydi.
Ýkinci Dünya Savaþý sonrasý ve Soðuk Savaþ döneminde, Birleþmiþ Milletler’de dönemi anlatan çok önemli ve tarihi konuþmalar oldu.
Arafat’ýn 1974 yýlýndaki konuþmasý, Fidel Castro’nun devrimden bir yýl sonra 1960’da ABD Baþkan adayý Kennedy ve Nixon’a edilmedik hakaret býrakmayan konuþmasý, yine 1960’da Kruþçev’in ABD emperyalizmden bahsederken ayakkabýsýný çýkarýp kürsüye vurmasý, Latin Amerika liderlerinin seksenli yýllardaki devrim dalgasýný arkalarýna alan konuþmalarý...
Bunlar hemen aklýma gelenler; tabii doksanlý yýllar dahil bu tür tarihe geçecek çok konuþma olmuþtur. Ama bunlarýn hepsi o dönemi anlatan, ABD’nin ve Batý’nýn kýyýcý, iþgalci yeni sömürgeci politikalarýný eleþtiren önemde konuþmalardý. Dönemin kutuplaþmasýnýn sonuçlarý olarak yapýlýyordu ve bize yansýyordu.
Beþ ülke statükosu
Bütün bu dönemde, (1947’den doksanlý yýllara kadar) ABD ve Sovyetler olmak üzere iki ana kutup ve tali olarak da soðuk savaþ paradigmasýnýn dýþýna çýkan ülkeler dünya siyasi haritasýný belirledi. 1979’da Havana Bildirisi ile ortaya çýktýðý kabul edilen Baðlantýsýzlar Hareketi de kozmopolit yapýsý nedeniyle baþarýlý ve etkili olamadý. Dünya nüfusunun yüzde 55’ini ve BM’ye üye ülkelerin üçte ikisini kapsayan bu çýkýþ, mesela Suudi Arabistan’la Küba’yý ayný çatý altýna sokmaya çalýþtýðý için baþarýlý olamadý.
Birleþmiþ Milletler’in Güvenlik Konseyi’ndeki mutlak veto yetkisine sahip beþ daimi üyesine baktýðýnýzda zaten BM’nin nasýl ve hangi þartlarda kurulduðunu anlarsanýz. Ýkinci Savaþýn galibi ABD, Ýngiltere ve Fransa ile etkileri ve büyüklükleri ile küresel denge ve statüko için oraya monte edilmiþ Rusya ve Çin tabloyu tamamlar. Bu tablo, bugünkü ekonomik ve siyasi krizin de temel nedenidir.
Dolarýn deðeri insan kaný dökülürse artar
ABD, 2. Savaþ sonrasý Avrupa’yý yeni sömürgecilik politikalarý doðrultusunda yeniden inþa ederken, doksanlý yýllarda Yugoslavya gibi Doðu Avrupa ülkelerindeki balkanlaþma -parçalanma- ve yaþlanan nüfus ile karaya oturacak bir Avrupa ekonomisi ile karþýlacaðýný biliyordu. Zbigniew Brzezinski, bunu yazmýþtýr hem de birkaç defa. Þimdi Avrupa’daki tabloya bakýn; Ýngiltere kurtulmaya çalýþýyor, Almanya bile resesyona girmek üzere, Doðu ve Güney Avrupa’yý kimse aðzýna bile almak istemiyor. Çin, yýllardýr ABD’yi finanse ediyor, komünist olduðunu iddia eden bu ülke, yüz dolara insan çalýþtýrýp, Batý’nýn fabrikasý olarak ticaret fazlasý verdi ve bu fazlalarla ABD’yi finanse etti. ABD de bu Asya paralarýyla radara yakalanmayan uçaklar, yerin yedi kat altýnda patlayan nükleer baþlýklý kýtalar arasý füzeler yaptý ve dünyanýn jandarmasý ilan etti kendisini. Fidel’in BM kürsüsünden Kennedy’den daha þeytan ilan ettiði Nixon, 1971’de Vietnam Savaþý’nýn yükünü kaldýramayýnca rahatça dolar basmak için dolarýn altýna olan baðýmlýlýðýný kaldýrdý ve bu tarihten sonra dolar, altýna deðil, yoksullarýn kanýna baðlý bir para birimi oldu. Nixon’a kadar 1 ons altýn 35 dolar ediyordu; Nixon ve Vietnam Savaþý’ndan sonra 1 dolar, binlerce litre, Vietnamlý, Latin Amerikalý, Pakistanlý, Afganlý, Bosna Hersekli, Kürt, Türk kaný etmeye baþladý. Ne kadar kan dökülerse dolar, o kadar deðerli oluyordu.
Ýkinci savaþ sonrasý dolarýn yüksek olduðu bütün dönemlere bakýn, ABD’nin Asya’da, Latin Amerika’da operasyon yaptýðý dönemlerdir. Irak iþgali ve Bush Dönemi bir yerde yüksek ama karþýlýksýz dolar dönemidir de... Bakýn yineleyelim; bugün iktisadi olarak dolar karþýlýðý olan bir para deðildir; Nixon’dan beri ABD en büyük kalpazandýr; dolarýn karþýlýðý, Asya’nýn paralarýyla inþa edilen savaþ sanayisinin öldürdüðü Asyalý kanýdýr. Ýþte BM’nin Batý dýþýndaki 4. üyesi bunu yaptý, komünist (!) Çin’e bunu yaptýrdýlar.
Rusya orada ne yapýyor?
Peki BM’nin 5. üyesi Rusya’ya ne yaptýrdýlar; orada da Sovyetler’den kalan müthiþ sanayi ve uzay teknolojisi altyapýsýný kontrol ettikleri oligarklara emanet ettiler ve bir oligark diktatörlüðü kurarak, Çin ve Rusya’nýn da içinde olduðu ‘dehþet dengesi’ni oluþturdular. Bugün Putin’in yeni stratejisi bu farkýndalýðý biraz olsun anlatýyor. Ama Rusya’nýn Avrasya Birliði çýkýþýna da, Rusya bu dehþet dengesinin içinde kaldýkça þüpheyle yaklaþmalýyýz. Rusya, hem bu dehþet dengesinin içinde olarak, hem de bu dehþet dengesini Avrupa tarafýndan sürdüren Almanya ile örtülü ortaklýk yaparak devam ederse kendisi de kaybeder.
Peki bu dehþet dengesi nasýl aþýlýr; insan kanýna endekslenmiþ bu iktisadi yapý ve onun dökülen insan kaný artarsa deðeri de artan rezerv parasý olan dolardan nasýl kurtuluruz.
Yeni bir çýkýþ
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn konuþmasý iþte bu anlamda önemliydi; Türkiye, hiç þüphesiz, sistem içinde yeni bir yol öneriyor. Bu, soðuk savaþ döneminde olduðu gibi, bir kutup oluþturan ya da bir kutbun üzerine oturan ve siyasi, ideolojik gýdasýný oradan olan yaklaþým deðil. Bu, yeni bir Avrupa, yeni bir Asya ve yeni, adil bir uluslararasý düzen önerisi. ‘Dünya Beþ’ten Büyüktür’ sloganý yalnýz BM’deki bu haksýz yapýdan çýkýþý anlatmýyor, bizim yukarýda anlattýðýmýz ‘dehþet dengesi’nden çýkýþý ve deðeri insan kanýyla ölçülen bir para ile ifade edilen dolara dayalý iktisadi sistemden çýkýþý da anlatýyor. Hiç þüphesiz ki, bu dehþet dengesi, ikiyüzlülük -çifte standart- üzerine kurulmuþtur. Hem demokrasi deyip hem de Mýsýr darbecisi katil Sisi’yi meþru siyasi iktidar ilan edemezsiniz.
Kendi ürününüz olan IÞÝD gibi örgütlere dayalý Ýslamofobi oluþturup, antisemitizmden ayný zamanda þikayet edemezsiniz. Erdoðan, bunun için konuþmasýnda Mýsýr darbesini hatýrlatýp, Ýslamofobiye de antisemitizme de karþý olduðunu vurguladý. Bu hiç þüphesiz yeni bir çýkýþtýr; 21. yüzyýla damgasýný vuracak...