Kaþar Neden Köpürmedi?

Öyle bir aya girdik ki, iklim deðiþti. Sanki hipnotize edilmiþ gibi milyonlarca insan hoþgörüyle bakmayý öðrendi birbirine. Daha çok yardýmlaþýr, daha güzel bakar olduk. Hatalara karþý daha müsamahakâr, sahip olduðumuz þeylerin kýymetini daha iyi bilir hale geldik.

Ýnsan, hep kendi durumunu alt limit kabul eder ve sürekli daha iyi durumdakilere bakar. Ýnsanýn yapýsý, dürtüleri gereðidir bu. Fransa Kraliçesi ve Avusturya arþidüþesi Marie Antoinette'ýn söylediði iddia edilen ve tarihe geçen “Ekmek bulamýyorlarsa pasta yesinler!” sözü de bu dürtüden kaynaklanýr. Kraliçe, pasta yiyememek diye bir durumun olabileceðinden haberdar deðildir aslýnda.

Çocukluk yýllarýmdý, hiç gözümün önünden gitmez. Haftada bir gelip bahçemizi temizleyen bir kadýncaðýz vardý. Nedense korkardým ondan. Küçük çocuðuyla birlikte gelirdi temizliðe. Bir keresinde mutfakta piþen köfteyi “caný çekmiþtir” diye ekmek arasý yapýp uzattý babaannem. Kadýncaðýz dehþet içinde ittirdi ittirdi babaannemin elini. “Yok yok hacý teyze, benim çocuk tadýný bilmez bunun, bilirse yine ister, bulamam. Ýyisi mi tadýný hiç bilmesin.

Bir anneyi, çocuðunun güzel bir yiyecek yemesine mani olmak zorunda býrakan çaresizliði anlayabilir miyiz? Ne kadar anlayabiliriz ki?

Ýþte Ramazan ayý bu yüzden var. Anlayabilmek için, hissedebilmek için, ayný sofraya oturabilmek için, kendini onun yerine koyabilmek için.

TRT Okul’da Gençler Uçuyor programýmda konuðum olan Ahmet Furkan Çakýr’ýn anlattýðý hikaye þu sýralar facebook’da en çok izlenen videolardan biri olmuþ. Orada bir “Kaþar muhabbeti” anlatýyor Çakýr.

Yýllar önce arkadaþlarýyla Ramazan ayýnda yardým toplayýp fakir ailelere erzak götürürler. Bir baþka eve giderken, daha önce gittikleri bir evden bir telefon gelir.

“Evladým, bize getirdiðiniz sabun hiç köpürmüyor. Ayýp, günah deðil mi? Bari baþkalarýnýn evine götürmeyin, insanlarýn hayalleriyle, hevesleriyle oynamayýn.”

Gençler binbir mahçup, binbir piþman, hemen o evin yolunu tutarlar. Ama yolda aralarýndan birisi sorar. “Bizim paketlerde sabun var mýydý?”. Allah allah, sabun yoktur ki götürdükleri paketlerde…

O eve giderler, kadýn elinde bir kalýpla gelir, “Evladým, çocuðun kafasýna sürdüm, sürdüm, bir dirhem köpürmedi.”

Gençler bu kez ikinci þoku yaþar.

Teyzenin elindeki bir kalýp kaþar peyniridir. 50’li yaþlarýndaki teyze hayatýnda hiç kaþar peyniri yememiþtir.

Bu Ramazan, yaþayabildiðimiz kadar yaþatabildiðimiz ölçüde hayýrlý olacak.

Bu Ramazan, yediðimiz kadar deðil, yedirdiðimiz, içirdiðimiz, sevindirdiðimiz ölçüde güzelleþecek.

Unutmayalým,

Hayatýnda kaþar peyniri görmemiþ olan teyzeyi de…

Çocuðunun hayatýnda ilk kez et yemesine izin vermeyen kadýný da…

Onlarý hatýrladýðýmýz sürece kalbimiz et parçasý olmaktan çok daha fazlasý olacak.

BEBEKLER AÇLIÐA DAYANAMAZ

Yeryüzü Doktorlarý yine dünyanýn mahzun ve maðdur coðrafyalarýndaki çocuklarýn yanýnda. Ýlk duyduðumdan beri beni her seferinde yerle bir eden sloganlarý ile sizi çaðýrýyorlar. “Bebekler açlýða dayanamaz!”

Bir bebeðin 100 günlük týbbi beslenme bedeli 90 TL.

Bir anne ve bir bebeðin 100 günlük týbbi beslenme bedeli 180 TL.

Mama yazýp 6612’ye yollayarak 1 bebeði 5 gün besleyebilirsiniz.

“Mükellef” bir iftar menüsünün 80-90 lira olduðu bir lüks restoranlardaki sofralarýnýzda, unutmayýn ki bir bebeðin 3 aylýk gýdasý duruyor tabaklarýnýzda.