Geçen ay “En Sýra Dýþý” ekibiyle birlikte Mardin’deydik. Program çýkýþýnda Mardin Valisi Mustafa Yaman bir mekânda aðýrladý bizi.
Çaylar eþliðinde hemen muhabbeti koyulttuk.
Darbe gecesi olup bitenleri anlatýrken þöyle bir ifade kullandý Mustafa Bey: “Darbe baþarýlý olsaydý PYD unsurlarý sýnýrlarýmýzdan giriþ yapacaktý.”
Bu bilgi tevatür olarak dolaþýrdý da, pek ihtimal vermezdik.
Doðruymuþ.
Mustafa Bey, iddiasýna dayanak olarak, bazý “bulgulardan” söz etti.
Bir dönem, “terörle mücadele” çerçevesinde (daha doðrusu, terörle mücadele kýlýfý altýnda), PYD/PKK unsurlarýyla temas saðlandýðý tespit edilmiþ...
Muhtemelen bazý anlaþmalar da yapýlmýþtýr... (“Terörle mücadele ediyormuþ gibi” yapan ve görevini kötüye kullanan isimlerin tümünün FETÖ’den tutuklu bulunduklarýný hatýrlatalým ki, durumun vahameti anlaþýlsýn.)
Mardin Valisi’nin “yakýn sýnýr kapýlarý” için söyledikleri, bütün sýnýr kapýlarý için geçerliydi belki de.
Elimde bir bulgu yok ama darbe baþarýlý olsaydý, belki de ayný anda birçok kapýdan “giriþ” olacaktý.
PYD/PKK, DEAÞve Esed birlikleri, sabaha karþý, “özellikle” açýk býrakýlmýþ kapýlardan girip, hisselerine düþen bölgeyi iþgal edeceklerdi. (Bu cümleden olarak, PKK ve diðer terör gruplarýnýn, 10 Temmuz’dan sonra “suskunluða” büründüðünü hatýrlatalým. Türkiye’ye saldýrmak için fýrsat kollayan terör örgütleri, darbe günü olan 15 Temmuz’a kadar neredeyse mantar tabancasý bile patlatmadýlar. Neden acaba?)
Bir süre sonra, belki de, NATO müdahil olacaktý.
Darbe iç savaþa dönüþseydi, müttefiklerimiz (!) çaðrý üzerine ya da durumdan vazife çýkararak (kaosa son vermek âli maksadýyla) Türkiye’ye “barýþ güçlerini” (!) yollayacak, “fiili iþgal sürecini” baþlatacaklardý.
Ýlaveten, Kýbrýs’ta konuþlu Ýngiliz birliklerinin, Türkiye’de mukim 50 bin Ýngiliz vatandaþýnýn güvenliðini saðlamak için harekât emri beklediði bilgisini aktaralým, tam olsun...
Demek ki neymiþ?
Birçoðumuzun alýþkanlýkla “darbe” dediði 15 Temmuz, sadece bir darbe giriþimi deðil, ayný zamanda Türkiye’yi iþgale hazýrlayan ve dýþ dünyadan ittifaklar bulmuþ Batý orijinli askerî bir hareketlilikmiþ.
Darbe baþarýlý olsaydý, baþýmýza neler geleceðini, FETÖ’cüleri deþifre ettiði için 5 yýl hapiste tutulan eski askeri savcý Ahmet Zeki Üçok’tan dinleyelim bir de...
Bugüne kadar FETÖ’yle ilgili bütün öngörüleri doðru çýkmýþ Üçok 15 Temmuz’la ilgili þu deðerlendirmeyi yapýyor: “Darbe baþarýlý olsaydý Türkiye'nin güneydoðusunda bir Kürt Devleti, doðusunda bir Ermeni devlet yapýlanmasý olacaktý. Türkiye parçalanacaktý. Daha sonra büyük bir katliam olacaktý. Ýçeride kendilerine muhalif olarak gördükleri kiþileri yargýlamayý býrakýn, darbe sürecinde herkesi öldüreceklerdi.”
Üçok’un çizdiði “kötü tablo”, birinci Dünya Savaþý’ndan sonra karþýmýza çýkmýþtý.
Maðlubiyetimizin faturasý olarak, “Sevr Planý”ný dayatmýþlardý:
Parçalanmýþ bir ülke...
Güneydoðuda bir Kürt Devleti, doðuda bir Ermeni Devleti...
Batýda (Ýzmir ve havalisinde, sonradan Yunanistan’a baðlanacak) “Ýonia Cumhuriyeti...”
Devam ediyor Üçok: “FETÖ baþarsaydý, ülkenin baþýna getirilecek kiþiler dýþ istihbarat örgütlerine baðlý isimler arasýndan seçilecekti. Türkiye, bu istihbarat örgütlerinin istekleri doðrultusunda yönetilecekti. Adýmýz belki Türkiye Cumhuriyeti Devleti olacaktý ama ne yazýk ki Amerikan mandasý olacaktýk...”
Demek ki neymiþ?
Fetullahçýlarýn, “manda” fikriyatýný seslendiren Ýngiliz muhiplerinden ve Amerika’yla “yakýn temas” isteyen erken dönem liberallerinden farký yokmuþ.
Demek ki 15 Temmuz, ayný zamanda bir “mandacý kalkýþmasý”ymýþ.
Bu cümleden olarak, hangi FETÖ’cüyle konuþursanýz konuþun kafasýndaki Sevr Planý’ný “anýnda” fark edeceksiniz! Kasasýný açýn, mutlaka bir Sevr Planý’yla karþýlaþacaksýnýz!