Katalonya’nın bağımsızlığı AB için samimiyet testi olacak

Avrupa’nın önde gelen ülkelerince görmezden gelinen, sessizce geçiştirilen bir mektup gündeme geldi. Katalonya Özerk Yönetimi, Avrupa Birliği’ne üye olanların yanı sıra başka ülkelerin de içinde olduğu 45 ülkeye göndermiş bu mektubu.

İspanya’dan ayrılma yönünde 9 Kasım 2014 günü yapılması planlanan bağımsızlık referandumuna uluslararası destek arayışı çerçevesinde Aralık ayı içinde gönderilen bu mektuba, AB liderlerinden hiçbir yanıtın gelmediğini not düşelim. İspanya, hiçbir şekilde bu referandumun yapılmayacağını söylerken de AB liderlerinin aynı sessizliğinin sürdüğünü de ekleyelim.

Aralık ayında gönderilen ancak kamuoyuna yeni açıklanan Katalonya Özerk Yönetim Hükümeti Başkanı Artur Mas imzalı mektupta, referandumun gerçekleşmesini sağlayacak bazı yasal ve anayasal opsiyonlar bulunduğunun altı çiziliyor.

Yapılacak referandumun sonucunun yasal olarak bağlayıcı olmayacağını ve danışma amaçlı olacağına vurgu yapan Mas “barışçıl, demokratik, şeffaf ve Avrupalı bir süreç” için destek talep etti. Mas, mektubu İspanya dışındaki tüm AB ülkelerine ve AB üyesi olmayan 45 ülkeye gönderirken, AB kurumlarına göndermedi.

AB Komisyonu, Katalonya’nın İspanya’dan ayrılması durumunda AB dışında kalacağını daha önce resmen açıklamıştı. Son olarak gönderilen mektuba da aynı çerçevede yaklaşıldığı dışında şimdilik elimizde herhangi bir veri bulunmuyor.

AB Komisyonu, Katalonya’nın bağımsızlık durumunda AB üyeliği için sıfırdan başvuru yapması gerektiğini belirtmişti. AB üyeliği için de tüm üyelerin onayı gerektiği için, mevcut veriler ışığında, Madrid yönetiminin bu üyeliğe sıcak bakmayacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Benzeri bir durum Eylül ayında referanduma gidecek olan İskoçya için de geçerli...

Hani etnik ve kültürel özerklik konusunda duyarlıdır ya Brüksel, ona binaen izleyelim bakalım, Katalonya’nın olası bağımsızlık ilanı nelere gebe...

TIR mı, Türk dış politikası mı?

Geçtiğimiz günlerde Hatay’da durdurulan ve pek çok çelişkili habere konu olan TIR mevzuu aslında ilginç bir refleksi bir kez daha su yüzüne çıkardı.

Türkiye’nin Suriye politikasına itiraz eden çevreler, o TIR’ın kasasında kimyasal silahlar, sürücü koltuğunda da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu varmışçasına halüsinasyon gördüler adeta.

TIR’ın durdurulduğu gün, Suriye’nin Türkiye’yi BM’ye şikayet ettiğine dair haberler gelmekteyken... 17 Aralık’ta başlayan süreçte her fırça darbesiyle, Halkbank-İran, Yasin El Kadı ve İHH-Suriye başlıklarıyla “Türk hükümeti uluslararası teröre destek veriyor” tablosu tamamlanmaya çalışılırken...

Sonra yardımın Türkmenlere gönderildiği ortaya çıktı. İHH’nın TIR’ı olduğuna dair iddialar da bizzat iddia sahibince yalanlandı.

“Türkmenlere gönderilen yardım derken de, suçlama yöneltmeden önce, Suriye’de yaşananların Playstation oyunu olmadığını düşünmek gerektiğini” hatırlatan yetkililer, hükümetin dış politikasına her daim eleştiri getirenlere biraz gerçekçilik telkininde bulunuyorlar.