Katar krizinde sağduyu dönemeci

Suudi Arabistan başta olmak üzere dört Arap ülkesinin Katar'a yönelik olarak başlattıkları izolasyon sürecinde son halka, geçtiğimiz hafta sonunda basına sızan 13 maddelik talep listesiydi bilindiği gibi. Bu listede Türkiye'nin Katar'daki askeri üssüne ilişkin bir talep de yer alıyordu.

Bundan önceki yazımızda aktarmıştık. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE ) Dışişlerinden sorumlu devlet sekreteri Anwar Gargash Le Monde gazetesine demecinde sözkonusu talep listesinin bir çalışma belgesi olduğunu belirtiyordu. İran ile ilgili maddeler ve Türk üssü ile ilgili soruyu da bu maddenin bir "annex" olduğunu belirterek yanıtlıyordu. "Katar'ın kendi dış politikasını belirleme hakkı vardır. Kuveyt ve Oman'ın da İran ile ilişkileri var. Birşey demiyoruz. Katar'ın kendi kampında yeralan ülkeler aleyhine bir yaklaşım içine girmemesi gerekir," diyerek de asıl mevzunun İran olduğunu, Türkiye ile ilgili maddenin son anda "birileri" tarafından eklendiğini de bir anlamda anlatmış oluyordu.

Uygulanabilirliği olmayan bu listeye bir itiraz da ABD ve İngiltere'den geldi. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, bu maddelerin uygulanmasının Katar için pek de kolay olmadığını söyledi. Benzeri bir çıkış Londra'dan da geldi. Bu listeyi hazırlayan ülkelerin anlamda aklı selime davet edilmiş oldu.

Çıtayı biraz ileriye taşımayı denedi "birileri" besbelli ve uygulanabilir olmadığını gördüler.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan riyasetindeki Türk diplomasisinin ilmek ilmek uyguladığı süreç de Katar krizinde aklı başında bir inisiyatifin önemini bir kez daha gösterdi.

Herzliya Konferansı

Bu arada İsrail'de düzenlenen Herzliya konferansında beliren bir olgu, Katar krizini daha fazla anlamamıza da yardımcı olacak gibi. Güvenlik temalı konferansta İsrail'in eski savunma bakanı Moshe Yaalon ve mevcut İsrail askeri istihbarat şefi, İsrail ve Arap çatışmasının artık güncel bir kavram olmadığını belirtiyorlar ve İsrail'in Sünni Arap devletlerle iletişim kurmasının önemine vurgu yapıyorlar. Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün bahsedilen Sünni Arap devletler. Hamas ve Müslüman Kardeşler konusunda Suudi Arabistan'ın tutumundan övgüyle bahsediyorlar.Suudi Arabistan'ın yeni veliahtı Muhammed bin Selman'ı da İsrail'e beklediklerini duyuruyorlar. Bir düşünce kuruluşu toplantısı, zihin fırtınası. Ama herşey böyle başlamaz mı? Bir de Katar'ın üzerindeki tazyiki anlamamız daha da kolay değil mi artık?