Bendenizin hep inanageldiði, kimilerinin biraz metafizik bulabileceði bir görüþüm vardýr.
Karanlýk, çok karanlýk olaylar kümesi içinden sadece bir ipi, ama önemlice bir ipi çekin, sonuna, en sonuna kadar, argo tabiriyle sapýna kadar gidin, kimseden korkmayýn, bu ipin her milimetresini aydýnlatýn, karanlýk olaylarýn TÜMÜNÜN aydýnlatýlmasý iþten bile deðildir.
Bu anlamda Türkiye’nin önüne yeni bir fýrsat daha çýkmýþtýr.
Musa Anter’in katili olarak bilinen Hamit Yýldýrým menfur cinayetten yirmi sene sonra Þýrnak’ta yakalanmýþ.
Dijwar kod adlý Hamit Yýldýrým’ýn yirmi senedir Þýrnak’ta, kimlik deðiþtirmeye bile tenezzül etmeden, kendi ismine yeþil kart alarak yaþadýðý ortaya çýkmýþ.
Musa Anter’in katili olduðu bilinen Hamit Yýldýrým’ý DEVLET ÝÇÝNDEN birilerinin koruduðu kesin; baþka türlüsünün mümkün olamayacaðýný bu ülke vatandaþlarý iyi bilir.
Musa Anter’in öldürülmesi sýrasýnda yaralanan Taraf gazetesi yazarý, sevgili arkadaþým Orhan Miroðlu ve merhum Musa Anter’in oðlu Dicle Anter “yeþil kartý var, devlet tetikçisini korudu” mealinde bir açýklama yapmýþlar; kaynak Cumartesi günkü Taraf gazetesi.
Bu tür açýklama ve genelleþtirmelere sonuna kadar karþýyým, iþleri, istemeden de olsa, bir bilinmezliðin, bir çözümsüzlüðün içine ittiði kanýsýndayým.
Beni tanýyanlar bilir, “devlet tetikçisini korudu” açýklamasýna karþý çýkmamýn nedeni bilinçli ya da bilinçaltý üzerinden devlet kavramýný korumak için asla ve asla deðildir.
Türkiye devletinin ne menem bir þey olduðunu bunu iddia edeceklerin çoðundan daha iyi bildiðimi de düþünürüm.
Ancak, “devlet tetikçisini korudu” açýklamasýnýn bir noktaya kadar gerçek suçlu ve suçlularý, gerçek tetikçiyi, tetikçinin arkasýndaki organize suç örgütünü bir ölçüde koruma altýna aldýðýný, koruma altýna almak belki biraz fazla bir laf ama soyut bir yapý içinde görünmez kýldýðýný düþünüyorum.
Devlet tetikçisini korudu derken devlet ne demektir?
Kurumlarý bir kenara býrakýn, burada kastedilen devlet kimdir?
Menfur cinayet 1992 tarihli, katil yirmi senedir elini kolunu sallayarak dolaþýyor, devlet Özal mýdýr, Demirel midir, Ahmet Necdet Sezer midir, Tansu Çiller ya da Mesut Yýlmaz mýdýr, Ecevit ya da Recep Tayyip Erdoðan mýdýr, o menfur günden bugüne TBMM baþkanlarý mýdýr, Anayasa Mahkemesi, Yargýtay, Danýþtay baþkanlarý mýdýrlar, eski MÝT Müsteþarlarý ya da Hakan Fidan ya da Genelkurmay Baþkanlarý mýdýrlar?
Güneydoðu’da egemen JÝTEM elemanlarý mýdýr, bölge valileri midir?
Bu listeyi uzatmak mümkün.
Bunlarýn hepsi de olabilir, aralarýndan biri ya da birkaçý da.
Ya da devlet erkini yasallýk ve meþruiyet sýnýrlarýný aþarak kullanan baþka biri, baþka bir kurum da.
Devlet öldürdü, yirmi senedir devlet korudu derken failleri, koruyanlarý büyük bir sis içine çekme riskini de üstleniyoruz, bunu unutmayalým.
Musa Anter cinayeti, katilin yirmi senedir korunuyor olmasý hiç kuþkusuz devlet içinde çok sayýda kiþi ya da kurumu sorumlu hale getirmektedir, buna hiç kuþku yoktur.
Ama artýk soyut faillerden daha nokta faillere ve arkasýndaki gerçek güçlere de ulaþma vakti çoktan gelmiþtir hatta geçmiþtir.
Hrant Dink’i de devlet öldürdü ifadesi beni rahatsýz etmektedir çünkü devleti tutuklayamayacaðýmýz için katil ya da katiller için örtük bir “impunity”, suçsuzluk durumu yaratmýþ olmuyor muyuz?
Hayýr, Hrant’ýn vurulacaðý duyumu kimi güvenlik birimlerinin, polislerin, istihbaratçýlarýn masalarýnýn üzerine gitmiþtir ama devlet içinde görev yapan kimi þerefsizler bu durumu gözardý etmiþlerdir.
Musa Anter’in katilini de bazý þerefsizler korumuþtur, önemli olan bunlarý isim isim, kurum kurum ortaya çýkarýp cezalandýrmaktýr.
Hrant’ý devlet vurdu, Hamit Yýldýrým’ý devlet korudu demek büyük suçlara, suçlulara dokunulmazlýk tanýmak gibi gelmektedir bana.
Hamit Yýldýrým meselesinin üzerine adam gibi bir hukuk devleti, düzgün polis, düzgün istihbaratçý, düzgün savcý gibi bir gidelim, seyredin gümbürtüyü.
Tabi, bir de siyasi irade gerekiyor.
Bu tuðlayý bir çekelim, o pis duvar bakalým kimin üzerine yýkýlýyor?
Sahiden bir aralar bir tuðla-duvar hikayesi vardý, duvar neydi, tuðla kimdi, üzerine giden var mý?
twitter.com/KarakasEser