Nuh ALBAYRAK
Nuh ALBAYRAK
nuhalbayrak@star.com.tr
Tüm Yazıları

“Katil”i ziyarete gidenler ve “cellat”lığını ihbar edenler!

İmralı ziyareti kafaları karıştırdı!

Ölçü, terörist başı ile görüşmek ise...

Soyadını bile "Türk'e eş" olarak seçen bir "Başbuğ"un kurduğu ve 56 yıldır Türk milliyetçiliği siyaseti yapan MHP ve 2007 seçimlerinde "Katil Öcalan'ı asacak ip mi bulamıyorsun? Al sana ip..." diyerek yağlı ilmek fırlatan Bahçeli ihanet mi etti?

Hakeza CHP, "Millî"leşti mi?

Üzerine bir de Özgür Özel'den, MHP ile birlikte "Terörsüz Türkiye" sürecini yürüten DEM'e yönelik, "Celladına aşık oldu" çıkışı geldi!

Anlayacağınız, her şey birbirine girdi!

"Cellat"tan başlayalım!

DEM, gerçekten "cellat aşkı" yaşadı! Ama bu "yasak aşk" olduğu için "gizli" kaldı!

Peki, kim bu Kürt Celladı?

"KÜRTLERE HAK VERECEĞİZ" DEDİLER, KÜRTLERİ İNKÂR ETTİLER!

Mustafa Kemal, İstiklâl Savaşı öncesinde aşiret liderlerine "destek" mektupları yazmıştı. Mesela, Cemilpaşazâde Kâsım Bey'e gönderdiği 11 Haziran 1919 tarihli mektupta, "Kürt kardeşlerimizin aidiyetini teminat altına almak için gerekli hak ve imtiyazları verme yanlısıyım" demişti.[1]

Ancak, hep birlikte düşmanı kovduktan sonra durum değişmişti! Tek parti iktidarı, Müslümanları ve Kürtleri silindir gibi ezmişti. Dolayısıyla Kürtler, "çifte zulüm" görmüştü.

- 24 Eylül 1925 tarihli "Şark Islahat Plânı"nda Kürtlerin yoğun yaşadığı il ve ilçeler sayılıyor, "Buralardaki devlet dairelerinde, mekteplerde, çarşı ve pazarda Türkçeden başka lisan kullananlar hükûmete karşı gelme suçuyla cezalandırılır" deniyordu.

- 8 Aralık'ta ise "Kürt" demek bile yasaklanmıştı. Kürtleri ademe mahkûm etmek için "Güneş-Dil Teorisi" ve "Vatandaş Türkçe konuş!" kampanyası başlatılmıştı!

- Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ın 1928 tarihli "gizli" talimatıyla, askerî okullardaki Kürtler ayıklanmıştı! Güdümlü zihniyet, "Kürt'sün" diye attığı bu çocukların ilkokuldaki kardeşlerine ise her sabah zorla "Türk'üm..." dedirtiyordu![2]

"SADECE, TÜRKLERE HİZMETÇİ OLABİLİRSİNİZ!"

Başvekil İsmet Paşa, "Bu ülkede sadece Türk ulusu ırksal haklar talep edebilir" demeciyle "kafatası taraması" başlatmıştı![3]

Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Dönme Reşid Galip ve İslâm düşmanı Şemsettin Günaltay, 40 bin kişinin kafatasını ölçerek "Türk" olup olmadıklarına karar vermişti! Sonuçları 18 Eylül 1930 tarihinde açıklayan Bozkurt, "Türk vatanında, 'öz Türk' olmayanların tek hakkı, Türklere hizmetçi-köle olmaktır" demişti.[4]

- "Fırka-ı Islâhiye" adı verdikleri birliklerle harekâtlar düzenliyorlardı. Toptan imha için ahaliyi mağaralara doldurarak bombalıyorlardı.

- Mustafa Kemal'in manevi kızı Sabiha Gökçen, kendisine "Üstün Başarı Ödülü" getiren katliamları, "Komutanımızdan 'Canlı ne görürseniz ateş edin' emri almıştık. Dersim'i acımasızca bombaladık. Asilerin (Kürtlerin) keçilerini dahi ateşe tuttuk" şeklinde anlatmıştı.[5]

- II. Dünya Savaşı yıllarında, bölüğüyle birlikte Kırklareli'ne sevk edilen bir komutan, Sirkeci'deki işlemler sırasında sohbet ettiği "Yollama Kumandanı İskender Koneytıra'ya, "Karaköse Harekâtı'nda kız-kadın, çoluk-çocuk, ihtiyar-genç 7 bin kişiyi büyük bir mağaraya soktum ve bombayla hepsini öldürdüm" demişti. Dinleyen "insan"lar baygınlık geçirmişti!

- Almanya'ya, "kemik eriten İperit (Hardal) gazı" sipariş edilmişti. "Kime kullanacaksınız" sorusuna, "Eşkiyaya" cevabı verilmişti. Neyse ki Almanlar, "Biz bu gazı devletlerin, kendi milletine kullanması için üretmedik" diyerek göndermemişti. Parası ödendiği için daha sonra gelen 30 ton zehirli gaz bidonları, Mamak'taki "Gaz Kimyahanesi"nin bitişiğinde yıllarca bekletilmiş ve 1950'den sonra imha edilmişti.[6]

Başbakan Erdoğan, bu katliamları doğrulamış ve "Devlet adına" özür dilemişti ama asıl suçluların kılı bile kıpırdamamıştı![7]

Tam aksine, CHP yöneticileri her fırsatta "Biz Atatürk'ün kurduğu CHP'yiz, kıl kadar ayrılmadık" demişti!

Aslında Türkiye düşmanlığı anlamına gelen bu ırkçı uygulamaları, tek parti diktatörlüğünden sonra da TSK ve bürokrasideki CHP zihniyetliler devam ettirmişti!

- Mesela Cemal Gürsel, "Cumhurbaşkanı" olarak hitap ettiği Diyarbakırlılara, "Bu memlekette Kürt yoktur. 'Kürdüm' diyenin suratına tükürürüm" demişti!

PKK, "KÜRT DÜŞMANLI"ĞININ ZEHİRLİ MEYVESİDİR!

CHP'nin "akıl hocası" Chatham House, 1978 yılında "2. aşama"ya geçmiş ve bu derin mağduriyetleri istismar için "Kürdistan İşçi Partisi (PKK)" kurulmuştur.

Yani PKK'yı, CHP doğurmuştur!

CHP zihniyetinin Kürt düşmanlığına bakın ki, PKK cinayetlerinin faturasını da Kürtlere kesmişlerdi!

PKK katliam yaptıkça devletin CHP damarı Kürtlere zulmediyordu. Zulüm ise istismarı artırıyordu ve Kürt gençleri dağa çıkıyordu! Diyarbakır Cezaevi'ne, hatta herhangi bir "devlet dairesi"ne giren, "devlet düşmanı" olarak çıkıyordu!

"PKK=Kürt" şeklindeki "İngiliz Oyunu"nu bozmak için tam 40 yıl uğraşıldı.

Turgut Özal ve Adnan Kahveci, Eşref Bitlis gibi çalışma arkadaşları bu yüzden yok edildi! Erdoğan'ı da engellemek için her yol denendi. "Açılım" çabaları, FETÖ ile sabote edildi.

Neyse ki, geciktirdiler ama engelleyemediler!

Mağduriyetler giderildi, hatta "pozitif ayırım" sergilendi. Hâlâ birçok şikâyet dinliyoruz ama bunların çoğunu Konya'da da görüyoruz! Yani ana problemlerden eser kalmadı. Yine de her talep dile getirilebilir. Ancak, hâlâ "Kürt Sorunu" ifadesi kullanmak iyi niyetli değildir.

KÜRTLERİN CELLADI, HDP İLE GİZLİ AŞK YAŞADI!

CHP lideri Özgür Özel hayatının hatasını işledi. "Cellat"tan hiç bahsetmemeliydi!

Çünkü Kürtler, "cellat"ın kim olduğunu iyi biliyordu!

Ama Kürtler adına siyaset yapan HDP, "celladına aşık olma sendromu"nu, "Kürt celladı CHP" ile yaşadı!

Hatta CHP, bu "aşk" uğruna, "teröre destek" anlamına gelen tavizler vermişti. Bu ikili, tezkerelere "Hayır" demiş, "terörü kaynağında kurutma operasyonları"nı engellemek için her yolu denemişti. Buna güçleri yetseydi, İsrail çoktan Suriye sınırımıza gelmişti!

PEKİ AK PARTİ VE MHP NEDEN "DEM"LENDİ?

İsrail'in 7 Ekim 2023'te, "Aksa Tufanı" bahanesiyle başlattığı saldırıların sadece Gazze'yi hedeflemediği, bir yıl geçmeden 5 ülkeye saldırmasından anlaşıldı. Çünkü ABD Başkanı Bush'un 11 Eylül 2001 saldırıları sonrası ilân ettiği "Haçlı Seferi"nin son aşaması başlamıştı.

Lübnan, Yemen ve Irak'tan sonra Türkiye sınırına uzanacak ve "kara gücü" PKK/PYD ile birleşecekti!

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu vahim tehlikeyi 1 Ekim 2024 tarihindeki konuşmasında "İsrail'in, Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer Türkiye'dir. İsrail'in, Irak ve Suriye'nin kuzeyinde, bölücü örgütü maşa olarak kullanmak suretiyle, birer uydu yapı kurmak istediğini çok net görüyoruz" şeklinde ilân etmişti!

Bu Haçlı-Siyonist operasyonu gören devlet, Türk milliyetçilerine, "Kürtlerle kucaklaşmayı mı, yoksa işgale gelen İsrail'le uğraşmayı mı tercih edersiniz" diye sordu.

MHP lideri Bahçeli, bu yüzden ezber bozan bir tavır ortaya koydu.

Kürtleri yıllardır istismar eden DEM ve PKK yöneticilerine ise, "Yol ayrımındasınız! Kürt devleti hayaliyle İsrail uydusu olmak mı, yoksa "Terörsüz Türkiye"de insanca yaşamak mı istersiniz?" sorusunu yöneltti!

Öcalan ve DEM, Kürt devleti kurulamayacağını kurulsa bile asla Kürtlerin devleti olmayacağını çoktan anlamıştı! Böyle bir ısrarın, sadece Türkiye Kürtlerinin sahip olduğu özgürlüğü de yok edeceğini görmüştü!

Kaldı ki, "Terörsüz Türkiye"nin getireceği yeni kazanımlara, PKK ile sittin sene ulaşamayacaklarını da iyi biliyorlardı.

BU SÜRECE, CHP'YE RAĞMEN GELİNDİ

"Devleti biz kurduk" diyen CHP, devlete yönelik bu tehdidi göremedi. Yani görmek istemedi. Çünkü 8 Ekim'de "kapalı oturum"da verilen ayrıntılı bilgilere rağmen Özgür Özel, "Tehlike yok" demekte ısrar etti!

CHP, "Terörsüz Türkiye" sürecine destek vermedi! TBMM'deki komisyona mecburen ve kerhen girdi.

Daha doğrusu, terörle mücadelede bu noktaya CHP'ye rağmen gelindi.

Bu yüzden CHP, HDP/DEM ile oy için yaptığı "iş birliği"ni, terör örgütünü tasfiye için sergilemedi. İmralı'ya da bu yüzden gitmedi.

O halde...

Öcalan'ı 40 yıldır kullanan "Türkiye düşmanları"na tek laf etmeyenlerin, bugün Türkiye'nin kullanmasından neden rahatsız olduğunu iyi düşünmeli!

[1] Sinan Hakan Türkiye Kurulurken Kürtler, İletişim Yayınları, İstanbul 2013, s. 158-159.

[2] Nuh Albayrak, Darbeden Beter Vesayetler, KTB Yayınları, İstanbul 2022, s. 249.

[3] Milliyet, 31 Ağustos 1930.

[4] Aydın Engin, Cumhuriyet, 21 Eylül 2014.

[5] Dersim'i acımasızca bombaladım, Tan, 15 Haziran 1937.

[6] Nuh Albayrak, İşgale Benzer Hıyanetler, KTB Yayınları, İstanbul 2022, s. 97.

[7] Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı, AK Parti Genel Merkezi, 23 Kasım 2011.