Bir halkýn, en doðal hakkýný kullanýyorlardý: Zalime karþý direniþ!.. Sabah baskýnýnda öldürüldüler...
Bir “devrim” gerçekleþtirmiþ, ülkeyi 30 yýl süresince ordusu ve istihbaratý ile yönetmiþ bir diktatörü devirmiþlerdi... Komplo geldi, devrimleri ellerinden çalýndý... “Olmaz, bunu kabul etmiyorum” dediler, öldürüldüler...
Arap halkýnýn özgürleþme mücadelesi, dünya siyasetine yeni bir kavram da hediye etti: “Beklenen katliamlar” dönemi!..
Herþey, dünyanýn gözü önünde oynanýyor, demokrasileri ve özgür yaþamlarý için direnen insanlarýn “katledileceði” iþaretleri önceden alýnýyor, açýklamalar yapýlýp, “bakýn katliam yapacaðýz ona göre” deniliyor ve yapýlýyor...
Sonra... Bildik açýklamalar: Baþka çaremiz kalmamýþtý...
Dünya sýnýfta kaldý
Mýsýr’ýn baþkenti Kahire’de yaþanýlan katliama dünyanýn ses çýkarmasýný bekleyenler, sanýrým çok bekleyeceklerdir. Evet, bir takým “kýnýyoruz” veya “keþke buna gerek kalmasaydý” yönünde açýklamalar olacaktýr ama belli ki, “katliamcý”ya “yürü, kimtutar seni”diyenler var!..
Ýnsanlýk, “diplomasi”nin berbat, kirli ve acýmasýz bir oyun olduðunu Arap Devrimi ile çok iyi anlamýþ durumda...
Önce, Kahire’ye, Avrupalýsý, Amerikalýsý, Arap þeyhlerinin temsilcileri doluþtular... Bir dizi görüþme yaptýlar... Hatta aralarýndan Avrupalý Ashton, Mursi ile bile görüþtürüldü...
Sonra bir açýklama: Mýsýr siyasi kilitlenmesi ve krizinin çözümü için yürütülen diplomatik çabalar baþarýsýz oldu...
Þimdi anlýyoruz ki, bütün o gösteriþli basýn toplantýlarýnýn, görüþme fotoðraflarýnýn asýl amacý, bu cümle içinmiþ!..
Diplomasi baþarýsýz olduðuna göre, meydan darbeciye kalacak demektir, öyle de oldu.
Þimdi bir sürü, “keþke” ile baþlayan yorum okuyacaksýnýz. Keþke, Müslüman Kardeþler biraz daha uzlaþmacý olsaydý, keþke Mursi bu iþleri zamanýnda fark etseydi falan gibi... Hepsi, bir katliamý ört-bas etme telaþýndan baþka bir þey deðil...
- Adamýn demokrasisini askeri darbeyle elinden almýþsýn, evine gidip, balkonda mangal mý yapacak?..
Ama dünyanýn demokrasiyi kendisi için hak, baþkalarý için lüks gören “medeni” bölgesindeki insanlara göre, herþey “keþke” ile baþlýyor...
Kirli bir dünya bu, her geçen gün biraz daha kirleniyor.
Mübarek’in dönüþü
Darbe yönetimi, katliamdan bir gün önce 18 vali ve 9 vali yardýmcýsý atadý. Hemen tamamý, diktatör Mübarek döneminin namlý generalleri veya polis þefleri. Aralarýndan bir tanesi, o dönemin ünlü iþkencecisi, 2006 ve 2011’de katliam emirleri veren bir faþist...
Belli ki, Mübarek, ilerleyen yaþýyla yaþadýðý hastalýðý bir hastane odasýnda deðil, kendisi için bütün koþullarýn saðlandýðý bir cezaevinde yaþýyor. Zaten, tutuksuz yargýlansa da yaþayacaðý buydu... Ama, adamlarý artýk -tekrar- ülkeyi yönetiyorlar.
Mursi’yi devirmek için sokaklara dökülen ve seçimle iþ baþýna gelmiþ bir cumhurbaþkanýný “diktatörlükle” suçlayanlarýn ülkelerini ve kendi yarattýklarý “devrimi” getirdikleri son durum budur!.. Yakýnda, o asker, Tahrir Meydaný’ný da temizler, 40 gün önce darbeyi alkýþlayanlardan direnen olursa, basar kurþunu...
Arap ordusu ne iþe yarar?
Ýsrail ile yaþanýlmýþ tüm savaþlardan yenilgiyle çýkmýþ Arap ordularýný bugüne kadar yanlýþ deðerlendirmiþiz. Onlarýn, savaþlarý, Ýsrail’e dönük Amerikan desteði ve ellerindeki geri Sovyet yapýmý askeri malzemeden kaybettiklerini düþünüyorduk.
Hayýr!.. Arap Devrimi, bu ordularýn Ýsrail gibi bir düþmanla savaþ için deðil, kendi halklarýna karþý kurulup, örgütlendiðini gösterdi.
Suriye ordusu, iþgal altýndaki Golan’ý geri alamadý ama, kendi vatandaþlarýnýn yüz binini öldürmeyi baþardý!.. Bir ordu düþünün, kendi ülkesinin kentlerini uçaklarýyla bombalýyor...
Mýsýr ordusunu da anlamýþ olduk: Gücü demokrasi güçlerini katletmeye yetiyor. Kendi topraðý olan Sina’da operasyon yapmak için Ýsrail’den onay almak zorunda...
Yarýn Tunus’ta da bir El-Sisi çýkar merak etmeyin. Orada da ordu silahlarýný kendi vatandaþlarýna döndürür...
Son sözü halk söyler
Kanlý bir öykü yaþýyoruz... Bir “devrim” evlatlarýný yiyor... Ama bu arada, maskeler düþüyor, “kral çýplak” hepimiz görüyoruz... Arap halký da görüyor... Kendi ordularýnýn hangi küresel güçlerin emrinde olduðunu... Kendi “beyaz Arap kadrolarýnýn” kimlerle siyasi flörtü sürdürdüðünü... “Çaðdaþ, modernite yanlýsý”görünen kadrolarýn ne kadar acýmasýz olduðunu...
Yaþanýlanlarý bir devrimin doðum sancýlarý olarak görüyorum... Tabii ki son sözü halk söyleyecektir...