“Öyle hisab katýndayýz ki, katlimiz savcýlardan sorulmaz.”
Ýsmet Özel. O, asla gözardý edilemez. O’nun kýymetini bilmeyen, kendi kýymetini kaybeder.
Þiiri býraktýðýný açýkladý geçenlerde.
Sen, kendi baþýna, þiirsin Ýsmet Özel.
Nerede olursan ol ve ne yazarsan yaz, istersen hiç yazma, sen þairsin Ýsmet Özel.
Hiç girmezdim bu mevzuya. Çok dokunaklý bir cümleyle açýkladý vedasýný Ýsmet Özel. “Türkiye’nin bugün geldiði deðil, getirildiði noktada þiirlerimi okuyabilecek narodnik kalmadý” dedi. (Narodnik’i iyice öðrendim. Ama, bugünün mevzuu bu deðil. Ýnþallah bir gün müstakil bir Ýsmet Özel yazýsý yazarým.)
Ýsmet Özel’in cümlesindeki hüzün, benim, dün sabahki hüznümle akrabaydý.
Mýsýr’da Müslümanlarýn öldürüldüðünü öðrendiðimde iliklerime kadar iþleyen ‘ýssýzlýk’ hissiyle akrabaydý.
Ýþte, o mýsra. Nasýl uygun düþüyor ‘müslümanýn ölümü’ne.
“Öyle hisab katýndayým ki katlim savcýlardan sorulmaz.!
Budur bizim halimiz.
Kimse, bizim ölümümüzün peþine düþmez.
Biz ölürüz, dünya susar.
Yalnýzýz. Önce bunu bilmemiz gerekiyor. Biz varken, baþka mazlumlar yalnýz olmaz, biz varýz. Ama biz mazlum olduðumuz zaman, þundan emin olalým ki, biz yalnýzýz.
Müslümanlar öldürüldüðü zaman, kimse ‘vah’ demez, ‘eyvah’ demez.
Ýsrail öldürür, Ýsrail haklý çýkar, Sisi öldürür, Sisi haklý çýkar.
Amerika öldürür Amerika haklý çýkar, Saddam öldürür Saddam, Esad öldürür Esad haklý çýkar. Gürültüsü çoktur onlarýn.
Sýrplar öldürür, öldürdükleriyle kalýr. Ýnsanlar Birleþmiþ Milletler’e sýðýnýr, Birleþmiþ Milletler’in askerleri, öldürsünler diye alýr onlarý Sýrp kasaplara teslim eder.
Hala, o gün öldürülen þehitlerin cenazeleri çýkýyor toplu mezarlardan.
Ýyi bakýn, üç beþ vicdan sahibi insan müstesna, saðcýsý, solcusu, Sisi’nin katliamlarýna çýt çýkardý mý?
Ýhvan ölürken, katilleri sorgulayacaklarýna, þehitlerin, þehit verenlerin kabahatlerini sýralamadýlar mý?
Vay efendim, Ýhvan-ý Müslimin ne hatalar yapmýþ?
Oðlum, adam öldü, þehit oldu.
Hiç öldürmedi. Hiç vurmadý. Hiç saldýrmadý. Öldü adam.
O gün 53 kiþi þehit olmuþtu, bugün 200-300 kiþi þehit oldu.
Katilin hiç mi kabahati yok?
Bizim yaþadýðýmýz bir þey bu... Alýþýk olduðumuz bir þey.
28 Þubat’ta, kendi ateþimizde yanmadýk mý?
Bütün namussuzlar, baþörtüsü yasaðýnýn sebebini, hikmetini, nasýl lüzumlu bir yasak olduðunu, çeþitli lisanlarla, türlü türlü üsluplarla yazýp çizmediler mi?
Gazeteleriyle, televizyonlarýyla, faþistiyle kapitalistiyle, sözümona sivil kuruluþlarýyla, brifingli yargýçlarýyla, var güçleriyle üzerimize çullanmadýlar mý?
Gezi kalkýþmasý sýrasýnda, saðcý solcu, kapitalist, antikapitalist, Alman veya Ýngiliz veya Amerikalý veya Ýsrailli, her ne milletse...
Sahte müftü karýlarýyla, sahtekar öðretmenleriyle...
Sahtekar yazarlarýyla.
Yine, 28 Þubat’ta olduðu gibi, gazeteleriyle, televizyonlarýyla, hala saldýrmýyorlar mý? Hepsi, o günlerdeki gibi, ‘tek millet’ olmadýlar mý?
Nedir o, Times’ta yayýnlanan ilan?
O artistler, Mýsýr’daki þehitler için, pul kadar olsun, bir ilan verdiler mi?
O ilaný, gezi kalkýþmasý sýrasýnda hayatlarýný kaybeden 5 genç adam için mi verdiler sanýyorsunuz?
Hiçbirinin o beþ çocuk umurunda deðil.
Ýnsanýn ölümü umurlarýnda olsa, baþka ölümleri de sorarlar.
Onlar, sadece ‘kullanýþlý ölümler’in peþindedirler.
‘Ýþe yarayacak ölümler’in.
(O çocuklarýn ve o polisin ölümüne üzülmeyecek insan evladý tanýmýyorum. Keþke ölmeseydiler. Keþke yanmasaydý analarýnýn, babalarýnýn yüreði.)
Sisi, baltacýlarý meydanlara çaðýrýrken, katliamýn iþaretini vermiþti.
Ve dünyanýn gözü önünde, bizim gözümüzün önünde, kýyýldý yine müslümanlara.
Katliamla girdik Ramazan’a, katliamla devam ediyoruz.
Durum budur.
Allah zalimlerin belasýný versin.
Zulme sevinenlerin de...
Zulme üzülmeyenlerin de...
***
Deðerli kardeþim, Ankara temsilcimiz Mustafa Kartoðlu’nun babasý Þehmuz Ahmet Bey dünya çilesini tamam etti, ahirete göçtü. Allahu Teala rahmetiyle karþýlasýn.
Mustafa’ya ve tüm ailesine sabýr diliyorum.