Kavga edenler sever birbirlerini...

Medyatik denilen kavgalar var ya, onlardan söz edelim bugün biraz...

Siz kavga edenlerin birbirinden nefret ettiðini falan sanýyorsanýz fena halde yanýlýyorsunuz.

Aksine sönmüþ ya da sönmekte olan yýldýzlarýn yeniden parlama amacýdýr o polemikler...

Eski dönemlerinde olsalardý Okan Bayülgen ya da Seda Sayan bu kadar uzun tartýþmazlardý.

Þimdi bir biri bir diðeri konuþuyor. Kim kime laf söylerse söylesin ikisi birden haber oluyor.

***

Okurlar anlasalar bile hayranlar hiç farkýna varmazlar bu iþlerin. Bazen de fanlarýn kapýþmasý haberi yapýlýr.

Mesela Fahriye Evcen ile Neslihan Atagül’ün fanlarý kapýþmýþlar sosyal medyada. Hepi topu iki mesaj olan bir tartýþmayý uzun uzadýya bir haber olmuþ.

Gerçekten böyle bir tartýþma oldu mu yoksa planlý bir iþ mi bilmem.

Bildiðim bu iþin tek kazananýnýn Burak Özçivit ile Neslihan Atagül’ün oynadýklarý dizi olduðu...

***

Ahmet Çakar bu ülkede kiþisel polemik yaparak yükselmeyi ilk fark eden isimdir. Mesela Fatih Terim ile girdiði polemik Ahmet Çakar’ý yaralamaz. Aksine cevap aldýðý an seyirci gözünde Fatih Terim ile ayný statüye oturur...

Mesela Altan Tan böyle bir televizyon figürüydü milletvekili seçilmeden önce.

Yazýlý medyada Hýncal Uluç, ustadýr, kiþisel polemikleri o kadar iyi yönetir ki...

Bazen içerikte olmazsa meseleyi uslup boyutuna çeker ve yine kazanan olur.

***

Seyirci ya da olur her polemikte mutlaka bir tarafý destekler.

Oysa polemiðe girenlerin ana derdi süreyi uzatmak ve adlarýný gündemde tutabilmektir.

Medya, gizli buzlanma olan asfalt yol gibidir. Yabancý olanlar kimin eli kimin cebinde, hangi haberin ardýnda hangi amaç var bilmezler.

Gerçek ya da uydurulmuþ polemikler de aslýnda ayakkabý cilasý olarak kullanýlýr.

O yüzden siz siz olun polemiklerde taraf tutmayýn...