Kavgada bile sağduyu

Kim ne derse desin, ortada kıran kırana bir kavga var...

Kavga öncelikle sağın iki önemli aktörü arasında ve bu nedenle ‘kardeş kavgası’ veya ‘dostlar arasında bir kavga’ olarak adlandırılıyor...

Parti cenahına baktığınızda ihanete uğramışlık duygusunun zirvede olduğunu görüyorsunuz... Söylem duygusallık, kızgınlık, öfke, hatta yer yer nefret dolu... ‘Sırtımızdan bıçaklandık’ benzeri ifadeler havalarda uçuşuyor...

Karşı taraf da çok farklı değil... Orada da kızgınlık, hayal kırıklığı, hatta ihanete uğramışlık hislerini görebiliyoruz...

Kısacası, her iki tarafın da ruh hali sağlıklı değil... Hissi-selim büyük oranda kaybolmuş durumda. Sağduyu çağrıları bile, “yoksa sen de mi karşı taraftansın” sorularını sordurabiliyor... “Vur vur inlesin” tarzı galeyana getirici ifadeler ise genelde alkışla, coşkuyla karşılanıyor...

***

Aynı mahalleden, aynı aileden insanlar arasındaki kavgalar çok tehlikelidir... İnsan düşmanını affedebilir belki ama dostunu çok zor affediyor. Bu tür kavgalar hem şiddetli olur, hem de insana vahim hatalar yaptırır...

Aynı bağlamda, kişi kendisini köşeye sıkışmış, ihanete uğramış hissederse ve kendisini ölüm-kalım savaşı veriyor pozisyonda görürse o tür kavgalarda şiddetin dozajı daha da yükselir...

Böyle kavgalardan genelde herkes zararla çıkar... Çoğu kez kazanan kaybedendir.

Bu nedenle başından beri sakin olunmasını ve uzlaşma aranmasını tavsiye ediyorum. Bunu tüm tarafların öfkesini üzerime çekme ihtimaline rağmen yapıyorum...

***

Bundan sonrasında da uyarmadan edemeyeceğim, kavga ne kadar ölümcül olursa olsun, ne kadar zorda kalınırsa kalınsın bazı konularda hassas olmak gerekir... Temel ilke ve kurallar dönemsel çıkarlar için feda edilmemelidir.

Getirisi ne olursa olsun bel altı yöntemlere başvurulmamalı, başarı için her yol mubahtır hastalığına düşülmemelidir... Örneğin, düşmanımın düşmanı dostumdur hatasına düşerseniz, günün sonunda hem dostlarınızı kaybedebilir, hem de düşmanlarınızın sayısını arttırabilirsiniz...

Sonuçta, ilkelerini kaybetmiş bir insan ne kazanırsa kazansın kendisini kaybetmiş demektir...

Bu çerçevede güç dengesinde fayda sağlar ümidiyle darbecilere merhamet gösterilmesi, ya da yargıdaki hataları kamuoyunun dikkatlerine çekmek için yeniden yargılama adı altında Türk yargısına güveni sarsacak adımları atmak telafisi güç hasarlara neden olabilir.

Devlet itimat üzerine kuruludur. İnsanların kurumlara olan güveni bir kez yıkılır ise bunu yeniden inşa etmek çok ama çok uzun yılları gerektirebilir.

Başka bir deyişle, yıkılan kurumların altında sadece o veya bu kalmaz, hepimiz kalabiliriz...