Kaybedebilirsin ama hiç değilse onurunu kazan!

Dün, “Adayım Can Ataklı” diye yazmıştım. Can’ı galiba aday göstermeyecekler. Konuştuğum üst düzey bir CHP’li, “Can Ataklı iyi bir isim ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için hafif kalır” dedi.

Parti içinde de konuşulmuyormuş bu mesele.

Bir anlamda, “Can’ın kendi kendine gelin güvey olması” imiş...

Bilemem...

CHP’nin içişlerine karışacak halim yok... Ortaya çıkan isimler arasında en samimi, en yapmacıksız, hatta en “koşulsuz” Can Ataklı’yı bulduğum için, desteğimin onunla olduğunu söyledim.

Madem Can olamıyor, Gürsel Tekin’e ne buyurulur?

Gürsel Tekin “çekirdekten” CHP’li... Belediyecilikten geliyor. Fayans ustalığı ve garsonluk yapmış, türlü işlere girmiş çıkmış... Halkla temas becerisi yüksek bir siyasetçi... Bu özelliğini, Baykal dönemindeki birtakım icraatlarda da göstermişti; “çarşaf açılımı” diye bilinen ama sadece “çarşafa rozet takmaktan” ibaret kalan (parti içindeki sinirli ablalar ikna edilemediği için böyle olmuştu) “dış seçmene açılma” girişiminin öncülerinden... İstanbul adaylığı döneminde Kemal Bey’in eli ayağı olmuştu. Kemal Bey’e yönelen sempatide pay sahibidir... Denilebilirse, adamını iyi pazarlamıştı... Gerçi adamı beceriksiz çıktı, İstanbul’un varoşlarında “Kâğıttepe” diye bir semt uydurup bu işlere ne kadar yabancı olduğunu gösterdi ama aldığı oyları Gürsel Tekin’in “başarı” hanesine yazmak lazım.

Dolayısıyla, yeni adayım Gürsel Tekin. Bunda da ciddiyim...

Efendim?

Mustafa Sarıgül mü?

İstanbul sermayesinin ve Gezi finansörlerinin Sarıgül’de ne bulduklarını, hangi “beledi hizmetlerini” göstererek CHP’ye kakalamak istediklerini bilmiyorum...

Sarıgül CHP’li değil...

CHP’den ihraç edilmiş biri üstelik.

Hakkında 100 sayfalık “yolsuzluk raporu” var.

CHP bu raporu yok farz edip onu aday gösterir mi?

Bilmiyorum.

Sanmıyorum da...

Sırf “İstanbul sermayesi” ve “Gezi finansörleri” istiyor diye, koskoca parti niçin tükürdüğünü yalasın?

Hem, bu nasıl “aday adayı” ki, icazeti CHP yetkili kurullarından değil, bir başka oluşumun (Türkiye Demokrasi Hareketi’nin) yetkili kurullarından alıyor ve “oy çokluğuyla” kendisini CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı ilan ettiriyor.

Böyle aleni bir “saygısızlık” olabilir mi?

Madem İstanbul sermayesi ve Gezi finansörleri Sarıgül’de keramet vehmetti, öncelikle şu tür telkinlerde bulunmalıdır: “TDH’yı bırak, git CHP’ye üyelik başvurusu yap. Hakkında verilecek kararı saygıyla bekle. Seni aday gösterirlerse, ne âlâ, gider çalışırsın. Aday göstermezlerse partinin bir neferi olursun ve çıkış yapacak zamanı kollarsın.”

Sarıgül bunu yapmıyor.

Garanti istiyor.

Daha partiye kabul edilip edilmeyeceği, aday gösterilip gösterilmeyeceği bile belli değil; kalkmış bir de “yolsuzluk” suçlamasıyla uzaklaştırıldığı partiye genel başkan olmak istiyor; “Siz çekilin, o koltukta ben oturacağım” havasında...

Bana düşmez ama Kemal Bey’e naçiz tavsiyemdir.

Can Ataklı’yı yetersiz buluyorsanız, başka siyasi oluşumların karara bağladığı kişileri değil, kendi içinizden birini (mesela Gürsel Tekin’i ya da uygun göreceğiniz bir başkasını) aday gösteriniz.

Kazanır mısınız, bilmem.

Buna İstanbul halkı karar verecek...

Kaybetseniz de, en azından “onurunuzu” kazanmış olursunuz.