On yýldýr adým adým ilerleyen reformlar her durakta bir siyaseti, bir grubu, bir anlayýþý býrakarak devam ediyor. Reform karþýtý cephelerin anlamakta zorlandýðý da bu temel gerçek olmuþtur. Saðdan soldan, devletten medyadan birçok “güç” ve “kudret” odaðý, reformlar karþýsýnda derin bir kavrayýþ sorunu yaþadý. Hala yaþýyor...
Baþlangýçta, motivasyonlarý AK Parti’nin geldiði gibi gideceðiydi. Þimdi unutuldu ama o yýllarda sürekli olarak ANAP’ýn dramatik hikayesi örnek gösterilirdi. Özal’ýn partisi gibi Erdoðan’ýn partisinin de kýsa ve parlak bir yükseliþin ardýndan silinip gideceðine inanýyorlardý. Kendilerini de etki alanlarýndakileri de buna inandýrmýþlardý. 2007 Temmuz seçimi öncesi ise bu yanlýþ hesap tavan yapmýþtý. Hatýrlayalým... Ülkenin en köklü gazetelerinde CHP-MHP-DP koalisyonunun gelmekte olduðuna dair manþetler atýlýyor, yorumlar yapýlýyordu. Bakmayýn bugün çözüme karþý “milli” tavýr takýndýklarýna; DTP’nin Meclis’e girmesine de bayýlýyorlardý. Neticede, AK Parti’nin koltuklarý eksiliyordu...
Temmuz seçimi fiyaskoyla neticelenip, Çankaya planlarý da ellerinde patlayýnca son bir umut, AK Parti’nin kapatýlmasýna oynadýlar. Buna inanmýþlardý; inandýklarý için de asker-yargý ittifakýna koþarak katýldýlar. Sonrasý malum... “Güç”leri buna da yetmedi.
Erdoðan, bu gergin iktidar kavgasýný reformlarla aþtý. Gücünü deðiþimden aldý; her bilek güreþi onu daha da ustalaþtýrdý. Askeri vesayet sürekli geriliyordu ama karþý cephelerin Türkiye’yi yorumlama, anlama ve kavrama kabiliyeti bir türlü geliþmiyordu. Çünkü, her kýrýlma anýnda kazanacaklarýný ve AK Parti’nin alaþaðý edileceðini düþünüyorlardý. Umutla bu günü beklediler.
2010 Eylül referandumu beklentilerinin finaliydi. Bütün güçlerini “hayýr” için birleþtirmekte beis görmediler. Paylaþmak zorunda kaldýklarý iktidarý geri alacaklardý. Tamamýný kaybettiler!..
Erdoðan yine kazandý ve ayrýca bir de 2011 Haziran seçimini almayý baþardý. Üstüne, sayýsýný unuttuðumuz onlarca reform da ekledi.
Bunlarý niye hatýrlatýyorum...
Türkiye’nin önünde þimdi zor bir sýnav var. Kürt meselesinde çözüm, terörden kurtuluþ ve hep birlikte barýþ sýnavý.
CHP-MHP-Ýþçi Partisi çözümü istemiyor. O ittifakýn medya ve akademideki þerikleri de kah gizli, kah açýk; çözüme karþý saf tutmuþ bulunuyor.
Bir yandan çözüme giderken bir yandan da tarihin sunduðu fýrsata karþý, tarihi bir hatanýn filmini seyrediyoruz. Daha doðrusu, hatalar zincirine büyük bir halka daha ekleniyor.
Bir bölümü, Erdoðan bu iþe girer, halkýn desteðini yitirir ve iktidara ulaþýrýz diye düþünüyor. Bir bölümü de pusuda bekliyor, Erdoðan ne kadar yara alýrsa o kadar iyi diye hesap yapýyor.
Hesabýn yanlýþ olduðunu söylemeye gerek var mý, bilmem?
Bu kaçýncý yanýlgý, diye sormak bile lüzumsuz... Geriye dönüp her reformun ardýndan býraktýklarý parçalara baksalar ikaza gerek kalmayacak ama galiba bunun için de çok geç...
Ne var ki, bu kez yapýlan hatanýn telafisi olmayacak. Çünkü, Eski Türkiye ile Yeni Türkiye arasýndaki son köprü yýkýlýyor. Geçmeyen de geçemeyen de karþýda kalacak.
Bugün hiç olmazsa “Nerede hata yaptýk” diyebilme imkaný var; yarýn “Nerede hata yapmadýk ki” dememek için son fýrsat kaçmasýn...