Kaybolan yıllar geri kazanılan masumiyet

Juliette Binoche Başka Bir Kadın’da bir sabah uyanıp hayatının 12 yılını hiç hatırlamayan bir kadını canlandırıyor. Film yönetmen Sylvie Testud’den çok Binoche’un gibi duruyor.

BİR sabah uyanır ve kendinizi “Başka bir kadın” olarak bulursanız, hayatınızın bir bölümünü hiç yaşamamışçasına unutmuşsanız ne yaparsınız? Hele yeni halinizi hiç sevmezseniz? Tanınmış Fransız aktris Sylvie Testud’nün yönettiği Başka Bir Kadın’ın odaklandığı konu insanın kendi kendisine yabancılaşması. Bu yabancılaşma aynı zamanda bir uyanış, silkinip kendine geliş. Kadın kahramanı açısından ise -konvansiyonel bakış açısıyla- kendisine biçilen toplumsal rolün dışına çıkmanın bedelini mutsuz olarak ödeyip ait olduğu aile değerlerine geri dönüş yolunu bulma.

Juliette Binoche’un canlandırdığı Marie ile iş görüşmesi yapmak için işadamının evine gittiği gün tanışır. Babası bir kazadan sonra tümüyle feçli kalmıştır, annesi ile doktorun yakınlığından rahatsızlık duymaktadır. İş istemeye gittiği adamın oğlu Paul ile o gün plajda karşılaşırlar. Marie’nin doğum günüdür, akşam partiden sonra birlikte olurlar. Marie sabahleyin uyandığında kendini 12 yıl sonrasında bulur. Paul ile evlenmiş, bir oğlu vardır ve kayınpederinin şirketini o yönetmektedir, çok zengindir... Ama birçok nedenden ötürü mutlu değildir. Daha yeni aşık olduğu adamdan şimdi boşanmak üzeredir! Annesiyle davalıdır. İstediği hayat bu mudur? Marie dönüştüğü kadından hiç memnun kalmaz.

Testud, bir psikolojik gerilim filmine de uygun düşebilecek öyküsünü hafif ve duygusal bir komedi olarak ele almış. Marie’nin kaybolan yıllarında dünyadaki değişimin internetin gelmesinden Barack Obama’nın ABD Başkanı seçilmesine kadar varmasıyla onun geçirdiği değişim arasında paralellik kurmuş. Marie’nin ilk günkü paniğini neredeyse slapstick komedi gibi ele almasına rağmen mizahı filmin genelinde dengeli kullanamamış. Evlilik ilişkisinde fazlasıyla duygusallaşıp işyerinde ironik bir ton tercih etmiş.  

BİR STAR SİNEMASI ÖRNEĞİ

Frederique Deghelt’in romanından uyarlanan filmde Marie’nin tıbbi durumuna şöyle bir değiniliyor ki Başka Bir Kadın’ı fantastik bir filmmiş gibi okumayalım. Ama yönetmen bir daha bu noktaya geri dönmüyor çünkü kahramanımızın çıkmazı için başka bir çözüm öneriyor: Filmin başındaki haline geri dönmesi. Yitik zamanın peşinde koşmayıp masumiyetini aynen koruması. Adı da Marie/ Meryem olunca...

Bunu yaparken de kariyer yapmanın kadını ‘bozduğu’ önyargısına yaslanıyor. Sinemanın kadınlara ve dişiliğe dair klişeleşmiş temsil biçimlerinden birine başvuruyor ve iş hayatında başarılı kadının erkekleştiği, erkeğin rolünü üstlendiği (İşten başka şeye vakit ayırmama, paraya ve statü sembollerine düşkünlük, işyerinde otoriter tavır, astıyla evlilik dışı ilişki kurma, duygusuz ve hesaplı olma, vs.) savını destekliyor. Kadının başarılısının değil çilekeşinin makbul olduğu ataerkil konvansiyonlar üzerinden akıl yürütüyor film. Marie’nin zekasını, gücünü takdir etmekte, görsel temsilinde, kocasını ve metresini sunuş biçiminde klasik anlatıya kodlanmış cinsiyet ayrımcılığına başvurmuyor. Bununla birlikte “Kariyer kadını hırslı, katı ve sevgisiz olur, ailesine yeterince vakit ayıramaz, annelik ve karılık görevlerini ihmal eder” cümleciklerini Marie’nin özeleştirisi aracılığıyla kuruyor. Marie’nin patronu olan kayınpederinin iş ve aileye dair tutumu, oğlu ve geliniyle kurduğu ilişki ise sınıfsal açıdan bu satırlara sığamayacak bir başka analizi hak edecek kadar çelişkili.

Biçim açısından bir özellik taşımayan, yönetmenin sinema diline dair herhangi bir kaygı taşımaktan çok bir öyküyü doğru anlatabilme çabasının sezildiği bu ilk film Sylvie Testud’den çok Juliette Binoche’un filmi gibi duruyor. Binoche’un hemen her planında yer aldığı Avrupa tarzı bir star sineması örneği olarak bellekte yer ediyor, yönetmen sineması olarak değil.

FİLMİN KÜNYESİ

Orjinal adı: La Vie D’Une Autre Yönetmen: Sylvie Testud Senaryo: Claire Lemarechal Oyuncular: Juliette Binoche, Mathieu Kassovitz, Aure Atika Tür: Romantik-Komedi Yapım: Fransa, 2012