Kaygan zemin ve pusuda bekleyenler

İçinden geçtiğimiz günler derin güçlerin bayıldığı günler: Siyasi aktörler arasındaki iletişim sıfır noktasında, hatta çok daha geride; Parti-Hizmet gerilimi, diğer partilerin bu gerilimden yararlanmadaki istekliliği; iç ve dış unsurların etkisiyle dizginlenemeyen döviz kurlarının neden olduğu iktisadi belirsizlik ve havada uçuşan çok ama çok sert sözler...

AK Parti 11 yıldır yenilmez bir güç olarak ülkeyi yönetti. Toplumda ‘Hükümet başarır’ algısı kuvvetli bir şekilde yerleşti. Son kriz ise bu büyünün bozulması ihtimalini doğurdu. İşte, başta bahsettiğim derin güçler söz konusu büyüyü bozabilmek için mevcut ortamı fırsat olarak görebilirler ve krizi daha büyük bir kaos ortamına çevirebilmek için bazı ufak dokunuşlarda bulunabilirler...

Şüphesiz bu dokunuşların en etkili olanı siyasi suikastlardır. Unutmayınız ki siyasi cinayetler, tıpkı askeri darbeler gibi bu ülkenin adeta milli sporudur... En son siyasi cinayet Hrant Dink’e karşı işlenmişti. Ergenekon Davası başlayınca bu tür saldırılar birdenbire kesildi. Yani, fail-i meçhuller döneminin üzerinden 10 yıl bile geçmedi.

***

Yöntem belli, karşıt taraflardan birer ikişer sembol isim öldürülüyor ve ardından iki tarafın birbirini yok etmesi seyrediliyor... Eğer bir iki cinayet yetmediyse, sinir uçlarıyla oynanmaya devam ediliyor, bir partinin seçim bürosuna veya bir gazetenin temsilciliğine ses bombası atılıyor veya ofisler taranıyor...

Seçim öncesi çeşitli illerimizden gelen çatışma ve saldırı haberleri bu hususta insanı endişelendiriyor... En son Lice’de BDP ile Hüda-Par taraftarları birbirine girdi, taşlı sopalı kavgada 16 kişi yaralandı, çok sayıda araç ateşe verildi... Bölgede AK Parti’li adaylara küçüklü büyüklü taciz ve saldırılar ise sıradanlaşmaya başladı: AK Partili Çukurca ilçe başkanının aracı yakıldı, Van’da ise AK Parti adayı Osman Nuri Gülaçar’ın evine ses bombası atıldı. Gülaçar’a daha önce de şehir merkezinde taşlı sopalı saldırı düzenlenmişti.

Partilere saldırıların en şiddetli olanı ise şüphesiz MHP’nin İstanbul Esenyurt’taki seçim bürosuna yapılan silahlı saldırıydı. Saldırıda 1 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Bu saldırıdan birkaç gün sonra ise gece saatlerinde kalaşnikoflu silahla, başkanlığını CHP’li Mustafa Sarıgül’ün yaptığı Şişli Belediye’nin binasına saldırı gerçekleştirildi.

Her seçim öncesinde gerginlik olur ve bazı şiddet olayları yaşanır. Umalım ki şiddet bu düzeyde kalsın ve yukarıda saydığımız olayların hiçbirinin nedeni derinlere uzanmasın... Ancak hatırlatmadan geçemeyeceğim, ortam gerildikçe bahsettiğim tarzda derin saldırıların gerçekleşme olasılığı artar. Bu nedenle gerekli hazırlıkların yapılması ve tetikte durulması gerekir. Emniyet bürokrasisinde yaşanan son krizleri dikkate alır isek, bürokrasinin bu önlemleri kendiliğinden almasının kolay olmadığı aşikârdır. Bu nedenle daha üst makamlardan meseleye el konulması ve takip edilmesi şarttır.

Diğer taraftan siyasi partilere de bu konuda büyük sorumluluk düşmektedir. Herkes bilmelidir ki Türkiye’nin sokakta çözülecek bir tek sorunu bile yoktur. Sokağa inen kaybeder ve tüm bir ülkeye kaybettirir...