Kayıp medeniyetin peşinde

Camiler başta olmak üzere kültürel ve dini yaşayış üzerine Kutlu Hoca’nın büyük bir vukufiyetle anlattığı meseleler geceyi feyizlendirdi. Sohbet kadar mekanın güzelliği de insana huzur veren, gönül okşayan türdendi. 

Yedi tepeli güzel İstanbul’un Beykoz sırtlarında bir tekke var: Alvarlı Efe Hazretleri Vakfiyesi’nde yer alan Ataullah Efendi Tekkesi… Asırlar boyu irfan yuvası ve insanların feyiz menbaı olan tekkeler bir kanunla kapatıldıktan sonra burası zamanla harabeye dönmüş. Tekkenin içindeki cami neredeyse yıkılıp gitmiş, arsasının sağına soluna gecekondular yapılmaya başlamış. Ta ki, Kutlu Hoca’nın ilgililerle temasa geçmesine değin.  

Gecekonduların arasında kalan mekanın gerçek amacına uygun olarak restore edilişi de bundan sonra başlamış. Şimdi o vakıf, aslına uygun inşa edilmiş camisiyle, selvi ağaçlarıyla donatılıp şifalı bitkilerle süslenmiş bahçesiyle, Endülüs’teki İslam mimarisinin peyzaj düzenini andıran su kanallarıyla güzelleşerek ilim irfan yuvasına dönüştürülmüş. Bu mekan günümüzde Bilim Kültür ve Sanat Derneği’ne (BİKSAD) ev sahipliği yapıyor. Beykoz’daki Ataullah Efendi Tekkesi’nin ihya edilmesine öncülük eden BİKSAD’ın kurucu başkanı da Hüseyin Kutlu.

2009’da faaliyete başlayan dernekte bugüne kadar 9 bin 262 kişiye pek çok dalda gelenekli sanat eğitimi verilmiş.

Derneğin yeni merkezi, camisi, tekkesi, konağı, çadırları, bahçesi, havuzları, kuş sarayı ve şifalı bitkileriyle kendisi de bir sanat eseri haline gelmiş. Bu tür mekanları gördükçe insan neleri kaybettiğini daha iyi anlıyor. Selvi ağaçlarıyla yanyana göğe yükselen minare, farklı kanallardan aksa da tek bir merkeze, yani camiye yönelen su kanalı ve daha pek çok ayrıntı vahdet medeniyetinin incelikleri hakkında bize çok şey anlatıyor. Öyle ki kayıp medeniyetimizin külleri dahi göz kamaştırıyor.

Bir şaheser geliyor

Öte yandan, BİKSAD çatısı altında, Hüseyin Kutlu’nun riyasetinde bir şaheser hazırlanıyor. Emevilerden Abbasilere, Eyyubilerden Osmanlı›ya tüm yazı, süsleme ve cilt ekolleri tek bir mushafta toplanıyor. Hem de yine aynı merkezde üretilen ve 500 yıl dayanıklılığı onaylanmış kağıtlar üzerine… 

İkişer cüzden oluşacak her bir cilldin bir ekolü temsil edeceği Mushaf-ı şerif 10 ciltte tamamlanacak. Cumhurbaşkanlığı himayesinde, iki yılda hazırlanması planlanan bu dev eser, İslam tarihinin 10 dönemini temsil edecek.