HDP’nin CHP ve ÝP’ten oluþan ittifaka dolaylý destek açýklamasý büyük tartýþmalarýn fitilini ateþledi.
CHP’nin Ankara adayý etrafýnda dönen tartýþmalar daha bitmeden Ýzmir adayý etrafýnda tartýþmalar yaþanmaya baþladý.
CHP’de kazan fena halde kaynamaya, iç dengeleri bozacak þekilde fokurdamaya devam ediyor.
HDP’nin desteðinin ötesinde attýklarý her adým ayrý bir tartýþma, polemik ve kaynama konusu oluyor.
CHP’nin Akþener’in partisiyle yaptýðý bölüþümden rahatsýzlýk duyanlar var…
HDP ile iliþkinin kendilerine göre az veya çok olmasýndan rahatsýzlýk duyanlar var…
CHP’nin kendi içinden çýkardýðý CHP’li adaylardan rahatsýzlýk duyanlar var…
CHP’nin dýþarýdan transfer ederek CHP adayý yaptýklarýndan rahatsýzlýk duyanlar var…
Kimisi “niçin bizim þehrimiz ÝP’e býrakýldý” diye þikâyet ediyor, kimisi Ýzmir’de olduðu gibi CHP’li olmasýna raðmen adaydan þikâyet ediyor, kimisi Ankara’da olduðu gibi CHP’li olmayan birinin CHP adayý olmasýndan þikâyet ediyor, kimisi HDP ile girilen gizli ittifaktan veya tam tersi niçin daha fazla ve aleni iliþkiye girilmediðinden þikâyet ediyor.
CHP ne yaparsa yapsýn fokur fokur kaynýyor.
Peki, bu kaynamanýn sebebi nedir?
Sanýrým bu kaynama, AK Parti’ye karþý baþarýlý olup olmama çabasýnýn ötesinde parti içinde etkili olmaya yönelik bir mücadeleden kaynaklanýyor.
CHP’de ana rakibi AK Parti’ye karþý verilen mücadele ile parti içinde verilen mücadele bazen etki ve yoðunluk olarak yer deðiþtiriyor.
Dýþa dönük hesaplardan ziyade içe dönük hesaplar daha belirleyici görünüyor.
Bunu nereden anlýyoruz?
CHP’nin iddia sahibi olarak AK Parti’yle yarýþa girebileceði yerlerde adaylar kolaylýkla açýklanýrken, CHP’nin çok güçlü olduðu yerlerdeki adaylar daha büyük zorluklarla ve tartýþmalarla açýklanýyor.
Yani belediyeyi bir “güç kaynaðý” olarak görüyorlar. Buna rant mý denir, ekonomik imkan mý denir, siyasi nüfuz bulmak mý denir? Ne denirse densin, bir tür parti içinde etkili olmak için bu il ve ilçe imkânlarýndan bir güç devþirilmek istendiði gibi bir görüntü ortaya çýkýyor.
“31 Mart’ta AK Parti’yi nasýl geriletiriz” gibi bir motivasyondan ziyade “31 Mart’tan sonra parti içindeki pozisyonumuzu daha nasýl güçlendirebilir ve hâkimiyet kurabiliriz” gibi bir motivasyondan bahsedilebilir.
Kazanýn hiç durmadan kaynamaya devam etmesi, temelinde genel baþkan sorununun ve onun etrafýnda yaþanan hizip kavgalarýnýn bir sonucu.
Bu mücadele ise“kaynayan kazan kapak tutmaz” atasözünün gerçekliðini gösteriyor.
Kýlýçdaroðlu ve dayandýðý hizipler meselesi her seçimde yeniden nüksediyor ve kartlarýn yeniden karýlabileceði bir fýrsat oluþturuyor.
CHP’de diðer partilerde olduðu gibi siyasi bileþenlerden ziyade hizipler arasýnda bir çekiþme ve mücadele görülüyor.
CHP’nin kendi içindeki aday belirleme süreci, Ýyi Parti ile yürüttüðü ittifak görüþmelerinden daha sarsýcý ve daha çetin geçti.
Bu parti içi demokrasinin iþletilmesiyle falan alakalý bir durum deðil. Tam aksine hizipçi yapýlarýn alan kapma kavgasýyla ilgili bir durum…
CHP’de her seçimde ‘bu seçimde baþarýsýz olsak da yönetim gitse’ gibi bir anlayýþ seziliyor.
Parti içi mücadelenin seçim üzerinden verildiði böyle bir havada kazanýn harareti de, fokurdamasý da azalmayacaktýr.