Kazanan kim mi?

İki puan farkla da olsa yirmi puan farkla da olsa yarışı önde bitiren kazanır.

Referandumu da ‘evet’ oyları kazanmıştır. Aradaki farkın azlığı referanduma gölge düşürmez. Sandık böyle bir şeydir.

Referandumun galibişu veya bu siyasi parti değil millettir.

İçerdeki muhalefete dışarıdaki yedi düvelin verdiği desteğe rağmen millet kazanmıştır.

Aradaki farkın azlığı seçim ortamının özgürlüğüne delalet etmesi açısından da önemlidir. Özellikle batılı devletlerin baskı var özgürlükler yok propagandasının ne kadar maksatlı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Baskı olsaydı hayır oyları bu kadar yüksek çıkabilir miydi?

Dolayısıyla rahatlıkla demokrasi kazanmıştır da diyebiliriz.

***

Türkiye artık siyasi istikrarsızlığı geride bırakmıştır. Kuvvetler ayrılığı şimdikine göre daha güçlenmiştir. Seçilen kim olursa olsun hükümet güçlü hükümet olacaktır. Meclis çoğunluğunu da kim kazanırsa kazansın şimdikine göre daha güçlü bir yasama organımız olacaktır.

Vesayet sistemibüyük oranda tarihe karışmıştır.

Dolayısıyla Millet kazanmıştır Türkiye kazanmıştır.

***

Sonuçları değerlendirmek gerekirse her iki tarafın da buruk bir sevinç yaşadığını söylemek mümkündür.

‘Evet’ cephesinden bakılacak olursa ‘evet’ kazanmıştır ama beklenen oy oranı alınamamıştır!

Geçen seçimlerde isabetli tahminleriyle güvenilir olarak bilinen bir şirketin bile ‘evet’e yüzde 60 vermesi, neticenin neredeyse 10 puan eksik çıkması ‘evet’ cephesini kazanmasına rağmen sevindirmemiştir.

‘Hayır’ cephesinin sevinci de buruktur. Bu denli yüksek oy almalarına sevinmişlerdir ama az farkla kaybetmenin burukluğunu yaşamışlardır.

***

Sonuçları partiler açısından değerlendirmek gerekirse seçmenin yine her partiye anlamlı mesajlar verdiğini söyleyebiliriz.

AK Parti ve MHPoylarının tamamının sandığa ‘evet’ istikametinde yansımadığı bir gerçektir.

Neresinden bakılırsa bakılsın sonuç, iki partinin 1 Kasım seçimlerinde aldığı toplam oyların en az on puan gerisindedir.

Bu fireyi AK Parti mi yoksa MHP mi vermiştir orası meçhul. Meçhul olmasına rağmen bilhassa İç Anadolu’daki oylara bakıldığında büyük firenin MHP’den olduğu anlaşılabilir.

MHP’li muhalifler, tabanın yüzde doksanının evet vermeyeceğini söylüyorlardı. Büyük oranda haklı çıktılar. Bahçeli’nin danışman çıkışı da tuz biber ekti.

Fakat bu durum MHP’nin destek vermediği anlamına gelmez. Gerçek şu ki yüzde bir oyla bile katkıda bulunduğunu varsaysak dahi, bu referandumun MHP’nin desteğiyle kazanıldığını kabul etmemiz gerekir.

***

AK Partiaçısından da söylenecek çok şey vardır. Cumhurbaşkanının ve Başbakanın samimi gayretlerine rağmen AK Parti ne kendi tabanının tamamını ne de kararsız seçmeni ikna edecek bir söylem ve vitrin oluşturamamıştır!

Partinin kadim öncü ve önemli isimlerinin çoğu, maalesef medya tetikçilerinin işgüzarlığı ve parti yönetimlerinin tutumu sonucu kenarda durmuşlardır.

Mağduriyetlerinyan etkileri ve partinin kalesi sayılan illerde hayır oylarının önde çıkması da hesaba katılırsa sonuçlar AK Parti’nin icraat, söylem, vitrin, bürokrat ve belediyeleri gözden geçirmesini gerekli kılmaktadır.

Her şeye rağmen AK Parti’nin hâlâ en büyük parti olduğu da bir kez daha tescil edilmiştir.

***

Şu da anlaşılmıştır ki eğer cumhurbaşkanı meydanlara inmeseydi iki partinin uzlaşması evetlerin kazanmasına yetmeyecekti.

Neyse ki o indi de millet de onu mahcup etmedi.

Sonuçları bekleyen ekonomi ve iş dünyası da rahat bir nefes aldı.

Hasıl-ı kelam, artık sistem değişmiştir. Geleceğin Türkiyesi istikrarlı bir Türkiye’dir.

Dileğim bu anayasanın bütünüyle değiştirileceği zamanı da görebilmektir.

Hayırlı olsun.