Mustafa Sabri Beşer
Mustafa Sabri Beşer
Tüm Yazıları

Kazanırken kazanalım…

Hassas günlerden geçiyoruz.

Şahit olduğumuz insani ilişkiler kırıcı ve üzücü dille sürebiliyor.

Birincil değerlerini geri plana iterek aşırı politize olmuş toplum, gayya çukurunda boğulabilir diye endişe etmemek mümkün değil.

Bu hafta sonu vatandaşlık görevimizi yerine getirip oylarımızı kullanacağız. Böylece içinden geçtiğimiz tarihin en önemli seçimini yapmış olacağız.

Gerçekten de ülke olarak daha önce böylesine sıkıntılı geçen bir seçim sürecine şahitlik etmedik.

Adaylar arasında yaşanması doğal olan siyasi gerginlik fazlaca topluma yansıdı ve bu süreçte hiç de yaşanmasını istemediğimiz olaylara şahit olduk.

Özellikle depremzedelere ve canlarını kurtarmak için bize sığınan garibanlara yönelik seçim odaklı hakaretamiz sözler ve alçakça tavırlar asla zihinlerimizden silinmeyecek.

Bu insanlık dışı olayları gördükçe daha fazla insana ulaşıp doğruyu anlatmamız gerektiğine daha da odaklanıyoruz.

Doğruyu seçme noktasında Allah'ın yardımını, ilhamını, doğruya sevkini talep ediyoruz.

Ancak dikkat çekmek istediğimiz bir konu var!

Vifak ve ittifakın inşa edileceği ailede, fertler arasında ayrılıklar oluşmaya başladı!

Bu süreçte kardeş kardeşe, baba oğula, amca dayıya karşı tavır alıp aradaki akrabalık köprülerini atmaya yelteniyorsa duruma dikkat kesilmek lazım.

Toplumu toplum yapan değerler vardır. Akrabalık bağları, komşuluk bağları bunların en başında gelendir ve bunlar hem evrenseldir hem de inançla ilgilidir. Öyle "ben seninle bağlarımı kopardım" demekle kopan, biten şeyler değildir.

Eğer bir devlet, millet, toplum ve ümmet olarak var olmak ve mevcudiyetimizi devam ettirmek istiyorsak başta akrabalık bağları olmak üzere bütün ilişkilere azami dikkat etmek gerekmez mi?

Bizi biz yapan değerlerimizi kolaylıkla elimizin tersiyle silip atmamalıyız.

Politize bir toplum haline dönüşmek; yarınlarda birlikte, beraberlik coşkusuyla kutlanacak bayram gibi zamanların kırgın, küskün geçirilmesi huzursuz bir topluma dönüşmesine sebebiyet verecektir.

Etrafımızdaki insanların doğruya ulaşmasını arzuluyoruz. Bunun için gayret ediyoruz. Ancak ayetten ilhamla bilmeyiz ki sadece vesile olabiliriz, hidayeti biz sağlayamayız.

Hidayeti verecek Allah'tır. Bunun ilahi yönüne de imtihan diyoruz.

Çocuklarımızın bizden daha fazla nimete sahip olmaları, daha müreffeh bir hayat yaşamaları için karşımızdakini ikna sadedinde doğruya davet ediyoruz.

Ülkemizin geçmişte duçar olduğu zorbalıkları bildiğimiz için refleks gösteriyor, vardığımız doğruya davet ediyoruz.

Bu refleksi doğal buluyoruz ama bir tohumun toprakta filizlenmesi gibi doğal, tabii haline de ulaşmak zorunda üsluplarımız, yaklaşımlarımız.

Pazar günü yapılacak olan seçimlerde düşmanlıklarımızı, kırgınlıklarımızı, kızgınlıklarımızı da sandığa gömebilmeliyiz.

Siyasi çekişmelerimizi ve fikirlerimizi de sandığa atmalı, sandığın başından gerçek bir insan, bir Müslüman olarak ayrılmalıyız.

Pazar günü sonrası biiznillah doğru bildiğimiz, gördüğümüz ve anlatmaya çalıştığımız Erdoğan'ın cumhurbaşkanımız olarak devam etmesine destek olacağız.

Lakin unutmamak gerekir; zafer coşkusunun en güzel örneği peygamberdir.

Sürüldüğü şehir Mekke'ye, her şeyi yapabilecek insani güçte geri dönmesine rağmen, nerdeyse sakalı devesinin semerinin kaşına değecek kadar secde eder gibi eğilerek şehir kapısından girmiştir. Kibir yok, büyüklenme yok, kin yok, nefret yok... Bunu bu zamana kadar vakarıyla başarmış olan Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi hepimiz başarabilmeliyiz.

Bu sahneyi çok iyi idrak ederek zafer coşkusunu yaşamak lazım.

Akıllı bir Müslüman muzaffer iken de şükreder. Hamd eder. Nasıl ki gez-göz-arpacık-hedef bir araya geldiğinde isabet oluşuyorsa; biz de tıpkı nişan alır gibi bir sürü şeyi hizaya getirerek akledip, düşünüp vakarlı davranmak zorundayız.

Seçim sonrası akrabalarımızla bir araya gelebiliyor, hâl hatır sorabiliyor, birlikte yemek yiyebiliyorsak; apartmandaki komşularımıza ve esnaf arkadaşlarımıza selam verebiliyorsak sorun yok.

Yok, eğer tersi bir durum yaşanacaksa bu hem devletimiz hem milletimiz hem toplumumuz adına tehlike sinyalleri demektir.

Değişmez ve değiştirilemez olan bağlarımızı geçici olan ve değiştirebileceklerimize feda etmeyelim.

Seçim sürecinde gösteremediğimiz sağduyuyu seçim sonrasında göstermeye çalışıp iyi bir insan ve Müslüman olmaya çalışalım...