Kazanma değil ‘kaybettirme’ hedefli parti!

İçeriye yönelik, Kafkas ezgileri, Kayı amblemi, umut, zenginlik, adalet vb vaatleri…

Dışarıya yönelik ‘derhal basın özgürlüğü’ mesajları…

Meral Akşener, Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde ‘eleştirilen’ ne varsa, parti programına, amblemine, sloganlarına işlemiş.

Diriliş Ertuğrul’un reytinginden yararlanma hesabı…

‘İyi olacak inşallah’ temennilerini siyasete tahvil etme hedefi.

MHP’den daha fazla ‘Türkçü’ oldukları iddiası…

15 yıllık AK Parti iktidarına yönelik eleştirileri olan herkese mesaj verme çabası…

Popüler itiraz noktalarına hitap eden bir popülist parti.

Bunların karşılığında bir ‘oy’ görünüyor olabilir.

Seçmenin yarısı AK Parti’ye, bir çeyreği CHP’ye, bir çeyreği de MHP ile HDP’ye oy veriyor.

Oy vermeyen kabaca yüzde 15’lik bir kitle her zaman var.

Yani seçmen tercihleri kabaca netleşmiş.

Akşener Türkiye seçmenine değil, ‘muhayyel memnuniyetsizler’e hitap ediyor.

Onların da ‘bir kısmı’na…

Bir de seçmen olmayan ‘Batı’ya…

Ama partiyi yönetmek için seçtiği kişilere bakınca, yeni bir siyasi hareket veya siyasette boşluk dolduracak bir kadro görünmüyor.

Zira 12 kişilik Başkanlık Divanı üyesinden 7’si MHP’li, ikisi DYP’li; kendisi hem DYP’li hem MHP’li…

İlk milletvekili transferi CHP’den; o da eski bir DYP’li ve ANAP’lı…

Program ve söyleme bakınca şöyle bir tuhaf tanım yapmak mümkün: Batı’ya göz kırpan MHP’li muhalifler partisi.

Hedefi, AK Parti ile anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde ortaklık yapan MHP ve AK Parti tabanından oy almak.

Özetle, 2019 seçimlerinde yem belediyelerde, hem milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti-MHP işbirliğini etkilemek.

Akşener bir şey ‘kazanmak’ için değil, AK Parti’ye, aslında 2019’daki üç seçimde ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde “Erdoğan’a kaybettirmek” için yola çıktı.
Programın, söylemlerin ‘popülist’, kadronun eski, amblemin kopyalama olmasının bu yüzden bir önemi yok.

Bir defalık işe yaraması yeterli.

Ne kadar işe yarar onu zaman gösterecek.

Ama çok uzun zaman değil.

Ancak 2019’a daha çok var.

Belki bu zamanı ‘patlamadan’ atlatabilmek için ‘erken seçim’ çağrısına onlar da katılacak.

Bunu ilk defa hafta başında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dile getirmişti.

Akşener’in ilk milletvekilini CHP’den transfer etmesine rağmen bir tepki çıkmadı Kılıçdaroğlu’ndan.

Partiden de.

Bunun belki iki nedeni olabilir:

Ya Aytun Çıray’ın gidişi partilileri çok üzmedi!

Ya da Akşener’in CHP’den çok AK Parti’ye zarar verme ihtimalini daha değerli görüyor ve mümkün olduğunca didişmemeye çalışıyorlar.

***

Almanya ve Avusturya’dan sonra ABD’de de Türkiye’ye yönelik savunma sanayi ürünlerine ‘kısıtlama’ girişimleri var.

Bunun için ciddi lobiler yapılıyor, bazı ‘kalem erbabı’na yazılar yazdırılıyor.

Tartışma şimdiden başlatılıyor ki, mesaj Ankara’dan alısın.

Ankara bu mesajları ‘ısmarlama kalemlerden’ önce alıyor zaten.

Aslında çoğu ‘büyük’ anlaşmalar ‘gereği gibi’ yürüyor.

Zira Türkiye ‘iyi bir müşteri’…

Ancak öbür yandan da Tükiye ‘yerli savunma sanayii’nin gerekliliğini daha iyi anlıyor.

Yani bir yandan Türkiye çok zarar görmüyor bu süreçten, diğer yandan ‘zarar görmüş kadar’ motive oluyor.

Yani kötü komşu mal sahibi yapıyor.