Kazanmak iyi, zorlanmak kötü

Devre 0-0 bitti, biz o arada çok da pozisyon bulduk ama; yakaladýðý sadece iki pozisyondan birinde, Kazaklar öne geçmeye daha yakýndý. Savunmamýzýn arkasýna kaçýrdýðýmýz topla, rakip bomboþ üstümüze geldi. Kalecimiz Volkan zamanýnda çýktý, tehlikeyi önledi. Kazakistan gibi bir rakibe karþý, böylesine pozisyon vermek kabul edilemez. Ayný Volkan; ceza sahasý içinde (Ve hatta kalemizin dibinde) üç Kazak'ýn oynamasýna müdahale edemeyen savunmamýzýn hatasýný tek baþýna telafi etti. Rakibiyle karþý karþýya kaldýðý pozisyonda, sert þuta karþý mutlak bir golü önledi.

Evet, bizim yarattýðýmýz pozisyonlar hem sayýca hem etkinlik açýsýndan onlardan çok daha fazlaydý ama; zaten üstüne az gelen rakibin her sokuluþunun tehlike yaratmasý çok düþündürücü... Savunmada daðýnýktýk.

***

Burak'ýn pozisyonuna, hakemlerin yüzde doksan dokuzu penaltý çalar... Çünkü kalecinin topla iliþkisi olmayan hareketi ve ayaklara yönelik temasý var. Üstelik top, yön de deðiþtirmiyor... Penaltý olmasý için, topun üstünde kurdelesi mi olmasý lazým?

Ozan Tufan’'dan da penaltý beklentimiz oldu ama; rakipten sýyrýlmak isterken, topuðuna takýlýp düþtü. Herhangi bir müdahale yoktu. Devam kararý doðruydu. Ani ataklarýmýzda, kritik noktalarda  birbirimize verdiðimiz paslarda; top ya çok fazla öne gidiyor ya da geriye kayýyordu. Balansý bir türlü tutturamadýk. Senkron bozukluðu, pek de iyi çalýþamadýðýmýzý gösteriyor.

Bu arada, her türlü ikili mücadelelerde sürekli yere düþen tarafýn hep bizim futbolcularýmýzýn olmasýný bir türlü hazmedemiyorum. Neden dirençli deðiliz?

***

Kazaklar tam anlamýyla takým oyunu içinde ve belirledikleri sisteme mutlak sadakatle oynuyor. Biz geçmiþteki bazý maçlara oranla daha pozitif olmamýza raðmen, ataklarýmýzý konsolide edemiyoruz. Genel bir bütünlük içinde deðiliz.

Maçýn ikinci yarýsýnda, gol atacaðýz diye göbeðimiz çatladý.

Saðolasýn Arda!