Kýbrýs sorununun çözümüne katkýda bulunacaðý, krizdeki Güney Kýbrýs ekonomisini kurtaracaðý düþünülen Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarý ne çözüme katkýda bulunabildi, ne de ekonomiyi düzlüðe çýkarabildi. Kazýlan kuyularda tahminlerin çok altýnda gaz yataklarýna rastlanmasý, petrol fiyatlarýnýn düþüþüne paralel olarak bulunan gazýn bile çýkartýlmasýnýn maliyetli hale gelmesi, gazýn ekonomik ve tabii ki siyasi cazibesini azalttý.
Rum tarafýnýn elde edeceði muhtemel gazý dünya pazarlarýna satabilmesi için elindeki en makul alternatifin Türkiye olduðu artýk iyice belli oldu. Var olan koþullar altýnda Kýbrýs’ta çevirim santralý kurulmasý da, yüzer bir LNG tesisinin yapýlmasý da ve hatta boru hatlarý marifetiyle Mýsýr’daki atýl kapasiteli dönüþüm tesislerine gönderilmesi de mümkün gibi gözükmüyor.
***
Ýsrail’in 21 mil ötedeki Leviathan sahasýnýn GKRY’nin Afrodit sahasýna baðlanmasý ise hiç kolay olacaða benzemiyor. Ýsrail’de rekabeti düzenleyen kamu kurumunun Leviathan sahasýný iþleten NOBEL enerjinin önüne çýkarttýðý sorunlar bile, iki sahada elde edilen gazýn birleþtirilip dünya pazarlarýna satýlmasýna engel olmaya yetiyor. Bir zamanlar pek popüler olan Kýbrýs-Yunanistan güzergahýnýn hayata geçmesi de zaten her zamankinden daha uzak bir hayal.
Eðer GKRY elde edebileceði muhtemel gazý kendi ihtiyaçlarý için kullanmak dýþýnda -ki o dahi belli bir yatýrýmý gerektirecektir- alternatif düþünecekse, yani gazýný dünyaya satýp, ondan para kazanacaksa, Türkiye’yi ve Türkiye’nin söylediklerini dikkate almaktan baþka pek çaresi yok. Çünkü giderek daha güçlü bir enerji daðýtým merkezi haline gelen Türkiye Kýbrýs gazýnýn Avrupa pazarýna ulaþmasýný saðlayabilir.
Ancak GKRY’nin anlamasý gereken Türkiye’nin gaza deðil, onlarýn Türkiye pazarýna ve Türkiye geçiþi sayesinde ulaþacaklarý pazarlara ihtiyaçlarý olduðudur. Türkiye ihtiyacýný, Rus, Azeri, Ýran ve -çok yakýnda da- Irak gazýndan karþýlayabilmektedir. LNG de enerji kaynaklarýnýn çeþitlenmesinde Türkiye’ye yardýmcý olmaktadýr. Türkiye açýsýndan Kýbrýs gazý sorunun çözümüne ve Kýbrýs Türklerinin refahýna katkýda bulunduðu ölçüde önemlidir.
Kýbrýs Cumhuriyeti adýna hareket eden GKRY geçmiþe deðil geleceðe bakarak gaz stratejisini hayata geçirmek zorundadýr. 2003’den bu yana Türkiye’nin verdiði tepkilerin þirketler üstünde caydýrýcý olmadýðý, NOBEL, TOTAL, ENI gibi þirketlerin farklý sahalarda imtiyazlar elde ettiði, kuyular kazdýðý doðrudur. Ama kazýlan kuyularýn sadece kuyu olarak kalmamasý için GKRY’nin Türkiye’nin uyarýlarýný dikkate almasý gerekmektedir.
Kýbrýslý Türkleri dýþlayan, Kýbrýs Cumhuriyeti’nin aslýnda iki kurucu unsuru olduðunu inkar eden, bu “Cumhuriyet” üstünde Türkiye’nin hala garantörlük hakký bulunduðunu görmezden gelen hiç bir yaklaþýmýn baþarý þansý yoktur. Yayýnlanan bir Navtex’i bahane ederek masadan kaçan Anastasiades bir an önce masaya dönmek, hiç bir þey için deðilse bile gazýnýn dünya pazarlarýna satýlabilmesi için müzakerelere iyi niyetle baþlamak zorundadýr.
***
GKRY’nin anlamasý gereken artýk Türkiye üstünde ne gaz, ne de AB üyeliðiyle baský kurabileceðidir. Türkiye büyük ölçüde üyeliði unutmuþtur. AB üyelik perspektifi çok az insanýn umurundadýr. Seçime giden Türkiye’de AB konusunun hiç bir partinin ana gündem maddeleri arasýnda yer almamasý bunun en bariz kanýtýdýr. Kaldý ki mülkiyeti kime ait olursa olsun, Kýbrýs gazý da ekonomik deðer ifade etmeyecek, daha doðrusu fedakarlýkta bulunulmasýný gerektirmeyecek kadar marjinaldir.
Üstelik bu marjinallik sadece Türkiye açýsýndan deðil gazý stratejik hammadde olarak gören, ekonomik faydasýný önemseyen üçüncü taraflar açýsýndan da geçerli bir bakýþ açýsýdýr. Baþka bir deyiþle GKRY’ne gazý var diye yakýn zamana kadar sempatiyle bakanlar, artýk ayný sempatiyi duymayacaklardýr. Petrol piyasasýndaki dalgalanmalar, ama ondan da önemlisi tahmin edilenin çok altýnda bulunan gaz miktarlarý yüzünden GKRY elindeki önemli bir kozu yitirmiþtir. Umarýz çözüm için masaya oturur da hiç olmazsa gazýný yitirmez...