Kebap, kumpir ve pizzayı pişirmeden yiyeceğiz

Bugüne kadar sağlıklı beslenmeyle ilgili bildiğiniz her şeyi unutun!! Sağlıklı beslenme adı altında anlatılan ne varsa hepsini bir kenara bırakın! Artık  çiğ beslenme zamanı... Dünya çok farklı bir beslenme akımının içinde... ‘Raw food’ yani çiğ beslenme yöntemine inanamayacaksınız.

Beslenmeyle ilgili gün geçmiyor ki yeni bir liste, yeni bir yöntem geliştirilmesin. Tabii her defasında son geliştirilen yöntemin en iyi ve sağlıklı olduğu söylendiği için yeni beslenme türlerine karşı bende de bir önyargı yok değil! O nedenle çiğ beslenmeye de önceleri soru işaretleriyle yaklaştım fakat öğrendiklerimle fikrim değişti. Eğer sizde de önyargı oluşmuşsa gelin onları bir kenara bırakın.

Çiğ beslenme deyince aklınıza öyle sadece çiğ sebze ve meyve tüketimi gelmesin. Çiğ beslenenler kebap da yiyor, pizza, kumpir, çikolata da... Ama hiçbirini pişirmiyorlar. Bizim bildiğimizden biraz daha farklı hazırlanıyor yemekler. Fakat hepsi birbirinden lezzetli ve alıştığımız tattan çok da farklı değil...

Çiğ beslenme akımı, California’dan dünyaya yayılan bir beslenme ve yaşam şekli aslında. Tepeden tırnağa canlı olan insan vücudunun sadece canlı besinler tüketilmesi üzerine kurulu. Hiçbir canlının öldürülmemesi üzerine kodlanmış bir sistemi var. Sadece dalından düşen meyveleri topluyor ve hiçbir hayvansal gıda tüketmiyorlar. Et, tavuk, balık olmadığı gibi yumurta, süt, yoğurt gibi hiçbir hayvansal gıdaya yer yok çiğ beslenenlerin hayatında. Sebze, meyve, kuruyemiş, baharat ve doğadaki otlarla baş başasınız... “Öyle de hayat mı olur?” demeyin, oluyor. Hem de o kadar güzel oluyor ki...

ÇİĞ BESLENEREK 55 KİLO VERDİ

Şef Mehmet Ak, çiğ beslenme akımının Türkiye’deki önemli temsilcilerinden. Kartepe’de bir çiftliği var. Geçen hafta oradaydım, kendisiyle çiğ beslenme üzerine sohbet ettik. Bahçesindeki meyve ağaçlarından düşen meyveleri topladık ve birbirinden lezzetli çiğ yemekler hazırladık ve onları afiyetle yedik. Mehmet Ak, bugüne kadar alıştığımız şeflerden biraz farklı. Çiğ beslenerek 55 kilo vermesinin ötesinde genç görünüyor ve sağlıklı. Hiç hastalanmamasını çiğ beslenmeye borçlu olduğunu söylüyor. Çiğ beslenerek sağlıklı gıdalar tükettiğini ve bu sayede dinç kaldığını anlatıyor. Bunun sadece bir beslenme şekli olmadığını ifade ediyor Ak: “Aynı zamanda bir yaşam şekli. Tohumdan filizine kadar tüm aşamaları görerek, yaşayarak bir beslenme. Ruhsal doygunluk da sağlayan bir hayat felsefesi.”

İşin en güzel tarafı da onun Türk mutfağını ve Türk damak tadını çok iyi biliyor oluşu... Çiğ beslenme başlığı altında öyle reçeteler hazırlamış ki günlük hayatımızda yediklerimizden çok da farklı tatlar değil hiçbiri. Dolayısıyla hem alıştığımıza yakın lezzetlerle dolu reçeteler veriyor hem de sağlıklı beslenmenin yollarını öğretiyor aslında. Hiç et yemeden ve pişirmeden nasıl lezzetli kebaplar yiyebilirsiniz. Bu tarifleri ve çiğ beslenmeyi nasıl öğrenebilirsiniz sorularının cevapları da onda... Hiçbir ücret de talep etmiyor. Sadece bu işe gönül koymak ve istekli olmak yetiyor çiğ beslenmeye başlamak için.

Ben gerçekten çok etkilendim. Adapte olmamız biraz zaman alacaktır kuşkusuz ama gerçekten denemeye değer bir tecrübe olmasının ötesinde şu an ciddi ciddi düşünmeye başladım; yiyeceklerimizi kaynatıp, kızartıp, pişirerek iyi bir şey mi yapıyoruz, yoksa kendi vücudumuza zarar mı veriyoruz diye... Aynı lezzette ve doygunlukta besinlerle vücut yaşını öne çekmek ve fazlalıklardan kurtulmak hiç de fena bir fikir gibi gelmiyor bana... Ne dersiniz?