Uçuk proje. Böyle bir laf çýktý, hatýrlarsýnýz. Kanalistanbul için kullanýlýyordu.
Kanalistanbul büyük iþ tabii. Karadeniz’den Marmara’ya kanal açýp gemi yüzdüreceksiniz.
Ama Türkiye’de yapýlan, artýk alýþtýðýmýz bir çok iþ de büyük iþ.
Ýstanbul’un altý kaç yerinden delindi farkýnda mýsýnýz? Sarýyer’den Çayýrbaþý’na 4 kilometrelik tünel var. Kaðýthane’den Beþiktaþ’a tünel var.
Marmaray? O da uçuk. Yanýna denizaltýndan araba yolu yapýlýyor. O da uçuk. (Gezicilerin tek tesellisi, imdat kolunu çekip treni durdurmak. Eh, o kadarcýk oynasýnlar.)
Belki en uçuk proje, saðlýk alanýnda yapýlan iþlerdir. Ýlaç on yýlda ucuzladý. Eczaneye gidince, eczacý, sana evindeki ilacýn bitip bitmediðini bile söylüyor. Hastane kapýsýndan kovulmak da kalktý.
Ekonomide de, uçuk bir durum var. Eskiden, kendi krizimizi kendimiz yapardýk. Þimdi krizler bir Amerika’dan vuruyor, bir Avrupa’dan. Bizim tekne saðlam.
Yargýda da ‘inanýlmaz’ iþler oldu. Zýrt pýrt parti kapatmaya kalkan Anayasa Mahkemesini, her doðru iþe engel olmaya çalýþan Danýþtay’ý hatýrlayýn.
Ya vesayet? ‘Cuntalar’ýn rejimin ‘ruhban sýnýfý’ gibi iþlediði, laik gibi görünen ama kilise kadar baðnaz, katý yapýlar? Onlar da bitti, mucizevi bir þekilde.
Türkiye’de, vesayetin bu þekilde kalkýp, cansýkýcý bir ‘hatýra’ya dönüþeceðini, düþünene bile deli diyorlardý.
Terör sorununu çözmeye kalkýþmak, bence hepsinden daha büyük, hepsinden daha ‘uçuk’. Artýk Kürtçe dersi var, Kürtçe tedrisat yapan okul açýlacak, Kürtçe televizyon zaten var. Alýþtýk deðil mi? Yapýlýp bitince kolay geliyor. Erdoðan’dan baþkasý, býrakýn yapmayý, teþebbüs edebildi mi ‘çözüm süreci’ gibi bir þeye?
Yani bunlar, gerçek. Gördük bunlarý.
Eðitimde de, ýrmaðý tersine akýtmak kadar zor, büyük bir iþ yapýldý.
Devlet okulunda ders kitabý bedava. Ýmaný gevriyordu çocuklarýn kitap kuyruklarýnda.
Tablet? Bütün dersler bir karýþçýk bilgisayarýn içinde. Hadi bakalým. Çýkýn iþin içinden.
100 tane yeni üniversite. Bu da uçuk. Harika üniversiteler açýldý. Mýrýn kýrýn eden çok, filan üniversitede hoca noksan, filan fakültenin bacasý çekmiyor... Olsun. Açýldý bir kere. Açýlýnca noksaný tamamlanýr. Zorunlu eðitim 12 yýla çýktý. 4+4+4.
Böyle çalýþýyor Baþbakan Erdoðan. Hayal ediyor. Ve yapýyor. Yapmasaydý, ikinci seçimde muhalefete düþerdi.
‘Armudun sapý var, üzümün çöpü var’ diyenlerle vakit kaybetmek istemiyor.
Dershaneler de bu yapýlan büyük iþlerin bir parçasý.
Artýk anlaþýldý, dershane, parasý olana bir destek saðlýyor. Ama ideal olan, eðitim sisteminin eksikleri kendi içinde tamamlamasý. Her okulun, kendi öðrencilerini, kendi bünyesinde takviye etmesi. Ýlkbaharda iki ay çocuklar okula gitmiyor. Dershaneye gidiyor. O iki ay doðru dürüst deðerlendirilse yeter zaten.
(Ben saf saf dershane anlatýyorum. Herkesin, ‘mesele dershane deðil, anlamadýn mý’ dediðini göre göre...)
Bütün bu yeniliklerin yanýnda, eðitimde bir þey daha yaptý Erdoðan.
Katsayý engelini kaldýrdý. Baþörtüsü yasaðýný kaldýrdý. Ýmam-Hatipler’in adil bir þekilde eðitim sisteminin içine girmesini saðladý. Kur’an-ý Kerim derslerini, Siyer’i, Arapca’yý seçmeli ders yaptý.
Baþbakan Erdoðan, kendi kiþisel ve siyasi çizgisine uygun olarak, eðitimde attýðý adýmlarla, diniyle, kültürüyle barýþýk, ‘dindar’ bir nesil yetiþtirmeyi hedefliyor.
Bu açýdan bakýldýðýnda, hizmetse, iþte hizmet.
Bediüzzaman’ýn üzerinde çok durduðu, yeni kuþaklarýn din ile iman ile irtibatýný kurma, imaný koruma gayesi bu vasýtalarla, büyük ölçüde gerçekleþiyor.
Erdoðan, bu ‘dava’ için, yollarý sonuna kadar açýyor. Bunun, bütün cemaatlerin maksatlarýna muvafýk olduðunu düþünüyor. Hizmet grubu ise kendisine mahsus yolun ‘eksiltildiðini’ savunuyor.
Erdoðan, ‘dindar nesil’ yetiþtirmenin önündeki sun’i engelleri ortadan kaldýrýyor. Hizmet ise, ‘cemaat mensubu nesil’ yetiþtirme vasýtalarýný, bu sahadaki ‘avantaj’ýný muhafaza etmek istiyor.
Bunlar, ‘iyiniyet’i ilke olarak kabul eden analizler.
Sadece ‘iyiniyetliler’in yaklaþýmýný izah edebilecek analizler.
Kötüniyetlilerin faullü saldýrýlarý, çirkin resimler, çirkin yazýlar, ihanetler, yalanlar, iftiralar, düþmanca tavýrlar hatta küfürler, tamamen ayrý bahistir.
Ben, düzgün söylemeyi ‘edeb’e uygun buluyorum.
Kem söz sahibinin olsun.