1998 Mart ayýydý... Ýstanbul Üniversitesi bünyesindeki Dekanlarý acilen toplantýya çaðýran Rektör Kemal Alemdaroðlu'nun talimatý þu þekildeydi: "YÖK Genel Kurulu'nun aldýðý karar çerçevesinde üniversitelerde türban yasaðý uygulanacaktýr. Bu konuda gerekirse bilime ara verin, ama yasaðý muhakkak uygulayýn..."
Kendisinin bu konudaki þedid tavrýný eleþtiren Cerrahpaþa Týp hocalarýndan Prof. Þefik Dursun'u görevden almasýyla birlikte, adeta bir biçerdöver makinasý çalýþmaya baþlamýþtý Ýstanbul Üniversitesinde... Haziran'da Doç. Dr. Sevgi Kurtulmuþ örtülü olduðu gerekçesiyle görevinden alýnmýþtý. Prof. Ahmet Aðýrakça da mütedeyyin kimliði ve örtü yasaðýný uygulamamasý yüzünden görevinden alýnanlar arasýndaydý...
Fýrtýna 1999'da son hýz devam edecekti. Hukuk Fakültesi'ndeyse deprem bahanesiyle hocalarýn odalarý, kütüphaneleri, haber verilmeden boþaltýlmýþ, adeta ilan edilen isimsiz sýkýyönetim, çok deðerli hocalarý tek tek veya toplu istifalara sürüklüyordu... Ama Prof. Kemal Alemdaroðlu bunlarýn hiçbirisiyle ilgilenmiyordu. Gerekirse bilime ara verilir ama kýlýk kýyafet yasaðý ödünsüz sürdürülürdü ona ve 28 Þubatçý arkadaþlarýna göre...
Kimdi bu parlak arkadaþlarý? Mesela Nur Serter idi... 'Ýkna Odasý' kavramýyla hayatýmýzý kurutan, karanlýðýn lügatine soktuðu bu sofistike iþkence biçimiyle tarihe geçen 28 Þubat ekibi... Onlarý nasýl unutabiliriz...
Üniversite kapýlarýna 'ideolojik peruk yasaktýr' bildirisi asanlardý onlar. Fen Fakültesinde gerçekleþtirilen mezuniyet törenlerine deðil örtülü öðrenci almak, mezun torununu seyretmeye gelen ihtiyar nineleri bile sokmayan o hoyrat zihniyet... Medine Bircan Teyze'yi örtülü olduðu için Diyaliz Ünitesine sokmayarak kapýda can vermesine sebep olanlar...
Bugün Adalet için toplanacak olanlar... Allahaþkýna bunlarla mý Adalet aranacak...
Kemal Kýlýçdaroðlu'na bu konuda söyleyecek lafýmýz yok. Zira bizim hayatýmýza mal olan, yaþamýmýzý söndüren tüm yasaklarda CHP'nin imzasý vardýr. Merve Kavakçý'ya kürsüyü kapatýp, dýþarý dýþarý nidalarýyla önce Meclisten ardýndan da vatandaþlýktan atýlmasýna da CHP sebep olmamýþ mýydý? Merve Haným, 1999'da çýkartýldýðý vatandaþlýða 2017'de yeniden kabul edildi. Sadece bu ayýp bile CHP'nin adalet arayýþýnda hangi noktada olduðunu ispat ediyor...
Kýlýçdaroðlu ve CHP böyle de... Bugün tamamlanacak olan Yürüyüþ'te Mehmet Bekaroðlu, Ahmet Ünsal, Cihangir Ýslam gibi isimlerin ne iþi var... Üstelik Kemal Alemdaroðlu ile yan yana... Bunu anlayabilmiþ deðilim cümlesi benim vicdanýma yetmiyor. Çünkü her üçü de 28 Þubatta çektiðimiz çileleri gayet yakýndan bilen, o çileleri bizlerle paylaþmýþ ve o zorlu günlerimizde yanýmýzda durmuþ kiþiler... Ben onlarý diðer yasakçýlarla yan yana gördüðümde kalbim sýzlýyor ve ruhum çýrpýnýyor... Ben bunu politik bir gaye ile de sormuyorum. 50 yaþýma gelmiþim, büyükanne olacak yaþtayým, benim maruz kaldýðým yasak geçtiðimiz Nisan ayýnda kalktý, bu yaþtan sonra yasaðýn kalkmasýnýn fiili bir manasý yok ama verdiðim 30 yýllýk hukuk mücadelesinin benden sonraki hukukçulara yol ve umut açtýðýný biliyorum. Benim derdim siyaset de deðil. Partilerin birisi gelir birisi gider. Zaten hem Mehmet Bey hem de Ahmet Bey, milletvekilliði yapmýþ kiþiler, belki onlar siyaseten bir hareketin içindeler... Ama deðer mi hiç? Halka ''Topyekun Savaþ' açmýþ 28 Þubatçýlarla yan yana durmaya deðer mi?
Ve arkadaþlýða ne oldu... Biz gerçekten onurlu bir hukuk mücadelesini birlikte vermemiþ miydik? Politikalar, mevkiler, ünvanlar gelip geçicidir. Cidden arkadaþlýða ne oldu... Biz dava diye bir þeye inanmamýþ mýydýk? Adaleti hepimiz istiyoruz. Adaletin iþleyiþi ile ilgili hepimizin bir muradý var, endiþelerimiz, itirazlarýmýz, önerilerimiz var. Biz bununla baþ edebiliriz. Yani hukuki, sivil veya bizzat siyasetin içinde kalarak bu mücadeleyi verebiliriz.
Ama adalet, adalet cellatlarýyla kol kola girerek istenmez ki...