Kemal Derviş, CHP’nin seçim vaatleri için ne diyor?

Ne dediğini henüz bilmiyoruz... Kemal Kılıçdaroğlu, “Sayın Derviş’le sürekli temas halindeyiz” diyor ama Derviş’in seçim vaatlerine nasıl baktığını anlatmıyor. 

Bildiğimiz, tanıdığımız Derviş, bir tür eyyam siyaseti olan “seçim ekonomisi”ne karşıdır. 

Bu yönde sayısız beyanatı var...

Başbakan Yardımcılığı yaptığı dönemde ısrarla uzak durmuştu bu işlerden... “Bol keseden dağıtmanın mali düzeni sarsacağını, ekonomiye ciddi zararlar vereceğini” söylemişti. Ve para musluğunun başında olduğu halde, bu konumunu kötüye kullanmamış, dağıtmamıştı. Üstüne de seçim kaybetmişti.

Bu düşüncesini değiştirmiş olabilir mi?

Sırf Kılıçdaroğlu başarılı olsun diye, koyduğu katı kuralları yumuşatmış olabilir mi?

Bunu da bilmiyoruz.

Bildiğimiz şu:

CHP cenahından, “Kemal Derviş ekonomi programımızı destekliyor” şeklinde bir propaganda rüzgârı estiriliyor.

Önceki gün Aydın Doğan’ın televizyon kanalına konuşan bir CHP milletvekili, “Derviş de bizi destekliyor” mealinde laflar etmişti.

Bu desteğe açık kanıt sunamayınca da, “Aslında Kemal Derviş’e de fazla ihtiyaç yok. Biz bu ekonomiyi çiçek gibi yönetiriz” diye tornistan etmişti.

Dün, CHP’nin yandaş sitelerinden birinde, “Derviş bu işe ne diyor?” başlıklı bir haber okudum.

Siteci arkadaşlara göre, Derviş bu işe sıcak bakıyormuş.

Nasıl sıcak bakıyormuş?

Hangi sözüyle, hangi beyanatıyla, hangi çıkışıyla bunu açık etmiş?

Kanıt ne?

Kanıt, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, gazeteci Fatih Çekirge’ye verdiği röportajmış...

İsterseniz önce o röportajdan ilgili bölümleri hatırlayalım:

Çekirge soruyor: “Emekliye iki ikramiye. Asgari ücret. Ve indirimli mazot için yaptığınız vaatlerde bir kaynak tartışması başladı. ‘Bütçe açık vermez mi?’ soruları var. Bu konuları Sayın Derviş’le konuşuyor musunuz?”

Kılıçdaroğlu gülerek cevaplıyor: “Artık teknoloji var.”

Çekirge, muhtemeldir ki, “Nasıl yani?” gibilerden bakıyor.

Kılıçdaroğlu yine gülerek cevaplıyor: “Bu programı ve vaatleri çok ciddi bir şekilde hazırladık. Sayın Derviş’le sürekli yazışıyoruz...”

Çekirge soruyor: “Peki Derviş vaatlerin ekonomiye nasıl etki yapacağı konusuna ne diyor?”

Kılıçdaroğlu cevaplıyor: “Sayın Derviş refahın tabana yayılmasından yana. Zaten Dünya Bankası da böyle bir strateji güder. Dünya Bankası programları dar gelirli ve yoksul kesimlerin refahını artırıcı yöndedir. Böylece tüketimi artırır. Ekonomi canlanır...”

Gördüğünüz gibi, Derviş’in ağzından çıkmış “yaptığınız iş doğrudur” şeklinde bir söz yok.

Kılıçdaroğlu ihtimale dayalı olarak sallıyor.

CHP’li sazanlar da atlıyor.

Bildiğimiz, tanıdığımız Derviş bir tür eyyam siyaseti olan “seçim ekonomisi”ne karşıdır ama çıkıp bunu açık yüreklilikle söylemez, “Bol keseden dağıtmak mali dengeyi bozar, ekonomiye ciddi zararlar verir” demez. Serde CHP’lilik var çünkü. (Derviş’i de fazla büyütmeyelim gözümüzde. Kendisi bir tür kredi pazarlamacısıdır... İşi, zora giren ekonomilere IMF kredisi tavsiye etmektir. Yani IMF’ye para kazandırmaktır... Bir önemli görevi de, kredinin geri ödemesini garanti altına almak için borçluyu kemer sıkmaya icbar etmektir. Türkiye’de bunu yapmıştır. IMF’yi başımıza musallat etmiştir. Borçları temizleme görevi de Erdoğan hükümetlerine düşmüştür.)

Hadi Kemal Derviş “Yaptığınız iş yanlıştır” demiyor. Diyemiyor...

Peki, şanlı TÜSİAD niçin ağzını açmıyor?

İşçiye ve emekliye yapılan en ufak zamda “Mali disiplin kayboluyor. Böyle giderse batarız” diye ortalığı yıkan TÜSİAD, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bol kese vaatleri karşısında niçin suskun?

Niçin itiraz etmiyorlar bu “eyyam” siyasetine?

Niçin bir tek çatlak ses çıkmıyor aralarından?

Maksat CHP’ye seçim kazandırmak mıdır?

Maksat CHP’ye seçim kazandırmaksa, gerisi teferruat mıdır?

Bu mudur?