‘Kenan Evren Kuþaðý’na dahiliz

Yabancý ’nýn yönetmeni Filiz Alpgezmen filminde, 80 darbesinin günümüzdeki etkisini iþlediðini söylüyor. Baþrol oyuncusu Sezin Akbaþoðullarý ise “Yabancý ’da yan karakter olarak bile rol almak isterdim” diyor.

-Sizi bu senaryoyu yazmaya iten neydi?

Filiz Alpgezmen: 80 darbesi ve sonrasý, ailevi birtakým durumlar nedeniyle beni çok etkiledi. O günden bugüne kadar insanlarla ilgili gözlemlediðim þeyler, okumalar hep buna dairdi. Elbette ki hiçbir eser otobiyografik deðildir ancak yaþadýklarýnýz yapmaya çalýþtýðýnýz þeye yansýr. Darbenin, 75-85 arasý doðan kuþakta ise baþka etkileri var. Ama o arada kalmýþ ‘Kenan Evren Kuþaðý’ diyebileceðimiz bir kuþak var. Ben de o kuþaðýn bir parçasýyým. Sezin de öyle, yapýmcým (Eylem Akýn) da... Mültecilik de baþka bir anlamda beni çok ilgilendiren bir þey; yabancý olmak, ait olamamak... Buna bir vurgu da benim için önemliydi, o yüzden bir mülteci hikayesi seçildi. 

-Entelijansiyada insanlar kendilerini yalnýzlaþtýrýlmýþ hissederler ya, biraz bununla mý ilgili film? Entelektüel insanýn yalnýzlýðý...

 F.A: Üst hikayeye baktýðýnýz zaman karakter bir mülteci ailenin kýzý ama bunun seçilme nedenine geldiðinizde aynen sizin dediðiniz gibi. Esas mesele belki entelijansiyadan daha öte çünkü entelijansiya da bir aidiyet. Bütün bunlarýn hiçbirine ait olamayan insanlar var. Aidiyetin böyle bir þey olduðuna da inanmayan, kayýp bir kuþak... Entelijansiyadan ziyade kayýp, apolitikleþmiþ, özellikle kadýnlarýn ve sonra da erkeklerin hikayesi.

-Aslýnda bu filmin anlattýklarý, 80’lerde yaþanmýþ bir þeyin 90’lardaki hikayesi. Ama Türk sinemasýnda nedense bu hikayeler daha yeni çýkmaya baþladý. Bu biraz siyasi düzenin buna izin vermesi, ortamýn uygun olmasý ile açýklanabilir mi?

 F.A: Bu hikayeler bundan on yýl önce anlatýlmalýydý. Nazi hikayelerinden tutun da Arjantin’de ya da Küba’da olanlarýn hikayeleri hemen sonrasýnda, bir sonraki kuþak tarafýndan cesurca aktarýlabildi. Ama toplum üzerindeki o askeri etkinin, o darbe etkisinin daha ancak sýyrýldýðýný düþünüyorum. Darbenin yargýlanýp yargýlanamayacaðýný on sene önce bile konuþabilir halde deðildik. Toplum bunu konuþabilme noktasýna, cesaretine henüz geldi. Sanatçý olarak þunu kesinlikle söylemem lazým; bu filmi büyük bir gönül rahatlýðýyla, cesaretle yaptým, sonuçlarýný þimdi almaya baþlayacaðým. Evet, muhakkak ki toplumsal anlamda uygun bir ortam oluþtu ki biz bu hikayeyi iþledik. 

ARKADAÞIMIN ÝLK FÝLMÝ

-Baþrol oyuncusu olarak senaryoya sizi neyin çektiði zaten çok ortada, aðýr bir siyasi alt metin var fakat size “Ben bu projenin içinde olmalýyým” dedirten þey neydi?

Sezin Akbaþoðullarý: Hem çok sevdiðim bir arkadaþýmýn ilk filmi, hem de ilk defa, bütün bir filmin kaðýda yazýlma aþamasýndan film olma aþamasýna kadar geçen serüvene þahit oldum. Daha önce ajanstan senaryo geliyordu, ben okuyordum “Evet isterim” ya da “Yok bunda olmayayým” diyordum. Bu pek öyle olmadý.

-Madem bu kadar baþýndan beri berabersiniz, sizin role kattýðýnýz neler var?

S.A: Aslýnda rol de deðiþti bütün bu süreçte. Ýlk baþta oynayacaðým rolle en son geldiði hal arasýnda farklýlýklar var. Bütün bu serüven çok güzeldi. Baþrol deðil de yan bir rol olsa bile ben bu iþin parçasý olmak isterdim. Filiz’in yaptýðý þeyin bir parçasý olmak istedim çünkü çok inanýyordum anlattýðý, yazacaðý þeye ve çekeceði filme. Sonrasýnda rol artýk son halini alýnca daha da çekici bir hale geldi benim için, bu sefer biraz da aktris damarým kabarmýþ oldu çünkü bir kadýn oyuncuya kolay kolay gelmeyecek bir roldü. Fransýzca sahneleri, politik bir film olmasý... Bir sürü þeyi deneme fýrsatým oldu.