Kenan Evren’in kürtaj gerekçesi

Kürtajý bir “nüfus kontrolü yöntemi” olarak görmek çok eski bir yanýlgý.1936’da yasaklanmýþ olan kürtaj operasyonlarýný serbest býrakmak üzere 1983’de deðiþtirilen yasanýn adý bile “Nüfus Planlamasý Hakkýnda Kanun”dur.

Zaten “10 yýlda 15 milyon genç yaratmak”la övünüldüðü ve bir taraftan da yeni bir dünya savaþýnýn ayak seslerinin iþitildiði 1930’larda kürtajýn yasaklanmýþ olmasý tesadüf deðildi. Avrupa ülkelerindeki kürtaj yasaklamalarý da ayný yýllara tekabül ediyor.

1980 sonrasýnda kürtajýn serbest býrakýlmasýnda da yine “nüfus” meselesi rol oynuyor. “Bu operasyonlarýn saðlýksýz þartlarda yapýlmasýnýn önlenmesi” gibi gerekçeler ileri sürülmesi tamamen iþin bahanesi.

Olayýn aslý þu: Kenan Evren ve þürekâsýna Türkiye’deki nüfus artýþýnýn kontrol altýna alýnmasý gerektiði telkin edilmiþtir. Telkini yapanlarýn açýk kimliðini bilemiyoruz ama ayný tarihlerde Vehbi Koç’un da bu alandaki çalýþmalar için büyük çabalar ve büyük paralar sarf ettiðini biliyoruz. Koç gibi bir iþadamýnýn vaktini ve parasýný bu amaç uðrunda harcamasý bana her zaman tuhaf görünmüþtür.

12 Eylül rejiminin kürtajý serbest býrakma kararýnýn arkasýnda nasýl bir zihniyetin olduðunu görmek için söz konusu kanun deðiþikliðini gerçekleþtiren kadrolarýn o tarihte konu hakkýnda neler söylediklerine bakmak ilginç olabilir.

Ben baktým. Danýþma Meclisi tutanaklarýna göre, 14.04.83 tarihli birleþimde kanun deðiþikliðinin “lehinde” konuþan üyeler þöyle anlamlý þeyler söylemiþler:

Enis Muratoðlu: Tasavvur buyurulsun ki, her sene bir milyon artan bir nüfus üç sene sonra, on sene sonra, 20 sene sonra deðiþik ölçülerle sizlerden giyim isteyecektir, yiyecek isteyecektir, konut isteyecektir. (...) Kaldý ki, memleketin millî hâsýlasý malumdur; her sene bu millî hâsýlanýn bir milyondan daha fazla bir kitleye bölünmesi gayet tabiîdir ki, ekonomik bünyede yine sarsýntýlara sebebiyet verecektir.

Mehmet Akdemir: Önümüzde bir pasta mevcut; biz, esasen bu pastanýn büyüklüðünü, hakikaten ekonomik olarak daha da büyütmemiz gerekir; ama her pastanýn büyümesinde, nüfus büyümesiyle pasta da bölünüp ayný kalacaktýr.

Mahmut Akkýlýç: Bugün Türkiye’de kiþi baþýna ortalama 17 kg. et düþüyor, 70 yumurta düþüyor. Geliþmiþ ülkelerde bu 70, 80, 100 kilo civarýnda et ve 270 ila 300 yumurta.

Recai Dinçer: Bugün Türkiye’de 30 saniyede bir çocuk doðmaktadýr (...) Bu kadar insana bir anda gýda maddesini nasýl götüreceðiz? Modern olmak bu mudur, yaþamak bu mudur?

***

Tutanaklarda bunlarý okuyup bir taraftan da “Bu kadar kaba-ilkel Malthusçu hamasete itiraz edecek bir tane akýllý adam yok muymuþ þu sözde Danýþma Meclisi’nde” diye hayýflanýrken oraya muhtemelen “yanlýþlýkla” seçilenlerden iktisat profesörü Beþir Hamitoðullarý’nýn konuþmasýna sýra geldi. “Eðer nüfusumuz 25 milyon, olsaydý fert baþýna düþen millî gelir bugünkünün iki misline çýkardý” diyen arkadaþýna þu cevabý vermiþ Hamitoðullarý: “Bugünün millî gelirinin yaratýlmasýnda, nüfusumuzun 47 milyon olmasýnýn sonucu olan belli bir aktif nüfusun üretici olarak payý var. Geriye kalan kýsým ise, tüketici olarak millî gelire yansýmaktadýr.”

Bir de -sanki- benim soruma cevap vermiþ: “Yarýnki nesiller zabýtlarý okuduðu zaman veya zabýtlarý inceleyecek olanlar, bunun nasýl söylenebildiðine ve orada karþýlýksýz kaldýðýna hayret etmesinler (...) diye arz ediyorum...”