Kendi cenaze duasýný okuyan adamýn hikayesi: Konya'nýn hayýrlý evladý Mehmet Ali Özbuðday'ýn ardýndan

Ne biriktirmiþ olabilir ki insan 34 yýl yaþadýðý bir dünyada?

Ne kadar iz býrakmýþ olabilir? Yani nasýl olur da o genç yaþta ebedi aleme irtihal ettiðinde Türkiye’nin dört bir tarafýndan on binlerce evde insanlar gözyaþlarýna boðulur ve ertesi gün on binlerce evden çýkar cenazesi?

Hem de bu kiþi ünlü bir sanatçý deðil, milyonlar kazanan bir futbolcu deðil. Konyalý genç bir avukat.

Mehmet Ali Özbuðday.

Çok kýsa ama upuzun bir hayat hikayesi onunkisi.

Þimdi size adýný belki ilk kez duyduðunuz bu adamýn hikayesini anlatacaðým.

***

Evli, iki erkek çocuðu babasý. Biri yedi yaþýnda, biri daha çok ufak...

Yaþý 34 demiþtim ya, genç bir avukat. Ama güçlü bir vizyona ve güçlü bir hayale inanmýþ. Kendini hep insanlar için en hayýrlý olmaya adamýþ.

Boylu poslu, dað gibi. Boyu iki metreye yakýn, ya da öyle heybetli ki bana öyle geliyordu. Cüssesi bir dev cüssesi. Ama tebessümü beþ yaþýnda bir çocuk saflýðýnda. Ben ki kendimi iri yarý sayarým, öyle bir sarýlýr ki kaybolurdum gövdesinde...

Yahu” diyorum kendi kendime, “Bir insanýn hiç mi bir kere kaþlarýný çattýðýný görmezsin bunca yýlda? Hiç mi aðzýndan kötü bir laf çýkmamýþ olsun? Hiç mi birine kýzýp da arkasýndan atýp tutmasýn?”.

Olur mu böyle bir insan, size soruyorum?

Þimdi onu tanýmayýp da okuyorsanýz belki okumayý bile býrakabilirsiniz, “Nasýl da abartmýþsýn, öyle insan mý olur? Sevdiðinden öyle görmüþsündür, belki seninleyken öyle davranmýþtýr”.

Vallahi þahidim. Billahi þahidim.

Bir kelime olsun kötü sözünü iþitmediðime þahidim.

Konyasý için, onun tabiriyle Gonyasý için göynü yanan bir adam.

Vatan deyince, Türkiye deyince yüreði kuþ gibi havalanan bir yiðit.

34 yaþýnda binlerce gence aðabeylik yapmýþ olmayý, Genç MÜSÝAD tarihinin en baþarýlý þube baþkanlýklarýndan birini sýðdýrmýþ bir lider. Sayýsýz ödül sahibi.

Ayný zamanda bir hafýz. Kur’an-ý Kerim’e sadece ezberiyle, telaffuzuyla deðil, yaþayýþýyla da yaraþýr bir Kur’an talebesi. 

Ýyi bir aile babasý, gencecik yaþta yuvasýný kurmuþ, eþine eþ, çocuklarýna baba olmuþ.

Bir ayaðý dünyayý gezerken, bir diðer ayaðý Konya’da olan bir pergel misali.

Bir gün hukukla ilgili bir sempozyumda, ertesi gün Konya’ya üniversite okumaya gelmiþ gençlerle buluþmuþ, onlarý buyur ediyor, bir sonraki gün yetimleri umreye gönderiyor. Böyle bir hayat iþte.

Bir genç þöyle on sekizine gelse ve etrafýna baksa, nasýl olmalýyým diye. Görebileceði en güzel örneklerden biri, hem de öyle yüzyýllar öncesinde deðil, daha üç gün öncesine kadar yaþýyor olan bir rol model.

***

24 Kasým’da Konya’sýna hizmet etmek için birlikte faaliyetler yürüttükleri, partiden dava arkadaþlarýyla bir trafik kazasý yaptýlar. Aðýr bir kaza idi ama hayata tutunmuþtu Mehmet Ali. Önce yoðun bakýmda, sonra hastanede, sonra evinde istirahat etti, iyileþti.

Tam evinden artýk çýkmaya baþlamýþ, hatta iþe bile gitmiþti ki, ertesi sabah dört civarlarýnda bedeni yýðýlýverdi yere.

O dev cüssesiyle yere yýðýlmak acýtýr insanýn canýný deðil mi?

Ama gülümsüyordu, yüzünde bir tebessümle ölüme yürüyordu.

Eþi ne yapacaðýný bilmez, kendisinden sonraki Genç MÜSÝAD Konya Baþkaný Emre Babayiðit’i aradý. “Abi yetiþ” diyebildi.

Emre ile birlikte ambülans da geldi.

Ambülansa bindirirlerken o gürültüye yedi yaþýndaki büyük oðlu uyandý.

Amca, nereye götürüyorsunuz babamý, götürmeyin” diye atýlýverdi oðlu.

Amca dediði Emre Babayiðit “Sen gir içeri, getireceðim sana babaný” diyecekti fakat sözünü tutmak kýsmet olmayacaktý.

Bu aný dinlediðimde beynimde þimþekler çaktý.

Bir adamýn eþi, sabahýn dördünde, eþi yere yýðýldýðýnda ilk kimi arar?

Ambulansý mý dersiniz? Kendi ailesinden birini mi? Eþinin ailesinden birini mi?

Yahu bunlar dururken, eþinin baþkanlýk yaptýðý dernekteki halefini arar mý hiç? Altý üstü bir dernek deðil mi bu, bu nasýl bir baðlýlýk, bu nasýl muhabbet?

***

Bu muhabbeti dinlerken ben þaþýrdýðým gibi, doktoru da yoðun bakým günlerinde þaþýracaktý zaten Mehmet Ali’nin.

Yoðun bakým günlerinde dernekten arkadaþlarý, kardeþleri üçer kiþi 8’er saat 7/24 nöbet tutacaktý kapýsýnda.

Mehmet Ali uyanýp biraz da istirahat ettikten sonra doktoruna “Gidebilir miyim? Dediðinde doktoru “Dur bakalým, hele sen bana þu kapýda senin için 7/24 bekleyenleri, bu gönül baðýný nasýl kurduðunuzu bir anlat da, sonra gidersin” diyecekti.

Ýþte gönüllülük bu demek, Genç MÜSÝAD’lýlýk bu demek, dernekçiliðin de, iþ adamlýðýnýn da çok ötesinde; bir adamlýk ve adanmýþlýk meselesi.

***

Ölümün hayýrlýsý, ölümün güzeli nasýl olur derseniz herhalde en güzel örnek olacaktý Mehmet Ali Özbuðday’ýn ölümü.

24 Kasým’da geçirdiði kazadan sonra hastane ve evde istirahat günlerinde yüzlerce ziyaretçi gelmiþti kapýsýna. Ticaret yaptýðý insanlar, siyaset yaptýðý insanlar, dernekçilik yaptýðý insanlar, komþularý, akrabalarý, kýsacasý hayatta temas ettiði kim varsa…

Hepsiyle helalleþti tek tek.

Sanki bir büyük güne hazýrlanýr gibi.

Allah ona dünyada ne kadar hak-hukuk cari hesabý varsa hepsini kapatmasý için bir süre vermiþti adeta.

Vefatýndan bir gün önce de Genç MÜSÝAD Konya’nýn Vefa programýna katýlacak, katýldýðý her programda olduðu gibi kapanýþ duasýný, aþr-ý þerifi o okuyacak ve sonunda da o muazzam cümleyi söyleyecek ve kendi cenaze duasýný da okumuþ olacaktý...

“Ýnna Lillah ve Ýnna Ýleyhi Raciun / Þüphesiz biz Allah (c.c)’dan geldik ve þüphesiz dönüþümüz O’nadýr.”

***

Mehmet Ali’m, aðabeyim, kardeþim.

Bu satýrlarým sana.

Hüznümüz, göz yaþýmýz biraz seni bu dünyada bir daha göremeyecek olmaya…

Ama çok daha fazlasý senin kadar güzel yaþayýp, bu dünyadan senin kadar güzel yolculanamayacak olmanýn verdiði teessürdür.

Oðluma seni anlatacaðým, “Bak böyle bir yiðit geçti bu dünyadan ve o senin de amcandý” diyeceðim.

Vefatýndan üç gün önce arkadaþlarýn rüyalarýnda görmüþler seni.  Peygamber Efendimizin mescidinde “Cennet bahçesi” diye adlandýrýlan yerde sana seslenip “Mehmet Ali Abi, burasý çok sýkýþýk, senin olduðun yere gelemiyoruz, bizi yanýna al” demiþler. Sen de tebessüm edip baþýnla “gelin” iþareti yapmýþsýn.

Bu rüyayý sana anlattýklarýnda da “Hac kurasý çýkacak demek ki” deyip hacca yormuþsun ama baþkaymýþ rüyanýn anlamý.

Mekanýn cennet olsun, nasibin Peygamber Efendimize (S.A.V) komþuluk olsun.

Seni “Goca Reis” diye tanýdýk, öyle sevdik. Biz senin gibi bir hayýrlý insaný tanýmýþ bir grup bahtiyar insanýz. Seninle ayný yolu yürümüþ olmanýn þerefini býraktýn bize. Mutluyuz.

“Biz dünyadan gider olduk” þiirinin sonunda dediði gibi Aþýk Yunus’un

“Bilmeyen ne bilsin bizi? Bilenlere selam olsun…”

***

KONYALILARDAN RÝCAMDIR

Konya Büyükþehir Belediye Baþkaný Sayýn Tahir Akyürek, Meram Belediye Baþkaný Fatma Toru, Sayýn Konya Valisi, ilin önde gelenleri;

Mehmet Ali Özbuðday, bütün hayatýný örnek bir genç nasýl olur onu önce yaþayýp, sonra da kendisinden sonra gelen gençlere çok iyi bir örnek olarak gösterdi.

Hem mesleðinde iyi bir hukukçu, hem ülkesine hizmet eden bir siyasetçi, hem bir toplum gönüllüsü, hem hayýr-hasenat iþleriyle meþgul bir gönül eri, hem iyi bir aile babasý…

Gelin, bu örnek rol modeli “Geleneksel Mehmet Ali Özbuðday Gençlik Sempozyumu düzenleyip gençlere anlatalým.

Her yýl yeni yetiþen gençlere onu ve onun gibi deðerli gençlerimizi model olarak sunalým.

Eðer ki bu sempozyumu bir de, onun çok kýymet verdiði ve hayatýný adadýðý Konyalý gençler için yapýlan bir “Mehmet Ali Özbuðday Gençlik Merkezi”nde düzenleyebilirsek, iþte o zaman Konya’nýn hayýrlý evladýna vefamýzý ve teþekkürümüzü göstermiþ oluruz.

Ben göreve hazýrým, ne gerekiyorsa...