Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazıları

Kendi kalesine gol atmaz rakibe pas vermez

Merkez Bankası’nın bağımsızlığı- diye bir tekerleme var. Tanımı net yapılmadığı için ve tanımda görüş birliği olmadığı için, bağımsızlık meselesi fil tarifi misaline benziyor: Kim nereden tutuyorsa o noktadan konuşuyor...

Fazla abartılırsa, bağımsızlık konusunda Merkez Bankası’nın dünyadan ve ülkeden ayrı bir gezegen olduğu ve kendi kafasına göre birşeyler yaptığı sonucuna bile varılır ki yanlıştır. Merkez Bankaları federe devlet, bağımsız eyalet değildir. Devlet kurumları arasında uyum içinde çalışmaları beklenir. Takımın oyuncusudurlar. Takımdan bağımsız olarak ve bireysel çabayla harikalar yaratıp pozisyon yaratıp gol atabiliyorlarsa ne ala. Ama bağımsızız diye kendi kalelerine gol atmazlar, rakibe pas vermezler.

Bağımsızlık konusunda ABD Merkez Bankası FED’in en önde olduğu düşünülür. Ancak 2008 krizinden beri FED hem bütün ekonomiyi sırtlayacak kadar öne çıkmış hem de Beyaz Saray ve Hazine ile daha yakın takım oyununa girmiştir. Krizden beri FED’in kitap ve gelenek dışı para politikalarıyla ön alması ve ekonomiyi kurtarmak için muhtelif deneylere girişmesi, ilk bakışta -bağımsızlık- gibi görülse de, hem piyasa hem de Hazine ile yakın uyuma dayanır. Halen süren bu para politikası deneylerinde başarısızlığın ve hatanın sorumluluğu ise FED’in üzerindedir. Eski Başkan Bernanke’nin -bize güvenin- diye uygulamaya koyduğu bu kitap dışı deneyler  için -Teoride çalışmaz, ama uygulamada başarıyla çalışıyor- dediği hâlâ hatırlanmakta.

Geçenlerde FED Cleveland Bölge Başkanlığı çalışması olarak yayınlanan bir araştırma, FED’in bağımsızlığının -ince nüanslara bağlı, değişken ve nihayetinde kırılgan bir konsept olduğunu- yazıyor. Türkçesi, bağımsızlık ilke olarak var, kağıt üzerinde var, FED kendi başına korumak istiyor, genel işleyiş açısından önemli, ancak uygulamada bağımsızlık, durum vaziyetine göre değişiyor, inceliyor, derinleşiyor, bazen kırılıyor, bazen de onarılıyor. 

Araştırma resmi FED görüşü değil, yarın bir başkası da tersini yazabilir, ancak 2. Dünya Savaşından beri bakınca FED’in -isterse kıyamet kopsun- havasında olmadığını, devletin-hükümetin isteklerine ve ihtiyaçlarına sırt dönmediğini gösteriyor. Hatta tanım da yapılmış: Hükümet içinde bağımsız, ama hükümetten bağımsız değil.

2008 krizinden beri FED -tek çare ve kurtarıcı- olduğu için siyasi ortama daha yakın durdu. Kongre sunumları, oturumlar zaten geleneksel, ancak Cumhuriyetçi muhalefet, FED adımlarının Obama Yönetimine yaradığını zaman zaman söylüyor. FED’in hepten kaldırılmasını isteyen Cumhuriyetçiler de var. Öte yanda ekonominin düzelmesinin herkesin yararına olduğu sağduyusu, siyasetin iki kanadında da mevcut.

Bernanke Cumhuriyetçiydi, Cumhuriyetçi Başkan tarafından atandı, ancak siyasi görüşünden çok, ehil olduğu için atandı. Bayan Yellen’in atamasında ise kriz sonrası koşulların dayattığı -devamlılık- ve -piyasa dostu başkan- ihtiyacı rol oynadı. Yellen, krizden beri 7-8 yıldır yıldır pek konuşulmayan -çifte FED misyonu- rotasına geri dönmeye çalışıyor: Enflasyonla mücadele ve tam istihdamı sağlama... Enflasyon şöyle böyle, ama istihdam deyince Demokrat-Cumhuriyetçi ayırmıyor, herkes kulak kesiliyor.

FED bağımsızlığı meselesini asıl devlet kepenk kapattığı zaman izlemek ve tartışmak gerekirdi. Kongre’deki kilitlenme sonucu bütçe çıkmayıp ödenekler kesilince, devlet de maaş ödeyemez ve hizmet yapamaz duruma gelince yük, acil durum için gönüllüler ve iskelet kadrodan oluşan Hazine ile FED’e kalmıştı. Kepenk meselesi ABD’nin temerrüde düşmesi boyutuna gitmedi, ama oralara gelinseydi, FED’in bağımlı-bağımsız ya da işe yarar-yaramaz demeyip, ateşe atlayacağı biliniyor ve bekleniyordu.

Cleveland FED’in araştırmasında eski başkanlardan Greenspan’ın, 2000 yılında Avrupalı G-7 ülkelerinden gelen baskı ve Hazine’nin isteğiyle döviz piyasasına müdahale ettiği anlatılıyor: Siyasi istekti, FED olarak hayır diyebilirdik, ama dışarısı ABD hükümetinde bölünme olduğunu görecekti... Yani o zaman Greenspan da takım oyununu bozmamış... O zaman Avrupa’dan, dışarıdan gelen istek boyutu da ilginç. Bugün de dünya ekonomileri hâlâ Merkez Bankaları’na muhtaç, üstelik -FED’in deneylerinin Gelişen Piyasaları bozduğu- şikayeti sürüyor. Bundan sonra FED konusunda dış dünyanın istekleri ve talepleri giderek artacak.

twitter.com/selimatalayny