Kendime mütedâir

Kemalizm ne zaman öldü?” baþlýðýný taþýyan 3 Kasým târihli yazým epeyi ilgi topladý. Ancak bu yazýmý da, diðer bütün yazýlarým gibi, yine yanlýþ anlayan deðerli okuyucularým olmuþ. Bu okuyuculardan bir bölümü meselâ benim ülkemize “krallýk rejimini” getirmek istediðim sonucunu çýkarmýþ. Bunu neye dayanarak istihrâc etdiklerini anlayamadým. Muhtemelen masaya dayanarak... Oysa ben sâdece farazî bir örnek vererek, eðer bütün egemenlik yetkileri TBMM’nin elinde kalmaya devâm ederse ülkenin cumhûriyet yâhut krallýk rejimleriyle yönetilmesi Kemalizm zâviyesinden fark etmez meâlinde bir pasaj yazmýþdým. Çünki bir ülkede hangi politik rejimin hüküm sürdüðü, sembolik olarak devletin tepesinde görünen bir makamla deðil, yasama yetkisine kimin sâhib olduðuyla belli olur. Bugün yine meselâ Danimarka, Ýsveç, Büyük Britanya (Ýngiltere) yâhut Belçika vs. gibi devletlerin þeklî vasýflarý kýrallýkdýr ama o ülkelerde en hâlis tarafýndan çoðulcu demokratik rejimler yürürlüktedir. Buna mukaabil adý sözümona cumhûriyet olan Çin, Sûriye, ne bileyim Kongo filan gibi ülkelerde demokrasi bulunduðunu herhalde kimse ileri süremez.

Kaldý ki benim tezim, Kemalizm’in zâten son nefesini çokdan vermiþ bulunduðu yönündedir. O 3 Kasým târihli yazýya bir göz atmak zahmetine katlananlar, biz Türklerin Yüce Önder’e zâten onyýllar önce ihânet etdiðimizi, ama korkak ve riyâkâr olduðumuz için bunu merdce, dobra dobra söylemekden de kaçýndýðýmýzý ele aldýðýmý görürler.

Benim asýl karþý çýkdýðým husus iþte bu iki yüzlülükdür!

Rahmetli Peder derdi ki Türkçe gitgide bir anlaþma dili olmakdan çýkarak bir anlaþamama dili olmaya doðru gidiyor.

Bence doðru bir endîþe...

Ama bunu henüz 1950’lerde söylüyordu. Bugün kabrinden baþýný kaldýrýp da etrâfa bir kulak verse acabâ ne derdi?

***

4 Kasým, yâni dün, yalnýzca Türkiye bakýmýndan deðil kanaatimce bütün beþeriyet çapýnda fevkalâde önemli ve mutlu bir gündü.

Bundan 74 yýl önce, 4 Kasým 1939 günü ben dünyâya gelmiþim!!!

Þâyet ben doðmamýþ olsaydým 20. Yy. yeryüzü târihinin ne tür çalkantýlar ve sarsýntýlarla dolu olacaðýný tasavvur bile etmek istemiyorum.

Winston Churchill’in meþhur bir sözü vardýr; der ki “Dünyâya her asýr olaðanüstü birdehâ gelir. 20. Asýr’da piyango Türklere vurdu.”

Pek çok kimse Churchill’in bunu Atatürk için söylediðini zanneder.

Ben ayný kanaatde deðilim.

Fakat bu yüzden mesele çýkaracak da deðilim.

***

Öte yandan 74 yýl hayatda kalmayý becerebilmek de pek öyle küçümsenecek bir performans deðildir sanýyorum.

Ne demiþ Þâir:

Þeytan Cehennem ateþinde serinler.

Bâzen Nisandan sonra gelir Mart.

Melekler mesâî sýrasý Bach dinler.

Paydosdan sonra âlüfte Mozart.

Týrtýlýn bitdiði yerde baþlar kelebek.

Ölüm ölenlere münhasýrdýr.

Anlaþýlmayan alelâde, kimbilir kaç asýrdýr

Tam mâbedlere doluþurken anladýk ki demek

Tanrý bir bilmece deðil bir sýrdýr.

Ölüm korkusuyla intihâr etmek

Korkusuyla yaþamakdan artýk usandým.

Gaaib ruhlar namazgâhý, yasak bölgem,

Bilmem ki bir gölgeyi mi kaatilim sandým,

Yoksa bir kaatili mi gölgem?