Sadece devletler arası ilişkilerde değil, hele de birbirine rakib gruplar ve hattâ kendisini acınacak durumda gösteren kişiler dışındaki ferdî münasebetlerde bile, taraflar, muhatablarına hava atarlar; evet o bir zaaftır tamam da; en azından kendisini küçük düşürmeyecek şekilde bir tavır sergilemeye dikkat gösterirler.
Zira, rakipler birbirlerine galebe çalmaya ruhî bakımdan da kendilerini hazırlamalıdırlar. Dört yıl önce 3 Haziran 2017 günü vefat eden merhûm Muhammed Ali , boks maçı yapacağı rakibiyle noter huzurunda yapılan sözleşme sırasında bile ruhî üstünlüğü ele geçirmek için, psikolojik savaş taktiklerini devreye sokar ve ‘Seni ezeceğim, yok edeceğim.. Sinek gibi uçup, arı gibi sokacağım!’ diye üzerine atılır, etrafındakilerin kendisini tutmak için çırpındıkları görülürdü.
‘Kurtluk Kanunu’nda kaide budur, zayıf olanı yerler.. Öyleyse, zayıf bile olsan bile, kendini güçsüz göstermemeye çalışacaksın..
Bu ‘mâlum- ilâm’ı, ap-açık bilineni niye mi yazıyorum?
TRT Haber’de, ‘Coronavirus’ salgınından dolayı son üç ay boyunca görüşlerine sık sık başvurulan uzman kişilerden prof. ünvanlı birisine, 4 veya 5 Haziran akşamı, ‘aşı çalışmalarının hangi merhalede olduğu’ ve bu arada Rusya ile bu konuda yapılan işbirliği konusu da soruluyor, canlı yayında... Prof.’umuz, öyle bir cevap veriyor ki, bir çuval inciri berbâd ediyor. ‘Kabul edelim ki, Rusya bizden çok çok ileride.. Onlardan öğreneceğimiz çok şeyler var..’ kabilinden laflar..
Bu kişi kendi sahasında uzman olabilir, ama bir halkın izzet ve haysiyetinin korunması gerektiği konusunda demek ki hiçbir eğitimi yok..
Kendi kendimize hava atmak için söylemiyorum, bu salgın konusunda Türkiye’nin aldığı tedbirler, gerçekten de fevkalâde başarılı idi. Ülkeyi bu büyük felâket dalgasında bu kadar hazırlıklı ve uyanık bir şekilde yönetenlere teşekkürler.. Üstelik, sadece ülke içinde değil, maddî doygunluk ve teknolojik açıdan dünyanın en gelişmişleri kabul edilen ülkelerin sağlık alanında ne perişan durumda olduklarının görüldüğü ve birbirlerinin tıbbî malzemelerini bile çalmaya başladıkları anda, başta B. Amerika ve İngiltere olmak üzere, o ülkelerin herbirine de uçaklar dolusu tıbbî malzeme ve diğer tıbbî ekipmanlar gönderilmesi, çok güzel bir insanî yardımlaşma örneğiydi.
Böyleyken, bu gibi konulara böyle hazırlıksız olan bir prof. kişinin o proğramda, milletin hâlet-i rûhiyesine asit dökercesine sözler söylemesi tuhafın ötesinde bir şeydi..
Eminim ki, bu kişinin söylediği sözleri teyid edercesine, Rusya tarafından bir prof. da, ‘Türkiye bizden çok geridedir, onlara bir şeyler öğretmemiz gerekir..’ gibi laflar etseydi, diplomatik bir kriz bile çıkar ve derhal öyle bir heyetin gidişi ibtal edilir; gidenler de geri çağrılırdı.
Ülkeler arasında elbette bir takım işbirlikleri olur, görüş ve bilgi alış-verişi yapılır, ama, ‘karşı tarafın üstünlüğü’ konusunda peşin hüküm ve eziklik duygusu oturduğunuz masadan, ilmî çalışma ortaklığından alacağınız, pay da, daha bir ezilmişlik ve ‘Biz adam olmayız, adamlara yetişmemiz mümkün değil.. Onlar aya, biz yaya!..’ kabilinden bildik teslimiyetçi laflardan başkası değildir. Ki, son 150-200 yılımızda Avrupalara gönderdiğimiz kadroların, hele de 1923 sonrası rejim boyunca o dünyadan bize getirdikleri bu ‘aşağılık kompleksi’nden başka bir şey değildi.
Kendimize, son yıllarda biraz biraz gelmeye çalışırken, bu gibi yaklaşımlara karşı hele de devletin elindeki TRT ve sair eğitim kurumlarında söylenenlere daha bir dikkat sergilenmelidir.
VE, İLGİNÇ BİR YAZI…
İnternethaber’de 6 Haziran günü Osman Diyadin imzasıyla yayınlanan yazı üzerinde, bu ülke üzerine uluslararası oyunlar oynanmaması için pür-dikkat olan herkes ve CHP fiilî yöneticileri ve de CHP’li vatandaşlar da titizlikle durmalı, ilgili olanlar da gerekli açıklamaları yapmalıdırlar.
Yazının tamamı, (https://www.internethaber.com/ychpyi-aslinda-kim-yonetiyor-2105942y.htm)’den okunabilir.
Burada kısaca özetleyelim:
‘Siyaset ile ilgilenip de Onur Öymen’i tanımayan yoktur!.. (…) Diplomat olarak uzun bir süre dış ülkelerde bulunmuş, (…) sonra siyasete girmiş CHP’den milletvekilliği ve genel başkan yardımcılığı yapmış bir isim.. (…)
Geçtiğimiz günlerde çok ilginç bir söyleşisini dinledim..
Diyor ki.. (…) İsveç’te Silkroad (İpekyolu) isminde bir enstitü var. Bu raporu hazırlayanlardan bir tanesi geldi beni ziyaret etti 2009 yılının başlarında.
‘Biz Türkiye ve Orta Asya ülkeleri hakkında raporlar hazırlarız, değerlendirmeler yaparız ve bu değerlendirmelerden sonuncusunu size getirdik’ dedi.
60-70 sayfalık bir rapordu. (…)raporda çeşitli senaryolar var.
(…) bir tanesi, Türkiye tam bir İslam devletine gider mi?
Bir tanesi, askerler müdahale eder mi?
Bu gibi şeyleri tartıştıktan sonra, bir senaryoda da "İç politikada önemli değişiklikler olabilir. Mesela Baykal istifaya zorlanır, onun yerine Kılıçdaroğlu genel başkan olur. Partinin politikası değiştirilir (…)yabancı ülkelerin partileri de CHP’ye daha büyük destek sağlarlar falan.. "
2008 Ekiminde yazılmış. Ben bu raporu Baykal’a da gösterdim, Genel Başkan olmadan Kılıçdaroğlu’na da bahsettim (…)
İkincisi… WikiLeaks Belgeleri…
(…) Bu belgelerin tamamı 250 bin sayfa. Türkiye ile ilgili olan kısmı 26 bin sayfa. Bunların yaklaşık 6 bin sayfasında CHP’den bahsediyor. (…) Bir tanesinde de açıkça diyor ki " Baykal Başkanlıktan gitmelidir. "
(…) Ondan birkaç ay sonra ABD Dışişleri Bakanı bir telgraf çekiyor Ankara’ya ve iç politika ile ilgili sorular soruyor.
CHP’de Baykal’ın yerine kim aday olabilir? (…)
Bunları Dışişleri Bakanı soruyor Ankara’daki büyükelçiye..
Onur Öymen bunları söylüyor...’
Yazıda -kaynağı gösterilerek- şu iddialar da aktarılıyor:
(…) “Şu an CHP’yi doğrudan yöneten üst akıl, 1 Mayıs 2013’te CHP’de ABD Temsilcisi olarak atanan Yurter Özcan üzerinden ABD’nin NeoCon kanadı…
Kim bu Yurter Özcan? ABD Derin Devleti'nin NeoCon kuruluşu olan WINEP kadrosunda, Alan Makowsky başkanlığında faaliyet yürüten ‘Türkiye Araştırma Programı’nda… (…)bir başka ortak adres, (…) “Turkish Policy Center/Türk Politika Merkezi.” (…) Özcan’ın, ABD'den Türkiye'ye getirdiği ilk isimler (…) tüm masrafları CHP tarafından karşılanan ve Türkiye'de ABD&İsrail'in çıkarları için lobi faaliyeti yapan 4 kişilik ekip içinde Dan Arbell ile 15 Temmuz FETÖ darbe girişimini aylar önce yazan ve Sn. Erdoğan'ı sürekli tehdit eden Michael Rubin..
(Ve, soru):
(…) CHP Genel Merkezi'nde toplantı yapıldı. (…) İki eski MOSSAD ve Defense Intelliegence Agency ajanı olan ve ABD Derin Devleti NeoCon’lar için faaliyet yürüten Arbell ve Rubin ile CHP'li isimler ne planladı? “ (…)’
Evet, bunlar sıradan iddialar değil.. Kılıçdaroğlu açık cevaplar vermelidir.