ABD’nin yeni dýþiþleri bakaný John Kerry, 24 Þubat’ta ilk denizaþýrý gezisine çýkacak. Görevi devralýrken yapýlan yemin töreni sýrasýnda dünya barýþýna hizmet edeceðini söylemiþti. Bu cümle her ne kadar güzellik yarýþmalarýnda sorulan sorulara verilen anlamlý (!) yanýtlarý akla getiriyorsa da, cümle ABD dýþiþleri bakanýnýn aðzýndan çýkýnca baþka türlü deðerlendirmek gerekir.
Kerry, sýrasýyla Ýngiltere, Almanya, Fransa, Ýtalya, Türkiye, Mýsýr, Suudi Arabistan, Birleþik Arap Emirlikleri ve Katar’a gidecek. Epeyce ülke gezecek olan bakanýn Baþkan Obama’nýn gideceði yerlere uðramayacaðý, yani Ýsrail, Filistin ve Ürdün’e gitmeyeceði anlaþýlýyor. Nedendir bilinmez, Kerry’nin Türkiye’ye gelip Ýsrail’e gitmeyecek olmasý Türkiye basýnýnda imalý bir haber þeklinde yer aldý. Oysa gayet açýk, Kerry’nin Ýsrail ile yeniden güven tazelemesine gerek yok; o iþi Obama yapýyor. Hem Filistin konusunda hem de ABD-Ýsrail iliþkilerinde yaþanan sorunlar ancak bir baþkanýn bölgeye gitmesiyle yeni bir ivme kazanabilir; ABD’nin birincil önceliði ancak Obama’nýn ayak bastýðý yerlere bakarak görülebilir.
Kerry Avrupa’da
Bakanýn gezisi, ABD’nin geleneksel müttefiki Birleþik Krallýk ile baþlýyor ve diðer müttefikleriyle devam ediyor. Bu çerçevede Avrupa’da AB’nin en güçlü ülkelerine gitmesi, son derece önemli bir geliþmeye iþaret ediyor. Bu geliþme, ABD ile AB arasýnda yaþama geçmesi beklenen serbest ticaret anlaþmasý.
Söz konusu anlaþma, son derece geniþ bir ekonomik alan yaratacak ve muhtemelen AB ekonomik krizi açýsýndan da bir çýkýþ sunacak. Ancak öte yandan siyasi bütünleþmede ilerleme saðlanmasý için biraz daha beklenmesine neden olacak. Bu anlaþmaya aday ülke olarak Türkiye de taraf olsa, pek iyi olur; ancak AB’nin imzaladýðý serbest ticaret anlaþmalarý Türkiye’yi kapsamýyor ve yapabiliyor ise AB’nin imza attýðý anlaþmalarýn benzerini Türkiye kendi baþýna yapsýn deniyor.
Kerry, muhtemelen bu gezinin Avrupa ayaðýnda Türkiye’nin AB’den dýþlanmamasý gereðini dile getirecek, ancak fazla da ýsrarcý olamayacaktýr. Bununla birlikte, ABD-AB anlaþmasýnýn sadece ekonomik açýdan deðil siyasal ve stratejik açýdan da yeni bir yakýnlaþmaya iþaret ettiðini mutlaka hatýrlatacak ve Türkiye konusu da tam bu sýrada gündeme gelecektir.
Kerry Ortadoðu’da
AB ülkelerinden sonra yapacaðý ziyaretler ise aslýnda ABD’nin yeni ekonomik iliþkiler kurup serbest ticaret anlaþmalarý imzalamasý muhtemel olan yerler. Üstelik Mýsýr hariç hepsi zengin, hepsi stratejik olarak da ABD çizgisine yakýn. Dolayýsýyla Kerry’nin gezi programý, ABD’den Suudi Arabistan’a uzanan ve bu hat üzerinde Mýsýr-Türkiye-BAE üçgenini tesis eden yeni bir ticaret-yatýrým-güvenlik alaný beklentisini ifade ediyor.
Buna göre AB’nin ABD’ye, Türkiye’nin AB’ye, Mýsýr’ýn Türkiye, BAE ve Suudi Arabistan’a yaslanmasý öngörülüyor denebilir. Söz konusu hat, muhtemelen Mýsýr’a ödül olarak sunulmakta ve eðer bu hat içinde yer almaktan imtina ederse daha çok Tahrir olayý yaþanacaðý ima edilmekte.
Söz konusu hattýn en kritik noktasý Filistin. Obama, yapacaðý ziyaret sýrasýnda Ýsrail’in söz konusu projeyi sabote edecek iþlere kalkýþmamasýný tavsiye ederken Filistinlilere de Mýsýr’a vaat edilenlerin benzerini sunacak olabilir.
Bu arada Merkel, Türkiye’ye geldiðinde Türkiye’nin AB üyeliðine yaptýðý itirazýn yeni konjonktürde ne kadar anlamsýz, hatta genel stratejiye ne denli ters düþtüðünü kendisine anlatma imkaný bulunabilir.