Geçtiðimiz günlerde ABD Dýþiþleri Bakaný John Kerry, Suriye’de ilk gösterilerin yapýldýðý, yani bir anlamda iç savaþýn fitilinin ateþlendiði 15 Mart’ýn 4. yýlý nedeniyle CBS televizyonuna bir mülakat verdi. En az 215 bin kiþinin öldüðünü ve 4 milyondan fazla kiþinin mülteci durumuna düþtüðünü belirten Kerry, Suriye’de istikrarýn saðlanmasýnýn zor olacaðýný belirtti. Hatta o kadar umutsuz bir durum var ki, “Eninde sonunda Esad ile görüþmek zorunda kalabiliriz” dedi. Mülakatýn akþamýna ise ABD Dýþiþlerinden bir düzeltme geldi; Kerry’nin Esad’ýn þahsýný deðil yönetimi kast ettiði belirtildi.
Kerry’nin kiþisel olarak kimi kastettiðini ona sormak uygun olur. Ancak anlaþýldýðý kadarýyla ABD, yapýlan açýklamalar yoluyla bazý imalarda bulunuyor.
Ýþaret edilen konulardan birisi, Suriye’nin geleceðine iliþkin yapýlacak her düzenlemede þimdiki yönetimin dayandýðý çevrelerden temsilcilerin bulunacaðý. Bu, Suriye’nin kaderinin yeniden ayný insanlara teslim edileceði anlamýna gelmiyor. Açýklamadan anlaþýldýðýna göre Yeni Suriye’nin yönetim kadrolarýnda Ýran ile diyalogu koparmayan, seküler, Nusayrileri de temsil eden kadrolarýn bulunmasýnýn öngörülüyor. Kýsacasý adeta “ýlýmlý Baas” öneriliyor.
***
Bu açýklamaya en sert tepki, Fransa ve Türkiye’den geldi; zira Esad ve ekibi yerlerinde kaldýðý sürece yeni kadrolarýn muhatap alýnabilir hale gelmeleri mümkün gözükmüyor. Aslýnda ABD’nin de bu durumu bilmediði söylenemez. Kim bilir belki ABD’den yapýlan açýlmanýn esas hedefi Esad’ýn yakýn çevresiydi. Kabaca “Esad’ý devirin, sizinle görüþmelere baþlayalým” demek istenmiþ olabilir.
Eðer kullanýlan ifadeler bu türden bir iþaret taþýyorsa, ABD’nin çoktan kimlerin darbe yapma kapasitesi olduðuna karar vermiþ olduðu düþünülebilir. Ayrýca unutmamak gerekir; ABD Irak’ta “eski rejim”in tüm unsurlarýný yýktý ancak yerine yeni bir Irak kuramadý. Diðer bir ifadeyle ABD Irak’ta devleti ortadan kaldýrarak yaptýðý hatayý Suriye’de yapma yanlýsý deðil. Bu nedenle “Esad’sýz” kalacak devletin baþka bir rejime evrilmesi hesaplanýyor gibi. Tabi içinde farklý etnik ve dini kesimlerin de temsil edilmesi söz konusu olacak. Zira çoðulcu ve çoðunlukçu bir yapý kurulmaz ise Suriye iç savaþý yüzyýl savaþlarýna dönüþecek, bu arada ABD’nin de Avrupalý müttefikleriyle, koalisyon ortaklarýyla ve tabi Türkiye ile iliþkileri bozulacak.
***
ABD Dýþiþlerinin Þam yönetimiyle görüþebileceði yolundaki açýklamanýn iþaret ettiði bir diðer önemli konu ise Ýran.
Bilindiði gibi pazartesi günü Ýran ile yeniden nükleer müzakereler baþlýyor. Nükleer konusunun Ýran’a önce bir baský ardýndan da pazarlýk konusu olarak kullanýldýðýna þüphe yok. ABD, Kýrým’ý iþgal eden Rusya’nýn elinden Ýran’ý alabilmenin yollarýný arýyor. Diðer bir ifadeyle ABD, Ýran üzerindeki Rusya etkisini kýrmaya çabalýyor. Bu politika çerçevesinde Suriye’deki rejimi destekleyen üstelik canla baþla IÞÝD’le mücadele eden Ýran’ýn ürkütülmemesi gerekir. Ýran’ýn kazanma giriþiminin bir gereði olarak ABD, Þam rejimi ile müzakere edilebileceðini duyurmuþ olabilir. Bu, ABD’nin Suriye’de Ýran’a raðmen bir þeyler yapma niyeti olmadýðýnýn beyaný anlamýna gelir.
Ancak ABD’nin Ýran’ý kazanayým derken Ýsrail ya da Türkiye gibi ülkeleri kaybetme riskine de girmek istemeyeceði hatýrlatýlmalý. Bu nedenle muhtemelen bakanýn açýklamasý dýþiþleri sözcüsü tarafýndan düzeltiliyor; bir anlamda “iyi polis-kötü polis” oyunu deneniyor.