Dizinin kendisini deðil de hakkýnda çýkan tartýþmayý hayretle izliyorum. Handiyse tartýþma da dizi film formatýna kavuþtu, her bölüme eþlik edecek kadar uzadý.
Dizinin reytingine tavan yaptýran en çok da bu tartýþma oldu. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn diziyle ilgili basýn açýklamasýna veryansýn edenler olaya bir de böyle baksýnlar derim. Diyanet’in dizinin reytingine ciddi katkýsý oldu.
Reklamýn iyisi kötüsü olmaz diye boþuna söylenmemiþ. Bazen eleþtiri en iyi reklamdýr. Nitekim ben de filmi bu eleþtiriler vesilesiyle izledim. Meðerse film bizim evde zaten tutulmuþ, Kertenkele karakterine bir sempati bile oluþmuþ...
Kertenkele’nin reytinginde benim de bir tutam tuzum olduðuna göre bir kaç kelam edebilirim, deðil mi?
Diyanet Ýþleri Baþkaný’na atfen söylenen “Paralel’in aðzýyla konuþuyor” ithamýný göze alarak, azýcýk da ben eleþtireceðim.
Sahte imam imandan eder mi?
Popüler kültür, adý üstünde kültür öðelerini popülerleþtirerek tüketim nesnesi haline getirir. Bu olgu çoklukla bir ‘yozlaþtýrma’ mekanizmasý þeklinde iþ görür.
Popülerleþtirme bir taraftan da elitizmin çeperlerini kendini koruma kalkaný yapan bütün anti demokratik alanlarý parçalama gücüne sahiptir.
Bir kaç bin dolarlýk çantalarýn taklitlerini takan kadýnlar minibüs hatlarýnda piþti olabiliyor ve orijinallerini takanlardan farklý olarak bunu sorun etmiyorlar.
Popüler kültürün ürettiði ‘imitasyon’ ayný zamanda bir seçkincilik eleþtirisi olabiliyor.
‘Yüksek kültür ve lüks tüketim kastý’ný parçalayan imitasyon yani sahtecilik evet bir demokratikleþtirme aracý ayný zamanda. Fakat bir taraftan da bir kaç bin dolarlýk çantanýn ucuza mal edilen bir reklamý. Anlayacaðýnýz her þekilde kazan kazan durumu.
Kendini ayrýcalýklý hissetmek isteyen kesime orijinalini, onu alamayacak olana ise sahtesini satarak kazan!
Laf buraya kendi kendine gelmedi, bizim “sahte imam” da bir popüler kültür ikonudur þu dakikadan sonra. Artýk ona istediðimizi yaptýrabiliriz çünkü o mükemmel bir “mesenger” haline geldi.
Haksýz ithamda bulunmayalým
Diyanet’in tepkisini haklý çýkartan bana kalýrsa Kertenkele’nin bizatihi kendisi deðil ama bir meslek grubunda oluþmuþ olan hassasiyettir. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý, bu kuruma baðlý olarak çalýþan 100 bini aþkýn din görevlisinin ve hizmet verdikleri cami cemaatinin hassasiyetine tercüman olmak istemiþ.
Baþkanlýðýn sitesinde yayýnlanan ve özetle “...gerçekliði tahrif ederek ortaya konan bu tipleme karþýsýnda baþta kanal yöneticileri olmak üzere ilgili makamlarýn gerekli duyarlýlýðý göstereceðinden kuþkumuz yoktur” diyen açýklama üzerinden Baþkan’ý hedef alan yorumlar yapmak film üzerinden konuþulabilecek pek çok hususun da ýskalanmasýna sebep oluyor.
Ayrýca Diyanet Ýþleri Baþkaný Mehmet Görmez’in þu tespiti de bence popüler kültür endüstrisinin nasýl çalýþtýðýný çok iyi ifade ediyor. “Bu tür diziler anlýk algýlar oluþturur.”
Ýþte bu anlýk algý dolayýsýyla Kertenkele’nin hýrsýz, sahtekar, kadýnlara laf atan bir imam mý yoksa “sahte bir imam” mý olduðunu çok da önem arz etmeyebiliyor. Bu, izleyicinin algý seviyesiyle ilgili bir durum deðil üstelik, popüler kültürün nasýl çalýþtýðýyla ilgilidir.
Mesele Kertenkele karakteri üzerinden imam, öðretmen gibi toplumun biçimlenmesinde kritik görev üstlenen rol modellerin popüler kültür malzemesi olarak nasýl kullanýldýðý tartýþmasý olarak yürüyebilirdi. Müsademe-i efkârdan barika-i hakikat doðar, bu vesileyle Þerif Mardin’in “Öðretmen imama yenildi” tespitini yeniden tartýþmaya açardýk.
Öyle olmadý.
Maalesef Kertenkele ile Diyanet Ýþleri Baþkaný’ný dövmeye kalktýk. Üstelik bunu son zamanlarda sýk karþýlaþmaya baþladýðýmýz bir yöntemle, “paralele alet olma” ithamýyla yapýyoruz.
Sakýn haksýz yere ithamda bulunmuþ olmayalým!