Aslında bugün başbakanın grup toplantısında müjdesini verdiği muhtarlara ve müftülere nikâh kıyma yetkisini yazacaktım.
Ama İstanbul’daki saldırı her şeyi alt üst etti.
6 ayda 7 büyük eylemi terör ile tarif etmek eksik olur, hafif kalır.
Büyük bir saldırının havalimanı ayağı desek yeridir.
***
Bu büyük saldırı maalesef 7 Haziran’dan sonra başladı ve değişik örgütler eliyle devam ediyor.
DAEŞ’in sıradan bir saldırısı olarak görmek fotoğrafın bütününü okuyamamak olur.
Seçilen mekân ve zamanlama göz önünde bulundurulursa terörün ötesinde kimi stratejik hedefleri olan bir saldırı ya da saldırının devamı yahut parçasıdır diyebiliriz.
***
Mekâna baktığımızda hedef ülkenin ekonomisi ve turizm politikası olduğunu anlamakta güçlük çekmeyiz.
Atatürk Havalimanı dış hatların seçilmiş olması yabancıların ülkeye gelişiyle alakalı. Turizm ticaret
kültür vs.
Türkiye’nin ekonomik istikrarını ve büyümesini hedef alan bir saldırı olarak değerlendirebiliriz.
***
Zamanlamaya baktığımızda ise daha büyük bir hedefin varlığından söz edebiliriz. Bir yandan İsrail ile anlaşmaya varırken öte yandan Rusya ile buzları eritmeye yönelik, iki önemli adımın atıldığı bir zaman dilimi.
Denklem bozan ve denklem kuran bir dönem.
Bu saldırının arkasında her kim varsa Türkiye’yi ikaz ediyor ve sanki ‘sen kendi başına denklem kuramazsın’ demek istiyor.
***
Her zaman söylediğim gibi bombayı patlatan ya da tetiği çeken kukla çok önemli değil, önemli olan onları yönlendiren, azmettiren zaman ve mekânı belirleyen güçlerdir.
AB dağılırken, Avrupa ekonomik krizlerle boğuşurken, Türkiye hem ekonomik büyüme sağlayacak hem de bölgedeki denklemi değiştirmeye imkân veren stratejik adımlar atıyor.
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye’nin bu gelişmesi ve ilerleyişi onları tedirgin ediyor ve bu tür alçakça yöntemlerle önünü kesmeye çalışıyorlar.
***
Bu saldırının bir anlamı da Türkiye’nin doğru yolda olduğudur.
İçimizdeki hırsı gözünü karartmış ve gerçekleri görmez hale getirmiş üç beş şaşkının hükümeti eleştirmesine kulak asmamak lazım.
Onlar hükümet ne yapsa eleştirecekler ve saldıracaklar.
Onların gürültüleri kervanı yolundan alıkoymamalıdır.
***
Cumhurbaşkanı da hükümet de bunun farkındadır ve bu saldırılar karşısında kararlılıklarını açık bir dille ifade ediyorlar.
Toplum da devletin yanında yer alarak bu tür saldırılarla yıldırılamayacağımızı ve büyük Türkiye’nin durdurulamayacağını göstermelidir.
Ne kadar gürültü yapılırsa yapılsın bu kervan yürümektedir/yürüyecektir.
Bir kuru gürültüyle kervan geri dönmez. Kervan ters dönerse topal eşek baş olur!
Nokta.
