Emperyalistlerden merhamet dilenen deðil, onlara direnen liderleri severim.
Emperyalistlere direnip ülkesini koruyan liderleri önemserim.
Kurtuluþ Savaþýmýzýn baþkomutaný Mustafa Kemal’i de en baþta bunun için sever ve önemserim.
Emperyalistlere karþý verilen ilk kurtuluþ savaþýna önderlik etmiþtir.
Emperyalizme karþý dik duran, eðilmeyen liderler denilince, Latin Amerika ülkelerinin liderleri hemen akla gelir.
Yakýn zaman önce kaybettiðimiz Küba lideri Fidel Castro, bunlarýn en baþta geleniydi.
Emperyalizmin baba ülkesi ABD’nin burnunun dibinde olmasýna raðmen, emperyalistlere hiçbir zaman boyun eðmedi.
Emperyalistler onu devirmek için bir çýkartmaya giriþti; ancak Küba halký silahlanýp darbeci Amerikan kuvvetlerini etkisiz hale getirdi.
Yine yakýn zaman önce kaybettiðimiz Venezuela lideri Hugo Chavez de emperyalizme direnen liderlerdendi.
Ýktidara gelince, dünyanýn en büyük petrol rezervine sahip Venezuela’nýn petrollerini sömüren emperyalist ABD’nin þirketlerini kapý dýþarý edip petrolleri millileþtirmiþti.
“Bu petrollerin geliri artýk sömürücü ABD þirketlerinin deðil Venezuela halkýnýn olacak” demiþti.
Bunun için emperyalistler onu bir darbeyle devirmiþ, ancak sokaklara dökülen Venezuela halký, darbecilere direnip Hugo Chavez’i yeniden iþbaþýna getirmiþti.
Fidel Castro gibi Hugo Chavez de sosyalizmi benimsemiþti.
Ama mesela onlar gibi emperyalistlere direnen Ýran’ýn eski Cumhurbaþkaný Mahmud Ahmedinejad ise Ýslamcý bir liderdi.
O da halkýyla bütünleþmiþ, gücünü halktan alan bir liderdi.
Tüm bu sýraladýðým örnekler ve benzerleri gösteriyor ki, emperyalizme karþý direnmek, ülkesini korumak isteyen liderlerin halký arkasýna almasý gerekir.
Tayyip Erdoðan da 15 Temmuz emperyalist darbe giriþimini halký arkasýna alarak püskürtmüþ bir liderdir.
Ýþte “Ülkemi emperyalistlere karþý koruyorum” diyen Suriye lideri Beþar Esad bunu anlamadý.
Halkýný karþýsýna alarak ülkesini emperyalistlere karþý koruyamayacaðýný kavrayamadý.
Kendisine muhalif halk kesimlerine karþý zalimleþti.
Bunu yapmak yerine, keþke ülkesinde demokratik seçim yapabilseydi.
Ülkenin baþýnda zorla kalmak istemeseydi.
Ve ancak halký arkasýna alarak emperyalistlere direnebileceðini, ülkeyi koruyabileceðini bilseydi.
Halepçe’de kendi halkýnýn üzerine kimyasal bomba atan Saddam Hüseyin gibi davranarak, emperyalizme karþý ülkesini koruyamayacaðýný görebilseydi.
Halký arkasýna almadan emperyalizme karþý ülkesini koruyabileceðini sanan bu gibi liderler, kendilerine de ülkelerine de yazýk etti.
Kardeþlerim; emperyalistlere karþý ikinci kurtuluþ savaþýný veriyorsak, en geniþ halk cephesini kurmak zorundayýz.
Týpký Kurtuluþ Savaþýmýzdaki gibi, farklýlýklarýmýzla birlikte bir arada olarak, bir bütün olarak emperyalistlere karþý durmak zorundayýz.
Bunu da düþmanlýklarý arttýran deðil, dostluklarý arttýran bir siyaset izlemeden baþaramayýz.
Ülke halkýnýn yarýsý karþýya alýnýrsa, bu savaþtan galip çýkamayýz.
Emperyalistler gibi yeteri kadar düþmanýmýz var; bir de birbirimize karþý düþmanlaþmamalýyýz.
Onun için öncelikle siyasetteki, medyadaki bizi birbirimize düþmanlaþtýran dili kesip atmalýyýz!