Rakamlarý bir daha hatýrlayalým. 2012 yýlýnda 257 bin 454, 2013’te 252 bin 62 kiþinin telefonlarý dinlendi. Toplam 509 bin 516 telefon numarasýndan yapýlan konuþmalar dinlenip kaydedildi. Telekomünikasyon Ýletiþim Baþkanlýðý’nýn rakamlarý bunlar... Bu dinlemelerin 2012 yýlýna ait olanlarýnýn ise kayýtlarý ortada yok. Olmasý gereken yerlerden silinip kopyalandý. Þu anda baþka bir yerde dosyalanmýþ ve gerektiðinde kullanýlmak üzere bekletiliyor. Tahmin edin nerede?
Yine ayný döneme ait dinleme iþlemlerinin 1 milyon 73 bin 136’sýný emniyet birimleri talep etti. Koskoca MÝT bile, ancak 2 bin civarýnda telefon dinlerken; emniyet bütün ülkeyi düþman ilan etmiþ milyonlarý dinliyor.
Bu rakamlar inanýlmazdýr ve muhtemelen bununla da sýnýrlý deðildir. En azýndan geriye doðru 10 yýl cemaatin kuralsýz telefon dinleme gücü hesaba katýlýrsa nasýl bir rakamla ve nasýl bir gerçekle karþý karþýya olduðumuz anlaþýlýr. Þimdi Erdoðan’ýn kayýtlarý yayýnlanýyor diye herkes büyük keyif içinde ama ayný keyfin daha büyüðünün ellerindeki sýnýrsýz kayýt nedeniyle cemaatte olduðu hatýrlatalým.
Keyifle tape bekleyenler
Herkes tehdit altýnda herkesin özel-genel hayatý kayýt altýnda diyelim de bugün keyifle internette ses kaydý kovalayanlara son hatýrlatmayý yapmýþ olalým.
Türkiye’nin muhaberat devletine, polis devletine, telekulak devletine vs. dönme ihtimalinden bahisle demokratik itiraz üretenlerin gerekçeleri bu inanýlmaz rakamlar deðildir. Yani, cemaat herkesi hiçbir gerekçe olmadan, sadece kayýt altýna alýp gerektiðinde kullanýlmak üzere dinlediði için isyan etmiyorlar. Siyasetçiler, iþadamlarý, sanatçýlar, gazeteciler, sivil toplum örgütü yöneticileri ve sýradan insanlar dinlendiði için kaygýlanmýyorlar. Kendi isimleri veya yakýnlarý o listelerde olduðu için de endiþeli görünmüyorlar.
Deðil mi ki, Erdoðan ve Erdoðan’ýn yakýnlarý dinlenmiþ ve konuþmalarý bazen montajlanarak, bazen baþý sonu kesilerek yayýnlanýyor, tamamdýr. Masum insanlarýn telefonlarýnýn dinlenmesi mesele deðildir. Yasadýþý ve ahlak dýþý telekulakçýlýk da mesele deðildir.
Mesele, ne surette olursa olsun Erdoðan’a mümkün olan en çok zararýn verilebilmesidir. Gerçekte demokratik, hukuki, ahlaki kaygý yoktur. Tek kaygý, hükümetin ilk seçimde tepelenmesidir. O yüzden kayýtlarýn nasýl alýndýðý ve beraberinde bir milyon baþka dinleme yapýlýp yapýlmadýðýnýn önemi yoktur.
Medya haberi nasýl gizledi?
Önemi olsaydý, o kayýtlarý zevkle yayýnlayan gazeteler, televizyonlar bir hayret belirtisi göstermez miydi? Gazetelere bakýyorum... Asrýn telekulak istatistikleri deðil manþet olmak, birinci sayfalarda bile yer bulmuyor. Kendi genel merkezleri ve yöneticileri de dinlenen CHP ve MHP’den de tek bir itiraz sesi yükselmiyor.
O rakamlar dehþet uyandýran boyutta olmadýðý için deðil, o insanlarý dinlemek asrýn hukuku skandalýný ifade etmediði için deðil.
Dinleyenin hükümet deðil cemaat olmasýndan dolayý susuyorlar. Sessizlik ve görmezden gelmek bundandýr. Hazýr cemaat hükümete saldýrýrken bir de çýkýp onlarýn elini mi tutacaklar?
Keþke bu kadar insaný cemaat deðil hükümet dinleseydi.
Susarak, gizleyerek, görmezden gelerek söyledikleri budur. Medyanýn da siyasetin de söylediði bundan baþka bir þey deðildir.
Ýnsanlarýn hayatlarýný dinlemek, izlemek ve kayýt altýna almak; gerektiðinde kullanmak üzere saklamak ne kadar ahlaksýz bir iþ ise; buna siyasi hesap adýna kayýtsýz kalmak o kadar ahlaksýz bir tavýrdýr.
Kimsenin þüphesi olmasýn, kaset darbesi fiyaskoyla neticelenecektir. Ama bugün susanlar ve pusuda bekleyenler bir daha demokrasi bahsi açýldýðýnda tek kelime edememeye mahkum olacaklar.