Hilmi Özkök kendisini sadece sorulan sorulara cevap vermekle sýnýrlamýþ; bildiði her þeyi söylemediði hemen belli oluyor çünkü. Alýnacak cevap için sorunun nasýl sorulduðu da önemli; soruda bir boþluk gördüðünde sorulana temas edip diðer ayrýntýlara girmiyor. ‘Aðzýndan kerpetenle lâf alýnýr’ denilen türden bir tanýk...
Buna raðmen ‘Balyoz darbe planý’ hakkýnda söyledikleri, inkâr edilenleri doðruladýðý için, mahkemenin gidiþini etkileyecek önemde...
Ergenekon davasýna bakan mahkeme önünde ikinci gün söyledikleri arasýnda çok önemliler vardý tabii, ancak en diþe dokunur olan 1 Mart tezkeresiyle ilgili sözleriydi: “ABD savaþa girmemiz için hükümet üzerinde baský yapmamýzý istiyordu, ama biz reddettik” dedi Org. Özkök ve ABD adýna baský yapan bir adý mahkemeyle paylaþtý: Paul Wolfowitz...
Soruyu soran zaten Wolfowitz’in adýný geçirmiþti. Soruda ad zikredilince Org. Özkök’ün kendisi de adý gizlemiyor...
Bunu özel olarak kayda geçirmemin sebebi, o dönemde komutanlar üzerinde yalnýzca Wolfowitz’in baský uygulamadýðý gerçeðidir. Yolu Washington’a düþen her komutan, orada bulunduðu süre içerisinde, yalnýzca Pentagon’la görüþmedi; onlarý heyecanla karþýlayan kiþiler Baþkan Yardýmcýsý Dick Cheney’in ofisinin elemanlarýydý. ABD’den Ankara’ya gelen her düzeyde yetkili, bir yolunu düþürüp Genelkurmay Baþkanlýðý’na da uðruyordu.
Aslýnda 1 Mart tezkeresiyle ilgili soruya verdiði cevaptaki sorunlu bölüm baskýyý Wolfowitz’e indirgeyen cümle deðil; ondan sonraki “Biz hükümete baský yapmayý reddettik” bölümü... Askerler de 1 Mart tezkeresinin geçmesini istiyorlardý ve bunun için hükümete baský da yaptýlar. O günlerin manþetleri bu baskýnýn ‘psikolojik harp’ örneði uygulamalarýnýn tanýðýdýr.
Hilmi Özkök yýllar sonra bile 1 Mart tezkeresinin geçmesi gerektiðini savundu. ABD’nin Irak’a Türkiye üzerinden asker gönderme kararýna Meclis’in direnmesi bazý komutanlarýn planlarýný bozdu. Özkök’ün ‘yetki aþýmý’ olduðunu söylediði ‘Balyoz Semineri’ 1 Mart tezkeresinin nasýl olsa geçeceði varsayýmý üzerine oturan bir plandýr...
Meclis 1 Mart’ta planý boþa çýkartmasaydý, ‘Balyoz Semineri’nin sesli kayýtlarýndan da biliyoruz, Silivri’de farklý bir kadro yargýlanýyor olacaktý.
Yalan mý söylüyor Org. Özkök? Haþa. Yaþananlarý kendi ‘gerçeði’ ile anlatýyor sadece... “ABD bizden müdahale etmemizi istedi” yerine “Hükümet üzerinde baský uygulamamýzý istedi” demesinde olduðu gibi kendi gerçeði gerçekte yaþananlardan farklý.
Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutaný Oramiral Özden Örnek’in günü gününe tuttuðu notlardan karargâhta neler konuþulduðunu biliyoruz. Onu bilmesek de, yönlendirme haberlerin hangi komutan(lar)ýn telefonu sonrasý gazetelere manþet olduðunu, anahaberlere taþýndýðýný tahmin etmek zor deðil. 1 Mart tezkeresi üzerine yazýlmýþ çoðu tek yanlý kitaplardan bile gerçeklerin kokusu alýnabiliyor.
Keþke Hilmi Özkök de günlük tutmuþ olsaydý... Eðer tutmuþsa keþke hiçbir sansür uygulamadan bizlerle de paylaþsa...
Tanýklýðýný küçümsüyor deðilim Org. Özkök’ün, tam tersine, kendisini kýsýtlasa bile Silivri’deki mahkeme için yol gösterici pek çok ayrýntýyý da paylaþtý.
Ýkinci günün tanýklýðý da önemliydi Hilmi Özkök’ün...