Birgül Ayman Güler’in sözlerinin ýrkçýlýk olmadýðýný söylerken samimi olduðuna inanabiliriz.
Çünkü SBF’deki diðer birçok meslektaþý gibi o da bugünün dünyasýnda yaþamadýðý için, en fazla 60’larýn kavramlarýyla düþünüp konuþtuðu için, ýrkçýlýðý dar anlamýndaki eski kullanýmýndan, sadece kafatasçýlýk veya siyahlara yönelik ayrýmcýlýktan ibaret görüyor olabilir.
Ama bunun çok da önemi yok.
Çünkü ýrkçýlýðýn aþikar kötülüðü, milliyetçiliðin/ulusalcýlýðýn ve diðer ayrýmcýlýk biçimlerinin ilk bakýþta aþikar olmayan kötülüðünü gizliyor. “Ben ýrkçý deðilim milliyetçiyim/ulusalcýyým” diyenler de aþikar olaný karþýmýza koyarak kendilerini temize çýkarmýþ oluyorlar.
Oysa bu hayatý çekilmez hale getirmekte, insanlarý yanlýþ bir temelde ayýrýp birbirine düþürmekte, nefret ve ayrýmcýlýk üretip kan döktürmekte milliyetçilik ýrkçýlýktan daha az günahkar deðil.
Güler’in sonradan açýklýk getirdiði “bilimsel” görüþleri de daha az kötü deðil.
**
Ne diyordu CHP milletvekili?
“Türk ulusuyla Kürt milliyetini eþit, eþ deðerde gördürtemezsiniz.”
Gelin, en iyimser yaklaþýmla, bu sözü “millet” ile onu oluþturan parça anlamýndaki “milliyet”i eþ deðerde görmediði þeklinde anlayalým. Bu anlamda Güler’in, partisinin de ideolojisini oluþturan ve iki yüz yýl öncesinin pozitivist ve ilerlemeci önyargýsýný tekrarlamaktan fazla bir þey söylemediði açýk. Ama ulus devleti insanlýðýn ulaþtýðý en ileri form veya matah bir þey sanmaktan fazla bir þey bu. Mustafa Erdoðan’ýn tespit ettiði gibi “devlet sahibi olmamýþ kültürel topluluklarý” devlet sahibi, dolayýsýyla “ulus” olmuþlarla eþit görmeyen bir zihniyeti yansýtýyor bu yaklaþým. Bunun da doðrudan haklarla ilgili bir sonucu olduðunu da tartýþmanýn baðlamýndan, onun “ulus”a helal gördüðü anadilde savunma hakkýný, ulusu oluþturduðunu düþündüðü “milliyet”e haram görmesinden çýkarabiliyoruz. E zaten Kürt Sorununu baþýmýza açan tam da bu zihniyet deðil miydi?
“Kürt milliyetçiliðini bana ilericilik diye yutturamazsýnýz” diyor Güler. Öyle ya, tarihte ilerleme diye bir þey varsa, bu da olsa olsa bizim milliyetçiliðimiz tarafýndan temsil edilir, ötekilerininkince deðil! Altý oktan birinin milliyetçilik olduðu bir partide “bana Türk milliyetçiliðini ilericilik diye yutturamazsýnýz” diyeceði yok onun. Kýsacasý bütün milliyetçiliklere içkin olan adaletsizlik burada da karþýmýza çýkýyor.
“Bundan sonra biz savunmadayýz, bundan sonra meþru müdafaa hakký için saldýrýdayýz.” Bu söz de kendisini devlet olarak gören ve vatandaþlarýn hak taleplerini kendisine yönelik bir saldýrý olarak algýlayan zümrenin bildik beyaz Türk kibrini ifade ediyor. Dikkat edin, baþörtüsü konusunda ayný ruh halini gördük yýllarca; bazý insanlarýn kendileri gibi olmasý, temel bir hakkýný kullanmasý, egemen zümrede þaþýrtýcý bir maðduriyet duygusu oluþturuyor. Belki de en fazla üzerinde durulmasý gereken sözü buydu Güler’in. “Kürdün anadilde savunma yapmasýnýn size ne zararý var ki bunu bir saldýrý algýlayýp savunmaya geçiyorsunuz?” diyen de çýkmadý pek.
Ama Güler bir konuda çok haklý.
Bu hem devletin, hem de CHP’nin programýdýr bu ülkede. Muhayyel, yani hayali bir “ulus” adýna bugün varolan toplumun, kanlý canlý bireylerin haklarýný reddetmek, tam da Kemalizm deðil mi? CHP’nin ideolojisi bu deðil mi? Güler 1961 ve 1982 Anayasalarýndan farklý bir þey mi söylüyor?
Belki asýl sorulmasý gereken þu: Neden saðda, solda ve Ýslami kesimde pek çok kiþi, Güler’in çok haksýz, adaletsiz ve zalimce sözler söylediðini bir þekilde hissettiði halde bundaki kötülüðü teþhis ve ifadede zorlanýyor?
Onlarýn da ayný enfeksiyona az veya çok maruz kalmýþ olmasýyla bunun bir ilgisi olabilir mi?
Devletçiliði ve milliyetçiliði reddetmeden Güler’i tutarlý biçimde eleþtirebilir misiniz?..
Kalmazsa kalmasýn!
“Oralara gönderecek subay kalmadý” diyor Baþbakan Erdoðan.
Eðer hukukun gereðini yapmak söz konusu olduðunda general kalmayacaksa kalmasýn.
Bu adaletin sorunu olamaz.
Kaldý ki, hukukun gereðini yaptýðýnýzda orduda general kalmýyorsa, o kurum zaten çoktan ifsat olmuþ demektir ve hepimiz daha en baþtan tehlikedeyiz demektir.
Böyle bir durumda adalete “kazmayý daha derine vurma,” “tahliye et” veya “ceza verme” anlamýna gelecek telkinlerde bulunmak yerine, tam tersine, soruþturmayý derinleþtirmektir yapýlmasý gereken.
**
Ordunun morali bozulacakmýþ!
Bu ülkede morali bozulmasýn diye kaygý duyulmasý gereken sadece askerler mi?
Onlarýn morali bozulacak diye 75 milyon insanýn kaderini, darbe zanlýsý olup henüz aklanmamýþ, hukuk dýþý iþlere bulaþmaktan yargýlanan þüpheli bürokratlarýn eline býrakamazsýnýz.
Onlarýn morali söz konusuysa bizim de vatandaþlar olarak can güvenliðimiz söz konusu.
Savaþ olur, ülke iþgal edilir diye de korkmayýn.
Hukuka baðlý siviller tarafýndan yönetilen bir ordu, kendisini hukukla baðlý saymayan generallerin yönettiði baþýbozuk bir ordudan iyidir.
Savaþta bile.