Biraz tiyatroya, biraz edebiyata, biraz plastik sanatlara, biraz sanat çevresinden zarif insanlara doydum geçen haftasonu... TÜYAP’ýn kitap ve sanat fuarlarýný ziyaret ettim, söyleþilere katýldým, birkaç kitap aldým... Hatta bunlardan Gündüz Vassaf’ýn “Ýstanbul’da Kedi” adlý þiir - romanýný okudum bile! Ýçinde yer alan çok sayýda kedili sanat eserini Gündüz Vassaf bizzat seçmiþ. Dolayýsýyla þiir- roman - albüm diye tanýmlamak gerek uygarlýk tarihiyle güncel siyasetin, edebiyatla plastik sanatlarýn ve kediyle insanýn buluþtuðu bu özel kitabý.
ARTIST’te sergilere göz attým; Sanatçý Onur Ödülü alan Nevhiz’in sergisini ve Koleksiyoner Onur Ödülü sahibi Ceyda ve Ünal Göðüþ’ün koleksiyonunu gezdim. Nevhiz, iþlerinden kadýn olmanýn bütün acýlarýnýn ve oyunbazlýðýnýn yansýdýðý iþlerini yüreðinin renklerine boyamýþtý, izleyene de bulaþýyordu. Göðüþ Koleksiyonu’nda Leopold Levy, Salih Coþkun ve Ferit Ýþcan’ýn eserlerini görmek heyecan vericiydi.
***
Ýstanbul’a ‘kesin dönüþ’ yaptýðým son bir haftada deli gibi iþlere gömülürken sinema perhizi yaptým! Sigarayý býrakanlar gibi övünmüþ olacaðým ama dün film izlemeden dokuzuncu günümü doldurdum! Bugün perhizi bozacaðým artýk, Tunç Þahin’in Uygar Þirin’in romanýndan uyarladýðý “Karýþýk Kaset”i izlemezsem olmaz! Ama þu film festivalsiz dönemde birkaç oyun izleyip birkaç kitap okuyabilir, birkaç da sergi gezebilirsem ne mutlu bana... Bu sakin günler göz açýp kapayýncaya dek geçer ve Ocak ortasýný bulduk mu film festivalleri yine üzerime hücum eder! Aklýmýn kaldýðý filmleri “Gone Girl”ü, “Interstellar”ý, “Unutursum Fýsýlda”yý aradan çýkarýrým elbet!
Haftasonunun en ayrýcalýklý keyfi Tiyatro Kedi’nin “Annemin Þoförü” adlý yeni oyunun galasýna katýlmamdý. Sahnelerimizin de beyazperdenin de seçkin oyuncusu Suna Keskin, Adana Altýn Koza Film Festivali’nde söz etmiþti yeni oyundan... Koþa koþa gittim, gittiðime deðdi. Hakan Altýner’in yazýp yönettiði oyunda, Keskin’in yaný sýra Atila Pekdemir, Selda Özbek Orpak ve Damla Cercisoðlu rol alýyor. Tam da oyundaki gibi annesinin biricik kýzý olmamdan ve ona yeterince zaman ayýramayacak kadar çok çalýþmamdan kaynaklanan suçluluk duygusundan mýdýr nedir, “Annemin Þoförü” bir komedi olmasýna raðmen beni doðrudan etkiledi. Sanýrým yalnýz kalan ebeveyniyle hak ettiði gibi ilgilenmek istersen günümüz hayatýnýn kalabalýðýnda, iþ koþuþturmasýnda, özel alanýmýzý da iþgal eden teknolojik devriminde bunu baþaramayan bir kuþaðý ve evlatlarýn yerine boþluðu dolduran emekçileri anlatan bu komediyle baþka pek çok izleyici de özdeþleþecektir.
“Annemin Þoförü” ‘80’li yýllarýn sonunda baþlayýp 2000’li yýllarýn ortasýna gelen yaklaþýk 15 yýllýk bir dönemde geçiyor. Kocasýyla çalýþýp didinerek bir hayat kurmuþ olan Neveser Haným, trafikte bir dalgýnlýk aný yaþayýp kaza yapýnca, bir de bu kazada polis otomobiline çarpýnca kýzýnýn zoruyla direksiyonu bir profesyonele býrakýyor... Gönülsüzce... Ben kendi kendime yeterim, her iþimi kendim görürüm, baþkalarýnýn yaptýðý iþi beðenmem diye her tür yardýma ve yardýmcýya ayak direyen annelerle büyüdük ve onlarla yaþlanýyoruz... O meþhur anne inadýný kýrmak pek mümkün deðildir... Ama oyun bu ya, Neveser Haným’ýn kýzý allem edip kallem edip pavyon sahnelerini býrakan Nazmiye’yi yardýmcý, Karadenizli bir ailenin sekizinci çocuðu olan Dur’u (hikayesini oyunda dinlersiniz) þoför olarak annesine kabul ettiriyor! Devir deðiþtikçe, Neveser Haným yaþlandýkça bu dörtlünün arasýndaki iliþkiler de deðiþiyor, farklý formatta bir aile oluþuyor...
Suna Keskin’in bütün karizmasýnýn yansýttýðý oyunu izlemek için peþinde koþmanýz lazým: Yarýn Kozyataðý’nda öbür gün Sabancý Sahnesi’nde 24 Kasým’da Kenter Tiyatrosu’nda sonra Ankara, Birecik ve Ýzmir’de... Tiyatro Kedi’nin web sitesinden, Biletix’ten takip edebilirsiniz.