''Vicdanýn mekanýdýr kalp. Yerlere Göklere sýðmayan Allah'ýn yeridir. Kalbin hukukunu önemsemeyenler sadece yaþadýklarý günü ziyan etmezler. Ýnsansýzlýk kehanetidir onlarý bekleyen. Kazýk çakmak, donmak gibi bir þey bu, eski muktedirlerin konaklarýnda þimdi cinler koþuþturuyor'' (2004 Palmira Notlarýmdan)
***
Kocamustafapaþa'da, Kuvayi Milliye Caddesi üzerinde Ramazan Efendi Camii var. Mimar Sinan'ýn vefatýndan (1588) birkaç yýl evvel inþa edilmiþ. Büyük Haliç yangýnýnda yanmýþ. Hammamizade Ýsmail Dede Efendi tarafýndan ihya edilmiþ.
Mahalle arasýndadýr. Kubbesi yoktur. Ahþap çatýsý ile ilk baktýðýnýzda konaðý anýmsatýr. Aslýnda Hüsrev Çelebi tarafýndan tekke-dergah maksadýyla inþa ettirilmiþ. Ýsmini Halvetilerin Ramazaniyye kolunun kurucu mürþidi olan Ramazan Efendi'den aldýðýný yazmýþtýr Semavi Eyice. Tekke ve Zaviyeler kapatýlýnca, tevhidhane kýsmý dýþýndaki müþtemilat iptal edilmiþ. Ama halen Kocamustafapaþa'nýn ýþýl ýþýl yanan bir kandili gibi parlar Ramazan aylarýnda. Þimdilik tadilatta uyuyor... Ýnþallah uyandýðýnda, baþýna kötü þeyler gelmiþ olarak doðrulmaz, zira bizde tadilat, restorasyon çoðu kez berhava veya imha þeklinde iþliyor...
Retro meraký deðil bu. Retro'ya hep mesafeli durdum, yüzeysel ve kullanýþlý bir makyajdýr çünkü retro... Bir tür zevkçilik. Bizdeki tahatturun yerini tutamaz. Kalbin sýzlayarak hatýrlayýþý yani. Ve o hatýrlayýþ sýzýsýndan bir tramplen gibi hýz katarak kendine, ruhun varoluþ hakikatini keþfetmesi...
Bu camiyi bize sevdiren kiþi, rahmetli yazar Afet Ilgaz Haným'dýr.Prof. Sevgi Kurtulmuþ, Dr. Zehra Kilitçioðlu, Dr. Havva Sula, Dr. Aiþe Sula, Mimar Hasibe Turan, Ecz. Yýldýz Ramazanoðlu ile birlikte bir okuma grubumuz vardý. Afet Abla'nýn Yaman Dede'ye ait eski harflerle basýlmýþ orta boy bir þiir risalesini, gözleri ýþýldayarak bizlere gösterdiðini hatýrlýyorum. Bu kitabý bana ayýrmýþtý. Þimdi akýbeti nedir bilmiyorum, Afet hanýmýn evrak-ý metrukesine Ömer Lekesiz bey mukayyet olacaktý. Edebiyatçý Aiþe Kara Haným da malumatlýdýr, Afet Haným ikisine pek deðer verirdi.
Bizde hüzün her þeye galip gelir. Hüzün bizi kalendermeþrep ve kendisine aþina bulur her zaman. Neredeyse ziyankarlýk diyebileceðimiz þekliyle, terk edilmiþ evraka sahip çýkmamak, çýkamamak vardýr bizde, bir tür Þark mahcubiyeti. Kaderciliðimizdendir bu, ölüm, veda ve ayrýlýklarýn içinden, ''hal'' olarak geçebilmek olgusu.
Afet Ilgaz, ''Kocamustafapaþa semti üç efendilidir'' derdi bize... Sümbül Efendi, Merkez Efendi ve Ramazan Efendi, üç güzide kandilidir bu mevkiin derdi. Bize Ramazan Efendi Caminin kestane aðaçlarýndan bahsederdi. Bu aðaçlar sessiz ve çalýþkan halleriyle çerkes gelinlerini andýrýrlar, Ýstanbul'a anlamýný veren erguvan, ýhlamur veya mor salkým gibi mekan ve zamaný güzel kokularý, renkleri ile ele geçirivermezler mesela. Sessizce, harika gölgeler, sükunetler baðýþlarlar. Ama insanýz ya biz. Meyveli aðacý taþlarýz.
***
Siyaset, ne kadar sert ve giderek ne kadar da insansýz hale geliyor. Rahmetli Afet Ilgaz'ý solcuyken de okurduk, Hikmet Kývýlcýmlý'yý bize sevdiren kadýndýr. Afet hanýmý yaþadýðý hidayet dönüþümünde de alakayla izledik, mistik sorularýyla dikkat çekerdi, Refah Partili dönemlerinde birlikteydik, edebiyattan sinemaya mahrem ve kamusal macerasýna tanýklýk ettik. Yeniçað günlerinde bize yönelttiði kesif muhalefetini de hatýrlýyorum. Son tekbirleri ve leylak kokulu tabutunun kimlerce taþýndýðýný da. Cenaze çýkýþýnda baþým dönmüþ düþmüþtüm. Jest mi denir, hukuk mu, hatýra mý... Ama saygý güzel þey ve çok deðerli, insaný insan kýlan þeref veren bir hukuk bilinci...
Þimdilerdeyse feci, çok acýmasýz bir otomatik portakala hapsolduk hepimiz. Medyada da siyasette de muhalefet yok, tartýþma yok, sadece imha var... Ölümün olduðu yerde, bu kadar kötü, hoyrat ve açgözlü olmaya deðer mi diyor insan...
Çocukluðumda Fýstýkaðacý'nda, Sultantepe'de, Tunusbaðý'nda, Florya'da kestane aðaçlarý çoktu. Ama þimdi aðaç yerine gökdelen, göktekmeleyen dikmeyi tercih ediyor insanlar.
Ahirzaman þehirlerinde aðaçlarýn baþýna kötü þeyler geldi... Güvenecekleri daðlara karlar yaðdý... Son kalan kestane aðaçlarýnýn ne zaman açacaðýný artýk kimse bilmiyor, bilmek de istemiyor.