Kibir azabý

Umarým “ Açýk söz ameliyatý” baþarýlý geçer. Açýk söz, hani þu patavatsýzlýkla karýþtýrýlan. Hani kendisine “dobra” desinler diye biriktirdiði bütün atýk sözleri yaðma edenin sýðýndýðý Açýk Söz

Benim açýk sözden anladýðým , içine sinek düþmemiþ berrak su. O halde bir yudumla, Bismillah diyerek baþladýðým þu satýrlarý okuyan herkese selam olsun.

Yeniden baþlamak için kitabý deðiþtirmeye gerek yok sayfayý çevirelim yeter.

Kelimeleri seviyorum ama aksesuar olarak kullanmayý deðil bizzat o kelimeleri giydirmeyi seviyorum. Çocukken de severdim hatýrlýyorum. Kardeþimle ayný yaþý kullanýyorduk çünkü ikizdik. Hala öyleyiz. O, okumayý benden önce öðrendi. Yaþýmýz beþ.

Herkes kafasýnýn çok iyi çalýþtýðýný söylüyor onu tebrik ediyordu. Hiç kýskanmadým ama kendi kafamý deðil onun kafasýný kullandým. Nasýl olsa sevilen bir kafaydý ekonomik davranmayý seçtim. O benim iç sesim olmuþtu , ben onun hoparlörü. Bulduðum her þeyi ona okutuyordum. Gýrgýrýn üstündeki yazýyý, üzerimize örtülen çift kiþilik battaniyenin etiketini, annemin mide ilaçlarýný, nenemin haplarýný, caným babamýn hutbelerini, salça konservesinin markasýný , yan apartmanýn adýný “ Seher Apartmaný” hiç unutmuyorum. Kýsacasý o benim güftem ben onun bestesi , detone olsak da arada, öyle güzel yaþayýp gidiyorduk.

Çocukluk alçalmadan alçak gönüllü olmayý öðretti bana. Ýkizim de benim merhamet üniversitem olmuþtu. Ben onun kalbinden mezunum.

Ben de diðer çocuklar gibi ilkokul birinci sýnýfta okumayý öðrenmiþtim lakin kelimelerle oynama zevkim yokluktaki rütbemdi. Annem “ Ne oynayacaksan oyna ortalýðý daðýtma titizliðinde” yaklaþýyordu olaya. Olsun onun yaklaþmasý bile güzeldi.

Bir ajanda sahibi olmuþtum. Öyle sene baþýnda halý markasýnýn promosyon ürünü. Kim bilir nerede o ajanda þimdi, belki de sayfalarýný rüzgar çeviriyordur ..

O ajanda ev temizliði esnasýnda annemin eline geçmiþ. Yazdýklarýmý okuduðunda verdiði tepki, bana ilk ikramýydý. Sayfalarýný karýþtýrýp “ Esra sen bunlarý kafandan mý yazdýn” diye sordu. Durup yüzüne baktým, annem kafamýn çalýþtýðýný ima ediyordu sanýrým. Öyle titiz bir annem var ki hepimiz ciltlenmiþ kitap gibi gýcýr gýcýrýz o zamanlar. O hesap.

Þimdi ayný soruyu kendime soruyorum “ Sen bunlarý kafandan mý yazýyorsun Esra”?. Cevap veriyorum evet kafamdan yazýyorum ama tashihi kalbim yapýyor.

Sanýrým bütün uzatma kablolarýn bittiði baðlantý noktasýna geldim. Kalbimizle yapmadýðýmýz her iþin ortasýna kibirden kaleleri dikiyoruz. Alçaklarýn takoz olarak kullandýðý stepne “ Kibir”. Nefsin gýdasý Kibir. Zalimlerin baþ ucu kitabý “ Kibir”.

Kibir kalbe muhaliftir. Bu topraklý olmayan ama bu topraklarda yaþayan muhalefetin ilk yardým çantasý kibir.

Bir lokantanýn köþesinde patates artýklarýný yediði için öldüresiye dövülen Suriyeli Halil’in zalimi kibir.

Elazýð'daki depremde avuçlarýný kanatarak enkaz altýndan bir anneyi çýkaran Mahmut’un gözüne “ Suriyeliler defolsun” baþlýðýný sokan kibir!

Yasin Börü’nün deþilmiþ vücudunu annesinin bebekken öptüðü beninden teþhis ettiren, ona uyanacaðý bir sabah , böleceði bir ekmek býrakmayan , onu merhametinden vuran kanlý gaddarlarýn makyaj pudrasý kibir.

Bu topraklara hasetten hasat uman modifiye hendek kazmalarýnýn motivasyonu kibir.

Seyyar villa terliðini “ Fiþini takamazlar” diye baðýrtan þeyin adý kibir!

Duþakabinenin kem bakaný hatunu, “ Maliyeti yüksekse doðal gazý çýkarmayalým” diyerek gaz vanasýna döndüren de kibir! Muhterisliðin kibri.

Raf ömrü tükenmiþlerin nefretlerini fýrsat reyonuna dönüþtürme çabalarý da kibir!

“Iþýklar yanýyor” diyerek vesayetin el feneri olduðunu ispatlayan , faturasý yüksek gelince zekamýzdan kýsmaya kalkan, ona Eski Türkiye’yi özleten sefaletin adý kibir! Ahmaklýðýyla kendini çarpan Yýldýrým’ý

Ýstifa ettirmeyen acizliðin adý Vesayetin kibri.

Azerbaycanlý kardeþlerimize yeniden Hocalýyý yaþatan þeref züðürtlerini gördük. Bir yaþýndaki bebek Medine Þahnazarlý .

Býraksaydýnýz baba diye seslenmeyi öðrenecekti.

Býraksaydýnýz çalmaya kalktýðýnýz topraklarýnda yýkamayacaðýnýz kardeþlik kaleleri dikecekti.

Babasýnýn kucaðýný yavrusuna musalla yapan alçaklarý görüp “ Edebiyat sanat her zaman barýþtan yana olmalý” diye yazan Fetönün kahve köpüðü beni duyuyor musun?

Türkiye'yi ve kardeþlerini ne kadar satarsam o kadar çok satarým diye düþünen romantik para bandý. Ortada savaþ yok, katliam var. Shakirtliðini yaptýðýnýz sirk çadýrýna söyleyin “ iki yürek bir beden” kalmaya devam edeceðiz.

Kibriniz öldü lakin azabýnýzý da izbenizde yaþayýn.

Bize sýçratmayarak!!!

Esra Elönü [email protected]