Dünkü yazýda, Kýbrýs konusunun, hele de son 75 yýlýmýzýn en temel dýþ ve iç siyaset konularýndan birisi olduðunu dünkü yazýda anlatmaya çalýþmýþ ve yazýmýzýn son paragraflarýnda, 'Ýngiltere, Yunanistan ve Türkiye arasýnda 1959-60'larda imzalanan Londra ve Zurich andlaþmalarýyla, bu üç ülkenin garantörlüðü altýnda bir Kýbrýs Devleti kurulduðunu, bütün devlet kadrolarýnda da 2 Rum ve 1 Türk olmak üzere bir devlet yapýlanmasý oluþturulduðunu, Makarios'un bu devletin cumhurbaþkaný, Dr. Fâzýl Küçük'ün de Cumhurbaþkaný Yardýmcýsý.. olduðunu' belirtmiþtik.
*
Ve amma bu Hükûmet bir türlü toplanamýyordu. Makarios da bunu istiyordu, esasen.. Dahasý, Makarios, Londra -Zurich Andlaþmalarý'ný imzalayan Adnan Menderes ve bakanlarýnýn vahþice idâm edildiðini, dünyasýnýn her etkili mahfilinde de anlatýyordu.
Yine ayný günlerde, 22 Kasým 1963'te öldürülen Amerikan Baþkaný John F. Kennedy'nin cenaze töreninde Ýsmet Ýnönü ile Washington'da bir araya gelen Fransa Baþkaný General Charles De Gaulle, 'Paþa, Fransa, Kýbrýs adasýný bir Yunan adasý bilir.' diyordu; kesin bir tavýrla..
Ve Kýbrýs' tan kötü haberler geliyordu, Türk köylerindeki Rûm baskýnlarý ve kanlý neticeleri Türkiye'yi cevap vermeye zorluyordu.. Nitekim, 1964 yazýnda Türkiye, Kýbrýs üzerine birkaç bombardýman uçaðýný gönderip bazý noktalarý bombardýman ettiriyor ve Cengiz Topel isimli bir pilot binbaþýnýn uçaðý vurularak düþürülüyor; yaralý olarak Rumlarýn eline düþen o pilot, iþkenceler altýnda öldürülüyordu.
*
Ama, o bombardýmanýn devamýnýn gelmesi beklenirken, devamý derin bir sessizlik oluvermiþti.. Sebebi de izah edilmiyordu. Kamuoyunda ise, Amerika'nýn Türkiye'yi tehdit ettiði yayýlýyordu. Nitekim, 6 kadar sonra, matbuat aracýðýyla kamuoyuna yansýtýlan 'Johnson Mektubu' tabloyu açýkça ortaya koyuyordu.. Kennedy'nin öldürülmesiyle Amerikan Baþkaný olan Johnson, Türkiye'nin Kýbrýs'a, bir kez daha benzer müdahalesi olursa, 'bütün limanlarýnýn, hava alanlarýnýn, demiryollarýnýn, iktisadî kuruluþlarýnýn bombardýman edileceði' tehdidini savuruyordu..
Arkasýndan da, Makarios Yönetimi, Türk tarafýnýn devlet mekanizmasýnýn iþletilmesine katýlmayýþý yüzünden, kamu hizmetlerinin sürüncemede kaldýðýný; bu yüzen, Rûm tarafýnýn, Kýbrýs Cumhuriyeti'nin uluslararasý hukuk açýsýndan tek temsilcisi olarak kabul edilmesini istiyor ve bu taleb, BM Genel Kurulu'nca kabul ediliyordu.
Ve Kýbrýs Devleti'ni halen de, o BM Genel Kurul yetkilendirmesine dayanarak Rum tarafý temsil ediyor..
Türkiye'nin nüfusu o zamanlar, 25-26 milyon civarýndaydý ve nüfusun yüzde 80 kadarý köylerde yaþýyordu, ama, köylü, karnýný doyurabilecek mikdarda ziraî üretim yapamýyor ve Amerika'dan gelecek buðday gemileri gecikecek olursa aç kalacaðýmýzýn korkusu kamuoyunda dillendiriliyordu.. (Ayný Türkiye'nin bugün 90 milyona ayaklaþan nüfusuyla, ülkenin buðday ihtiyacýný karþýladýðýný hatýrlamakta fayda olsa gerek..)
Ve Yunanistan'da, 1967'de Papadopulos ve Patakos gibi darbeci subaylarca, bir askerî darbe yapýlarak Krallýk yönetimine son verilmiþ bir Albaylar Cuntasý iktidara gelmiþti.. Türkiye ise, sadece Kýbrýs'daki Türk halkýný korumak için deðil, Türkiye'nin batýsýndan ayrý olarak, güneyinden de sýkýþtýrýlmamasý için, teyakkuz halinde bulunuyordu..
Makarios'un Cunta ile yýldýzý barýþmamýþtý . Ýþte öyle bir sýkýntýlý Temmuz-1974 ortasýnda, Kýbrýs'ta, Nikos Samson isimli bir Yunan Ýstihbarat elemaný, Makarios yönetimini deviriyor, ortalýktan kaybolan Makarios'un Ýtalya'ya kaçtýðý anlaþýlýyordu.
Kýbrýs'da Yunanistan'la birleþme kararý alýp, 'Enosis'i ilân edebilirdi..
Türkiye, Kýbrýs Cumhuriyeti'nin üç garantöründen biri olarak duruma ortaklaþa müdahale edip, kamu düzenini tesis etmek istediyse de, Yunan Cuntasý oralý olmadý.. Ýngiltere de oyalamaya kalkýþýnca, Türkiye daha fazla gecikmenin aðýr bedelleri olacaðýný düþündü ve tek baþýna müdahaleye karar verdi..
Ancak, Amerika ve NATO, Türkiye'ye 'bu müdahalesinde kendi silahlarýnýn kullanamayacaðýný' açýklayýnca, Libya lideri Muammer Gaddafî'nin uçaklarý ve diðer silahlarý imdada yetiþti.. Ve 20 Temmuz 1974 sabahý müdahale etti..
Ve amma, bu müdahaleden en çok faydalananlardan birisi de Makarios oldu. Çünkü, kaçtýðý Ýtalya'dan geri gelip makamýna yeniden oturdu.
Yunan Cuntasý çöktü.. Eski Yunan Baþbakanlarýndan ve on yýllardýr Paris'te yaþayan Karamanlis Yunanistan'ýn baþýna getirildi.
*
Türkiye içinde ise..
'Türkiye, Lozan'dan beri ilk kez bir askerî yöntemle toprak kazanýyor' diyenler oldu..
Baþbakan Yardýmcýsý Erbakan, daha çok Ýslamî terimleri kullanýp, 'Bir kandil akþamýnýn öncesinde ikindi vaktinde askerimiz Magosa'ya girdi..' deyip, 'fetih'ten bahsederken; Ecevit de, bir tarafdan, 'Biz Kýbrýs'a fetih niyetiyle gitmedik.. Barýþ için gittik Kýbrýs'a..' diyor; diðer tarafdan da, tarafdarlarý olan kemalist-sol-laik kesimler, miðferli Ecevit posterleri ve 'Kýbrýs Fatihi Karaoðlan Ecevit' sloganlarýný daða-taþa yansýtýyorlardý.. Dahasý, Ecevit, yapýlacak bir 'erken seçim'le tek baþýna iktidar rüyasý görüp, Erbakan'la hükümet ortaklýðýný bozuyor, amma, Meclis, 'erken seçim' kararýný reddedince.. 'Demirel- Erbakan- Türkeþ - Feyzioðlu'dan müteþekkil 4'lü, MC hükümetleri döneminde, Türkiye daha sert bir 'sað-sol kavgasý' ve anarþi-terör ortamýna ve de 12 Eylûl 1980 Askerî Darbesi'yle noktalanacak bir sürece giriyordu..
*
Amerika ise, NATO'nun Güneydoðu'sunda bir kopma olmamasý için, göz yummuþtu.. buna raðmen, Yunanistan NATO'dan ayrýldý.. Ama, Kenan Evren döneminde Türkiye'nin kabulüyle yeniden döndü..
Kocatepe Zýrhlýmýzý , kendimizin nasýl batýrýp, yüzlerce askerin Akdeniz'de boðulmasý faciasýný ise, bugün daha fazla açmayalým.. Ama, o zýrhlýnýn komutaný olan G. E'nin, Ýsrail'li denizciler tarafýndan kurtarýldýðýný ve sonra Deniz Kuvvetleri Komutaný bile olduðunu ve Erbakan'ýn Baþbakanlýðý sýrasýnda verilen bir yemekte sofrasýna raký getirtmesiyle þöhret kazandýðýný ve Ýsrail'e þükran borcunu ödemekte ihmal göstermediðini de burada kaydetmeden geçmeyelim.
Kýbrýs'ýn Müslüman tarafýnýn bugün, Kilise ve Rum tarafýnýn tarihî hesaplaþma planlarýna karþý ne gibi bir manevî donanýma sahib olduðunu ise.. Baþka zamanlarda , inþaallah..