Ýki gün önce Star Gazetesi Dýþ Politika Koordinatörü ve yazarý Nuh Yýlmaz, Dýþiþleri Bakaný Davutoðlu’nun Rum tarafýna üç (ama gerçekte iki) seçenekli bir plan sunulduðunu söylediðini yazdý.
Plana göre BM parametreleri içinde tek devletli çözüm için çalýþýlacak, olmazsa iki devletli çözüm için masaya oturulacak. Çözüme kadar geçecek süredeyse hidrokarbon yataklarýnýn Türkiye’nin vetosu olmadan kullanýlabilmesi için Türk tarafýnýn haklarý gözardý edilmeyecek. Haber ilk okunduðunda Davutoðlu’nun söyledikleri her ne kadar tehdit içeriyor gibi görünse, metaforik olarak kullandýðý “Taksim” kavramý adanýn iki tarafýnda rahatsýzlýk doðurabilecek olsa da, aslýnda Rum tarafýna yapýlan teklif son derece makul ve zihin açýcý nitelikte.
Çünkü Davutoðlu karþý tarafa müzakereye hazýr olduðu mesajýný veriyor, müzakerelerin takvime baðlanmasýný talep ediyor, çözüme kadar geçecek süre içinde Rumlarýn hidrokarbon yataklarýný kullanabilmesinin yolunu açýyor. Ýlle de “bu yataklar bizim” demelerinin iki devletli çözümü kabul etmiþ olacaklarý anlamýna geldiðini belirtiyor.
***
Belki bazýlarý bu teklifi, özellikle de Davutoðlu’nun açýklamasýný zamansýz ve yersiz bulacaktýr. Rumlarýn içine düþtükleri ekonomik, dolayýsýyla da siyasi ve sosyal kriz aþýlmadan bu tür bir açýklama yapýlmasýnýn zaten zor durumda bulunan, ama çözüm yanlýsý olan Cumhurbaþkaný Anastasiades’i daha da zora sokacaðýný söyleyecektir. Ama unutmayalým ki Davutoðlu sadece çözüm önermiyor, çözüme kadar geçecek süre içinde Kýbrýs Rum ekonomisini rahatlatacak tedbirlerin uygulanabilmesi için pratik çareler de öneriyor.
Davutoðlu önceliði belli ki tek devleti çözüme, Rum ekonomisinin rahatlamasýna veriyor. Talebi, takvim ve Türk tarafýnýn çýkarlarýnýn da korunmasý. Türkiye sonsuza dek müzakere etmek istemiyor, BM parametreleri bazýnda çözemeyeceksek iki devletli çözümün hangi þartlar altýnda gerçekleþeceðini konuþalým diyor. Umarýz bu çaðrý Rum tarafýnca doðru algýlanýr, krizin ilk badiresi atlatýldýktan sonra kendilerini düþtükleri durumdan kurtaracak mucizenin çözüm olduðunu fark etmelerine yardýmcý olur. Aksi takdirde ENI boykotunun gösterdiði gibi Türkiye üzerlerindeki baskýyý arttýracak. Ýsrail ile olan iliþkilerin normalleþmesini, Türkiye’nin küresel aðýrlýðýnýn artmasýný da doðru okumak zorundalar. Arap Baharý Kýbrýs’ýn içinde yer aldýðý coðrafyanýn tüm siyasi dengelerini deðiþtirdi. Münhasýr ekonomik bölge sýnýrýnýn belirlendiði Mýsýr artýk eski Mýsýr deðil. AB içindeki dengeler de tamamen farklýlaþtý.
Hepsinden önemlisi Türkiye’nin, Kýbrýslý Türklerin beklentileri deðiþti. Kendi ayaklarý üstünde durabilen, Kürt sorununu dahi AB’ye referans vermeden çözebilen bir Türkiye’nin AB üyeliði uðruna Kýbrýs’ta fedakârlýk yapmasý, Annan Planý gerisinde kalan bir “tek devletli” çözüme razý olmasý imkansýz.
***
Kýbrýslý Türklerin deðiþimi ise çok daha dramatik. AB üyeliði, izolasyonlardan kurtulmak, güneyin refah seviyesine ulaþmak için 24 Nisan 2004’te çözüm için oy veren çoðunluðun bir daha bulunmasý bence artýk çok zor. Eminim Rum tarafýnýn yaþadýklarýna bakanlar iyi ki zamanýnda birleþmemiþiz diyordur.
Güneyin ekonomisinin daha da zorlanmamasý, bir arada yaþama iradesinin iyice ölmemesi için çözüm sürecinin, müzakerelerin bir an önce baþlamasý þart. Gecikme Türkiye’nin baskýsýnýn artmasýna, Türk tarafýnýn çözümden iyice uzaklaþmasýna yol açar.
Çözümse herkesin kazançlý çýkmasýný saðlar. Rumlar krizden daha kolay kurtulur, daha az acý çeker. Türkler doðal kaynaklardan pay alýr. Türkiye gazýn Avrupa pazarýna baðlandýðý nokta olur. Ýzolasyonlar, ambargolar karþýlýklý olarak kalkar. Kýbrýs sorununun çözümünden Ýsrail de, Yunanistan da, Amerika da, Avrupa da fayda saðlar. Yeter ki biri ilk adýmý atsýn, çözüm konuþulsun, taraflarýn birbirine güven duymasýný saðlayacak kanallar oluþturulsun. Yanlýþ anlaþýlmalarýn önüne geçilsin...