Kýlýçdaroðlu Adil Öksüz’le ne konuþtu?

Darbe sabahý Akýncýlar üssünde yakalanýyor, bir gece gözetim altýnda tutuluyor, sorgulanýyor, hâkimleri “tarla bakmaya geldiðine” inandýrdýðý için 20 dakika içinde salýveriliyor.

FETÖ’cülerin hava kuvvetleri imamý olduðu söylenen Adil Öksüz’den söz ediyorum.

Hikâyesini okuduðumda (neredeyse 20 yýl boyunca öðretim görevlisi olarak çalýþýyor, ama üniversiteden pek az kiþi “varlýðýnýn” farkýnda) aklýma John Le Carre’nin “uykudaki” kahramanlarý geldi... “Köstebek” romanýnda var böyle tipler... “Panama Terzisi”nde de var...

Bu “varlýðýndan” haberdar olunamayan, çevresindeki kiþilerin bile “Sahi, böyle biri vardý. Ayný üniversitede çalýþtýk. Çok silik bir karakterdi. Demek ki mühim bir adammýþ” dedikleri Adil Öksüz’ün, sonradan “görüntüleri” çýktý ortaya.

Evet, mühim bir adammýþ.

Fetullah Gülen’le diz dize görüntüleriyle birlikte, vaktiyle iþlediði cürümler de ortaya çýktý. “Himmet mekanizmasý”nýn mutemet elemanlarýndan biriymiþ, iþadamlarýna yönelik bazý kumpaslarda rol almýþ.

Problem, bu “çok mühim eleman”ýn yakalandýktan sonra salýverilmesi...

Bir iddiaya göre, Adil Öksüz kaçmadý. Yani, devletin elinde...

Sadece “kaçmasýna göz yumulmuþ gibi” yapýldý ama kýsa sürede ele geçirilerek, “takas elemaný” olarak kullanýldý ya da önümüzdeki vadede kullanýlacak.

Bir rivayete göre, Adil Öksüz “itirafçý” yapýldý.

Bu iþlerin gizli tutulmasý gerektiði için (çünkü itirafçýlarýn güvenlik problemiyle karþýlaþmamalarýna özen gösterilir, “yüksek korumaya” alýnýrlar), “kaçmýþ da aranýyormuþ gibi” yapýlýyor. Bir tür þaþýrtmaca taktiði uygulanýyor.

Bilmiyorum...

Bunu, iddia sahipleri biliyor.

Ýstihbarat iþlerine meraklý gazeteci aðabeyimiz (çünkü Adil Öksüz’ün devletin elinde olabileceðine iliþkin ilk uçurma haberleri onun kaleminden okuduk) açýklarsa, Adil Öksüz’ün ne karþýlýðýnda rehin tutulduðunu ya da kimlere karþý takas
elemaný olarak kullanýlacaðýný öðreneceðiz.

Bir de, Kemal Kýlýçdaroðlu biliyor tabii.

Belgesi olmadýðý için ayrýntýya giremiyor ama (belgesi yokmuþ, sadece bilgisi varmýþ) Kemal Bey de, týptý istihbarat iþlerine meraklý gazeteci aðabeyimiz gibi düþünüyor: “Adil Öksüz, þu anda devletin elinde...”

Kemal Bey (tabii orijinal bir siyasetçi olduðu için), iddialarýna bir adým daha ileri götürüyor. Adil Öksüz’ün devlet tarafýndan sonradan “çelinmediðini”, baþtan itibaren devletin adamý olduðunu ima ediyor. Öyle duyumlarý varmýþ ki, belgesi olmadýðý için þimdilik bunlarý açýk edemiyormuþ. Ama iþ, sandýðýmýzdan daha farklý, daha karýþýkmýþ.

Esasýnda, “15 Temmuz bir tiyatroydu. Erdoðan’ýn elini güçlendirmek için AK Parti tarafýndan planlandý” diyecek de, diyemiyor.

Bunu diyenler oldu.

Son seçimde listeye girememiþ bir eski CHP milletvekili, Halk TV’de katýldýðý bir programda þuna benzer laflar etti: “Adil Öksüz’ün ve darbede öne çýkmýþ Hava Kuvvetleri unsurlarýnýn hareketlerine bakarsak, darbenin bir kurgu olduðu ihtimali öne çýkýyor.”

Tabii onu da belgesi yok.

Sadece bu ihtimalin, “ciddiye alýnmasý gereken bir ihtimal” olduðunu söylüyor.

Benim de elimde belge yok ama bilgilerime dayanarak þöyle bir sallamada bulunmak istiyorum:

John Bass, CHP genel merkezini ziyaret ettiðinde, yanýnda silik bir þahsiyet vardý.

Kimdi bu silik þahsiyet?

Görüþmeyi müteakip, Kýlýçdaroðlu’nun “Yenikapý ruhu” denilen þeye saldýrýya geçtiðini ve Erdoðan’a verdiði destekten dolayý piþmanlarý oynadýðýný hatýrlarsak, bu silik þahsiyet için “Adil Öksüz’dü” diyebilir miyiz?

Bunu dersem, ne kadar “muteber” olurum?

Kýlýçdaroðlu ne kadar muteberse, o kadar olurum herhalde!