Artýk bütün dünya biliyor ki, Baas çetesinin güler yüzlü diktatörü Beþar Esad, tam bir çýlgýnlýk hali içinde kendi halkýný katlediyor ve akýl almaz zulümlere imza atýyor.
Bütün diktatörler gibi Esad için de, hiçbir insani deðer ve hukuk kuralý geçerli deðil. Hezeyan halinde etrafa saldýrýyor, öyle ki kendisine zarar verebileceðini bile bile en yapýlmayacak çýlgýnlýklarý yapýyor. Gerçi, bütün diktatörler genellikle son anlarýnda, kendi kendilerini yok ederler. Çünkü, aklen malul durumdadýrlar.
Ýþte, diktatör Esad’ýn son çýlgýnlýklarýndan birisi de Türk uçaðýna saldýrmak oldu. Muhtemelen, Esad’ýn ve çetesinin hedefi, Türkiye’yi pis bir savaþ oyununun içine çekerek, son günlerinde Türkiye’den intikam almaktýr. Bunu anlýyoruz, çünkü o bir deli...
Ancak Türkiye, bir delinin seviyesine düþerek bu pis oyuna dahil olmayacaktýr.
Þu ana kadar siyasi iktidar, bir büyük devlet vizyonu göstererek Baas çapulcularýnýn kýþkýrtmalarýna itibar etmedi. Aksine, diplomatik aklý devreye sokarak, güçlü bir uluslararasý desteði arkasýna almayý baþardý. Artýk, dünyada tek baþýmýza yaþamýyoruz, ayrýca Türkiye de bir kabile devleti deðil.
Kuþkusuz bütün bu serinkanlý itidal adýmlarý, Esad yönetiminin mütecaviz tavrýna sessiz kalacaðýmýz anlamýna gelmiyor.
Nitekim Baþbakan Tayyip Erdoðan, Salý günü AK Parti grup toplantýsýnda yaptýðý konuþmada, “TSK’nýn angajman kurallarý deðiþmiþtir, Suriye sýnýrýndaki tüm ihlallere karþýlýk verilecek. Suriye’den yaklaþan her askeri unsur tehdit olarak görülecek, askeri hedef olarak görülecektir” diyerek, Türkiye’nin kararlýlýðýný bütün dünyaya ilan etti.
Türkiye’yi yöneten siyasal akýl, savaþ kýþkýrtýcýlarýnýn ve provokatörlerin tuzaðýna düþmeyeceðini göstermiþtir. Bu, bütün Türkiye için güven verici bir durum.
Anca, bu ülkede siyasi iktidarýn tarihsel tecrübeyi ve devlet aklýný ön planda tutan tavrýndan memnun olmayan bir “azýnlýk” var ki, doðrusu akýllara zarar...
Mesela CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu... Haydi deseniz, eline silahý alýp cepheye koþacak.
Kýlýçdaroðlu, Salý günü grup toplantýsýnda yaptýðý konuþmasýný dikkatle okuduðunuzda, açýkça Türkiye’nin savaþa girmesini istediðini görürsünüz.
Diyor ki Kýlýçdaroðlu: “Uluslararasý sularda 9 Türkiye Cumhuriyeti yurttaþý Ýsrail askerleri tarafýndan vuruldu, þehit edildi. Kalleþçe vuruldu. Ne yaptýk? Estik, gürledik. Basýn toplantýlarý yaptýk, grup toplantýlarý yaptýk.” Yani, neden o gün Ýsrail’e haddini bildiren bir silahlý müdahalede bulunmadýnýz demek istiyor.
Hatta Baþbakan Erdoðan’ýn 12 Eylül 2011’de El Cezire’ye verdiði mülakattaki ‘’aslýnda bu savaþ nedenidir, fakat biz Türkiye’nin büyüklüðüne yakýþaný yapalým diyerek bunu sabýrla karþýladýk’’ sözlerini hatýrlatarak, “adama sormazlar mý bir buçuk yýl sonra mý uyandýn?” suçlamasýnda bulunuyor. Yani, neden bugüne kadar Ýsrail’e savaþ ilan etmedin demek istiyor.
Kýlýçdaroðlu, neden þimdi Suriye’ye savaþ ilan edilmesi gerektiði tezini güçlendirmek için ise, 1974’de gerçekleþtirilen Kýbrýs Barýþ Harekatý’nýn doðru bir dýþ politika adýmý olduðunu örnek olarak veriyor.
Anladýðýmýz kadarýyla, CHP liderinin caný savaþ istiyor. O zaman buyurun cepheye... Yalnýz önce siz...
Bu arada, Kýlýçdaroðlu cengaverlikte yalnýz deðil. Mesela, Ahmet Altan da ayný görüþte. Günlerdir,madem Suriye ile kavgalýyýz, zaman zaman da babalanýyoruz o zaman gereðini yerine getirelim mealinde yazýlar yazýyor. Yani, hala ne duruyoruz, kýlýçlarý kuþanýp Þam’ýn kapýsýna dayanalým demek istiyor.
Öyle ki köþesinde, “Türkiye, Suriye sýnýrýna asker sevkiyatýna baþlamýþ. Bence doðru ama geç kalmýþ bir karar” diyerek savaþýn ne kadar gerekli olduðunu anlatmak için çýrpýnýp duruyor. Sanýrsýnýz ki, savaþa deðil, eðlenceye gideceðiz... Herhalde “liberallik” böyle bir þey olsa gerek.