Kılıçdaroğlu beyefendi bir insandı(r)!

Kılıçdaroğlu’nu geçmişteki görevlerine bakarak başarılı ya da başarısız bulabiliriz. O ayrı bir değerlendirme. Ama bir insan olarak değerlendirildiğinde Kılıçdaroğlu’nun bir beyefendi olduğunu itiraf etmemiz gerekir. 

Aynı dönem mecliste 5 yıl birlikte çalıştığım için kendisini tanıyorum. Evet Kılıçdaroğlu insani ilişkileri açısından gayet medeni bir insandı!

***

CHP içinde yine oturulup konuşulacak, sohbet edilecek ve memleket meselelerini medenice tartışacak çok sayıda değerli insan ve vekil vardır.

Onlar sıradan bir CHP’li olarak ve dahi milletvekili olarak insani özelliklerini korumaktadırlar.

Ama CHP’de herhangi bir göreve talip olduklarında ya da görev verildiğinde otomatikman mutasyona uğrarlar!

Saldırganlaşırlar!

***

CHP’li olmak milletin değerleriyle kavga etmeyi ve merhametsiz ve saygısız bir muhalefeti gerektirecekmiş gibi o çok değerli insanlar korkunç bir değişime uğrarlar.

Birdenbire milli olan, dini olan, tarihi olan ve iktidarın ya da sağ partilerden birinin seslendirdiği her şeye otomatik muhalefet ederler.

Bu muhalefet şekli, tek parti döneminden kalma bir alışkanlık olsa gerek kendilerini devletin sahibi olarak görürler ve kendileri dışında herkese yukardan bakarlar ve tahkir etmekte hiçbir sakınca görmezler!

O dönemin kapandığını da bir türlü kabullenemezler!

***

İsim vermeyeyim grup başkan vekili olan vekillerin başkanvekili olmadan önceki söylemleriyle sonraki söylemlerini karşılaştırın yukarıdaki gerçeği görürsünüz.

Aynı şekilde genel başkanlığa adaylığını ilan edenlerin ilandan önce ve sonraki söylemlerini karşılaştırın çok büyük bir fark görürsünüz.

Bir başka deyişle parti adına konuşan CHP’liler dini, milli, tarihi olan her şeye ve iktidarın bütün icraatlarına ayırım yapmadan önyargılı yaklaşırlar.

CHP’nin böyle bir açmazı var ve halkla bütünleşememesinin altında da parti kimliğine verdikleri bu özellik yatmaktadır.

***

İşte Kemal Kılıçdaroğlu da genel başkan olduktan sonra böylesi bir mutasyona uğramış CHP’lilerden biridir.

Genel başkan sıfatıyla konuştuğu için, CHP’yi temsil ettiği için, iktidar partisini dini motifli gördüğü için saldırma ihtiyacı hissediyor!

CHP’liliğin ve mikrofonun şehvetine kapılarak sarf ettiği o çirkin sözleri Kılıçdaroğlu’nun normal ilişkilerinde ağzına alması dahi mümkün değildir!

Konuşma metninde o çirkin ifadenin yazılı olduğu kanaatinde değilim. Ağzından kaçırdı ve özür dilemeyi de kendine yediremiyor!

***

İşin garip yanı partinin bayan sözcüsü ve bayan milletvekilleri de o çirkin söylemi savunuyorlar.

Mesela CHP’nin Eskişehir vekili bir bayan yanına diğer bayan vekilleri almış diyor ki, “Önüne yatmak Türkçe’de bir deyimdir. Önüne yatmanın tam da karşılığı korumak ve kollamaktır. Anadolu’da bir söz vardır, önüne yatarım kurban olurum sana. Bu demektir ki ben sana o kadar bağlıyım ki seni o kadar çok seviyorum ki senin önüne hiçbir şey geçirmem gerekirse ölürüm ve senin önünde yatmaya devam ederim.”

Bu açıklamayı görünce yazının başlığını, “Kılıçdaroğlu’nun önüne yatan bayanlar” koydum sonra da teeddüp ederek kaldırdım.

Çünkü doğru, doğuda güneyde böyle bir deyim var ama bu deyim kadınlar için kullanılmaz. Kullanılması ayıp olur, yakışıksız olur, yanlış anlamalara sebep olur!

***

Efendim bu sözü eski bir AK Partili bakan kullanmıştır. O kullanınca doğru oluyor da biz kullanınca niye yanlış oluyor diye itiraz ediyorlar.

Bi defa o bakan bir erkek için kullanmıştır ama yine de şık olmamıştır, yanlış olmuştur, çirkin olmuştur, kötü bir örnek olmuştur.

İkincisi, “Sui misal emsal olmaz” yani kötü örnek emsal olmaz diye çok güzle bir atasözü vardır.

AK Partili o eski bakanın o sözü söylemesi kötüdür ama Kılıçdaroğlu’nun aynı ifadeyi bir bayan için kullanması kötünün de ötesinde çirkindir, ahlaki değildir.

Hele bir genel başkanın ağzına hiç yakışmamıştır!

Lamı cimi yok, sağa sola evirip çevirmenin de bir anlamı yok, padişah meddahı gibi abuk subuk yorumlar getirmenin de bir âlemi yok.

Bu ifadenin bir bayana kullanılması yakışık almamıştır.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun özür dilemesi gerekir.